- 1200 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Gözpınarlarımdan dökülen, her damlasında kar yağdı saçlarıma bugün…
Mutluydum, umutlu içime sığmayan tarifsiz kıpırtılarla yaşıyor, kendimle hatta aynamla barışmıştım. Yüreğim gülümsüyordu uzun zamandan beri gel gitlerinden sıyrılmış olarak sevmenin gücünü hissediyor sonsuz güveniyor, teslim olmuş, heyecanının seline kaptırmıştım kendimi. Tertemizdi duygularım, bembeyaz bulutlar kadar ak, masmavi gökyüzüne, saman yoluna ve hatta denizim gibi özgürdü, okyanusuyla karışmış bütünlenmişti.
Kan çanağına dönmüş, akı kaybolmuş gözlerimi, davul gibi şiş soluk benzimi görünce tanıyamadım kendimi. İçimde biriken apseler yüzüme ergenlik sivilcesi gibi serpilmişlerdi. Kanıyordu damarım oluktan akan tuzlu yaşlarım bile durduramıyor tampon da işe yaramıyordu. Sağıma, soluma dönemiyor, nefesimi zor, derinden alıyordum, yaşlardan tıkanmıştı burnum. Dilim damağıma yapışmış, susuz dudaklarım çatlamıştı. Hislerim kabarıyor, tıkanıyor, yağmurla birlikte ağlıyordum. Ta ki rüzgarın sesini duyana kadar. Sızı yayılıyor yüreğimde, midem kasılıyor iki büklüm olsam bile geçmiyordu. Kulaklarımda tek kelime dolaşıyordu. Beni yıkan onurumu gururumu hiçe sayan kelimeler.
Neden bu kadar yıkmıştı beni? Oysa; günlük hayatta insanların özgürce birbirlerine söyleyebildiği umursanmadığı o söz beni yerden yere vurmuştu.? Benim kullanmak taraftarı olmadığım, istemediğim için mi ilk kez şahsıma duyduğumdan mıdır çözemedim.Hayatımı avuçlarına sunabileceğim, canım diyebildiğim, ruhumla, yüreğimle, her şeyimle ait olmayı istediğim insandan duymak, ince eleyip sık dokuyan bu yaşıma kadar yaraların içinde boğuşan gönlüme darbe olmuştu. Topu elinden alınan ve hatta üstüne itilip, tartaklanıp yere düşen bir çocuk kadar savunmasız, parçalanan dizlerimin acısı ve kanıyla kalakalmıştım tek başıma. Ölümden beterdi benim için.
Odalar üstüme geliyor, uyuduğumu sanıyor, olanları duyuyor lakin ne elim ne kolumu kaldıracak mecalim yoktu. Çünkü, utanıyordum ,ağlamaktan ,zayıflık olarak öğretilmişti. Dinlemiyordu, kalbimle gözpınarlarım akıtıyorlardı sınavını veriyordu belki de içimdeki bilmediğim taşlaşmış katı duyguları eriterek hazırlıyordu beni. Kalkmalıydım.
Yakamoz da çay içmeliydim, hem de demli. Ruhumu da demlemeliydim tavşan kanı çay tadında fakat denizsiz olamazdı eksik kalırdı bir yanı. Ayaklarım benden önde yol a çıktı. Dutlar olmuştu yollara dökülüyordu çok severim ağacından koparıp yemeyi. Elim uzanmadı bile tek dala. Acele ediyordu gönlüm sahilde beni bekleyen denize. Benimle birlikte ağlayan kararan havadan eser yoktu. Sanki, ruhumla tabiat ana işbirliği içindeydi bugün. Rüzgar saçlarımı okşuyor ben şapkamla koruyordum. Çarpardı, dayanılmaz baş ağrısıyla kalırdım, başka ağrı istemiyordum.
Mavi denizi görünce, hafif dalgalar gönlümü bulandırdı. Sessizdi durgundu ama açık maviydi belli ki oda ağlamıştı. Hüzün dolaşıyor, yemyeşil ağaçların dallarında hala safran sarısı yaprakları arasında. Oysa ; bağlara sarılmıştı yapraklar sevdalı üzümlerine yer açıyordu ara ara. Çimler yeşermiş ıslaktı yüzleri. Yanağım, göz dibim hala yanıyordu. Sıcak demli çay avuçlarımda, içimde soluk mavi denize her yudumumda içimi döküyor ,yalpa yalpa dalgalar dinliyordu beni. Hiçbir şey duymuyor görmüyor sadece evrende tek ikimiz var gibi sarıp sarmalıyorduk birbirimizi.. Ne tek bir martı uçtu ne bir balık sıçradı üstüne. Güneş ise ak buluntun arasında yakamoz gibi suskun parlatıyordu denizin üstünü. Korkmuş gibi aramıza girmek istemeyen bir halle. Akıttık, yoğurduk karıştırdık tek tek ayıkladık denizle içimdeki pasları, en uç alveoller hissedene kadar yosunla karışmış iyot kokusunu çektim derinliklerime.Ne kadar o vaziyette kaldığımı hatırlayamadım. Bir sandalın usul, usul kürek sesiyle denizin üstünde süzülüşüyle, yaşamın saatini n hala çalıştığını tutunmam gerektiğini özümseyerek baktım ,baktım denizime.
Yıkılmayacaktık, her ölüş bir doğuş değil mi?. Küllerinden bile içinde bir kıvılcımla hayata tutunmak için geç kalmış sayılmazdık.bastığımız yeri güvenle yoklayarak , ezilmemek , örselenmemek için dirayetli basmasını öğrenmeliydik. Vicdanımızla merhamet duygusuna sahip çıkarak, hatalar doğruları götürmediğine göre pişman olduğumuz hayatımızı büsbütün bozan şeylere rağmen yürümeliydik ardımıza bakmadan.
Ey! sevgili ; ruhum da ve dudaklarım da duam, yaşadıklarımı Allah yazmasın, yaşatmasın sana.
Çünkü; bir günde milyonlarca ak düştü saçlarıma, her telinde vurgun yemiş, kızgın demirle
dağlanarak.
Hiç unutma, ben yüreğimle gülmeyi sana verdim.
Sevgimi suladım gözyaşlarımla, toprağından kopmasın fidan, taze baharlarla yeşersin diye.
YORUMLAR
Gülayşe DELEN
Nefes aldığımız sürece umudumuz hep vardır kurtuluş için. Yeter ki ayaklarımızı yere sağlam basalım ve kayıp düşürse bile bizi kaldırmasına izin verelim.
Çok güzel bir yazıydı denizin kokusunu ve umudu getiren.
Yüreğine sağlık gülüm benim...
Sevgimdesin her daim...
Gülayşe DELEN
Ne güzel bir yürek, sevdiğine dokunacak tüm acılar bağrında ateş olur seni yakar, şayet seviyorsan!
Ben şahidi oldum sevginin.
Çok şükür ki zulmeden olmadın.
Seven yüreğin dert ve keder görmesin.
Sevgiler güzel yüreğine.
Gülayşe DELEN
Canım duygu doluydu yazın. Yazmak sana yakışıyor. Tebrik ederim. Sevgilerimle.
Gülayşe DELEN
takma gülüm kafana ...boş ver..göreceksin bahar ayı sıcacık yüregini dolduracak umutların ısparta gülü gibi dört mevsim açsın .selam lar kutlarım..gül diyarından .
Gülayşe DELEN
bir rüzgardı esti geçti,
ayak izlerini sildi geçti
hırcın bir dalgaydı köpüğü kaldı
ıpıslak sahilde...
ben adımı yine sevgiden ve umuttan yana atıyorum
sevgilerimle...