- 1744 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sen uzaklarda değil bendesin
Merhaba PRENSESİM;
Pervane misali dolanırken, düşlerimin sıcaklığı puslu gözlerinde beliren sabahlarda, her ne zaman baksam ufka, senin sıcaklığın belirir belli belirsiz zamanlarda içimi ısıtan. Bir İstanbul sabahında, yorgun gölgelerin arasından sıyrılıp gelirken yalnızlığın, seni bana getirir içinin suskunluğu. Suskun adama gelişin ondandır belki. Ona gösterdiğin sabır ve sebatın sebebi budur belki. Uzaklarda sanki hiç olmamış ama her zaman yanındaymış gibi birini bekleyip durmak. Onunla nefes almak, onunla gülmek ve hüzünü paylaşmak gözleriyle. Kimbilir ne güzeldir yalnızlığınla yalnızlığımı paylaştırmak. Ne mutlu olurlardı yalnızlıklarımız, yalnızlığımız yalnız olmasa. Olmazki ama sen sensizliğin ne olduğunu bilebilir misin ki ben sende bensizliğin ne olduğunu bilebileyim...
Merhaba Hicranı bile güzel tatlı Hülyam. kaç gündür bulduğum ilk fırsaat sarıldım e-maillerinin sıcaklığına ve içimi ısıtan yazılarına karşılık içimden geçen naçizane duygularımı aktarıyorum buraya. Bu ne yaaa??? Çok resmi oldu. sevmedim bunu... Ben sana, seni ne kadar çok özlediğim, sana ne kadar çok hasret kaldığımı, senin yokluğunun bana ne denli ağır geldiğini yazacakken garip bir resmiyet dolandı dilime. Sanırım son 3 aydır yoğunlaşan toplantı trafiğimden olsa gerek. Gönlü güzel prensesim, bugün yorgunluklarımın ilk meyvesini dişledim az evvel. Koşup sana geldim işte paylaşmaya... Yeni bir kontrat imzaladık bugün. yeni bir soluk, yeni bir başlangıç benim için. Aynı zamanda yeni bir başarı. Olmayacak şeyleri oldurdum iş ortamında, hiç beklenmedik bir hızla hemde. Rüyalarımda kurguladığım düzenin sahibi olmaya az kaldı. Her yanım, düzen ve intizam kokuyor. :) Benim gibi pimpirikli bile bunları diyarsa anlaki ciddi adımlar atmışım. Sana neler yazacağımı hiç hesaplamadan koşup geliyorum böyle, umarım kafanı şişirmemişimdir. Durmaksızın sana yazasım geliyor hep. Çünkü çok az kendimle ve seninle yalnız kalır oldum. Bir tutam kır çiçeğinin kar altındaki müzadelesi gibi sana özlemim. Üşüyorum. Titriyor bedenim soğuktan, hastayım belki... Olsun ama içimde bir umut varya, yetiyor tan yeri sabahlarda gülümsetmeye yüzümü.
Şimdilik gidiyorum, senin beklediğini söylediğin gibi ben de senden gelecek yazıları bekliyorum. Baldan daha bal diye nitelndirdiğin yazılarım, senin bana yazdıkların karşısında şeker katılmış bal numarası yapan kavanoz marmelatı gibi kalıyor. Eleştirilerin, beğenilerin, senden gelen herşey kabulümdür. Hep sen ol dünyamda, hep sen ol dünyamda ve HEP SEN OL HÜLYALARIMDA... Fındık kabuğunu doldurmayacak kadar önemsiz şeylerin peşine takılıp yokolmanın alemi yok. Ama unutulmaması gereken birşey daha var hep dile getirdiğim; bilmem, kim demiş?, ne zaman demiş?, nerede demiş? ama güzel demiş; "ayrıntılardaki titizlik, bütünde nikemmelliği getirir". Mükemmeliyetçi değilim belki ama detaylar benim için de önemlidir. Ama yine de biz bize bizim için kalalım emi Hülya’m... ÖZLENİYORSUN! Suskunun...