- 1313 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç aylar esip geçmeden
“Hayatınızın bazı günlerinde (ilahi) rüzgarlar eser. O rahmet rüzgarlarına kendinizi vermekten gafil olmayın.” (Hadisi Şerif)
Hayata dair hayati cevaplarımızın peşine çok küçük yaşlardan itibaren düşüyoruz. Bu mayamızda var. Sadece bu dünyaya ait olmadığımızı hissettiren pek çok durum giriyor, çıkıyor hayatımıza. Dertler, sıkıntılar, hastalıklarla dürtülüyoruz. Büyürken bu soruları çabucak hayatımızdan çıkarıveriyoruz. Günlük rutin telaşlar neredeyse düşünme yetimizi yok ediyor çünkü. Kendimizi kendimizden çok uzaklara atıyoruz. Tekrar bulmak ise zaman alıyor.
Ankara’ nın Alp Billuriyesini bilmeyeniniz var mı? Her Ankara’ ya gidişimde uğrarım. O ucuzluk anları müthiştir. Gün içinde bir saat süre ile pahalı ve kaliteli bir üründe ucuzluk anonsu yapılır yapılmaz o dükkan hınca hınç müşteri ile dolar. Çekirge fırtınası gibi insan fırtınası başlar bir anda dükkandan içeriye. Ve az sonra o üründen eser kalmaz. Yetişip alabilenlere karlı bir alışveriş duygusu kalır.
Üç ayların da sene içerisinde aynen böyle bir manzarası vardır inananlar için. Yaratıcı kullarına üç ay süre ile bol keseden rahmet dağıtıyor. Onar, yüzer, biner, otuz biner. Karşılığında ise sadece maddeden ibaret olmadığımızı hatırlamamızı ve bu çerçevede peygamberleri aracılığı ile gönderdiği öğretilere bir göz atmamızı , üç aylar içerisine serpiştirdiği mübarek gecelerden istifade etmemizi istiyor. Bizi manevi güzelliklerden bin bir hile ile uzaklaştıran şeytanlarımızı tanımaya davet ediyor. Mazeret üstüne mazeretlerle bizi Allah c.c katında iyi bir kul olmaktan alıkoyma başarısını artık tersine çevirmemizi bekliyor. Kaybettiğimiz kendimizi yeniden bulabileceğimiz altın zamanlardır üç aylar. Hakikatimizi ortaya çıkaracak, iç dünyamıza doğru yaptığımız bir kutlu yolculuk zamanlarıdır.
Mana alemimiz için bir ziyafet sofrası koyuyor önümüze bizi bizden iyi bilen. Nefsimizin değil ruhumuzun sevdiği nimetlerle, Namaz, Oruç , Kuran ile donatıyor sofrayı. Bu ziyafet sofrasından boş kalkmamamızı tavsiye ediyor. Açlığımızı giderecek ya da aç kalacağız. Tercih bizim. Hayata dair pek çok şeyi yaşayarak ya da gözlemleyerek edindiğimiz kanaatlerle farkına varıyoruz akıbetimizin. Farkındalığımız bizi manevi dünyamızla ilgili en doğru kararı almaya, sonra bu hedefimize kitlenmeye, vazgeçmezsek eğer başarıya götürecektir.O zaman bu manevi şölene katılıyor, sofraya çöküyor ve nasipleniyoruz. Değilsek açlığımız bir bilinmez vakte kadar devam ediyor.
Her şey bu ayların içindeki rahmet yağmurlarının bir damlasının gönlümüze düşmesiyle başlayabilir. Yeter ki biraz cendere altındaki ruhumuzu gül bahçelerine doğru uçuralım. Onu doğruları, güzellikleri bulabileceği yerlere götürelim. İlim irfan sahibi insanların olduğu cemiyetlere yakın duralım. Durgun sularda boğulmaya terk etmeyelim. Çağlayanlara, ırmaklara salalım. Kesmeyelim önünü uyduruk barajlarla.
Üç aylar rüzgarı esip geçmeden ruhumuz huzura kavuşsun.
Bizim için karlı bir alış veriş olsun.
21 Haziran 2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.