- 829 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
19 MAYIS 1973 MÜYDÜ?/ ARDAHAN ÖYKÜLERİ 190
19 MAYIS 1973 MÜYDÜ?/ ARDAHAN ÖYKÜLERİ 190
Akıl akıl gel aklıma takıl! Hangi akla hizmet ediyordu? Sınıfta yerinde duramadı birtürlü. Hop oturdu hop kalktı.
Ondokuz Mayıs gösterisine seçildi. Öğretmen Ali Rana Saatçi döne döne sordu:
" Oğlum! Halinize elveriyorsa, gönüllüyseniz, seçilin. İsminizi yazdırın. Yarın Mayıs ayında, çalışmalarda, mırın kırın istemem."
Bu, bu, bu bizimkisi kanı dolmuş gibi duramadı.
Fırladı dik kalktı. Sırayı, oturağı havaya uçurdu. Kekliği avlayan avcı Ali Rana Saatçi: Günah benden gitsin dedi: Ya Allah ya bismillah kılıcı kelleye vurdu Kelle bir yana isim yazılan liste öğrencinin elinde bir yana: 1653 Hışır Tazegül. Hışırın beynine en taze kan pıhtıları salisesinde pompalandı. Jeton köşeli jetondu kafaya düşen. Attan düşmüş düşen, eşşekten düşmüş gibi. Köfteyi çakozladı.
Jimnastik takımının beyaz akfilden libasını nasıl diktirecekti?
Spor ayakkabı ki ona kes ayakkabı denirdi. Onu nasıl alacaktı. Andıra kalan bulunmuyordu. Bulunsa alınıverir miydi? Hışır istekli gayretin herşeyi çözeceğini düşünerek yola çıkmıştı. Eeee, herşey fizik yasalarla olunacak değildi ya. Birde gönül dünyası vardı. İnsan iradesi vardı. Gençlik enerjisi vardı. Yanisi vardı?
Hışır jimnastikte bilmiyordu. İyi arkadaşına başvurdu. İyisi mi itiraf etmekti; itirafı acı oldu: Kombala kuş’u dahi atlamamıştı. Yastıkta takla atmış olmalıydı.
Tövbe billah onuda atlamamıştı. İyi arkadaş kısa zamanda buna kartfil, salto, parende atlama erbabı kayırdı. Hışır Beşiktaş Jimnastik Kulübü BJK nin bir elemanaydı artık. Şaka şaka Beşiktaş’a kurban olsun Hışırı!.. Çünki Hışır Fenerbahçeliydi. Fanatik Fenerliydi...
Geldi 19 Mayıs çattı. Bugün 18 Mayıs değil mi? Yarınsı günü 19 Mayıs. Beyaz akfil kumaşlı takım elbiseyi hazredemedi.
Ati Usta’nın lokantasında garsonun beyaz elbisesini bir günlüğüne emanet aldı. Ustaya Birinci sigara paketi verdi. Beden Eğitim faaliyeti ve sigara, ne güzel he mi?
Gele gele geldik mi? Beyaz kes ayakkabı dalgasına. O işte yoktu. Ne yapacaktın Hışır, oğlum?
Fizikle, Meta fizik arasında bir ara pasaj olmalıydı! Hışır düşünerek kafayı yiyecekti. Saçmaladı sonunda: İyi arkadaşı Hışıra oğlum bırak Allahaşkına dedi. Kes ayakkabıyı rucah etmeğe sebep aklını oynatacan vallahi! Ne hırslı ne meraklıymışsın? Bayramda Jimnastik yapmaya. Nerden uydurdun Dante’nin arasatta alemini iki dakikada. Gerçek Alemle; gerçekdışı alem arasında geçiş alemi olduğunu. Buradan bişe edip fizik aleme kes spor ayakkabıyı intikal ettürebilirsem... falan!
İyi arkadaşı Fırında Urfa Birecikli asker ahbapları: Recai Çavuş’u anımsattı Hışıra. Hışır evet diyerek teyit etti. O asker bölükte bir kes ayakkabı kayıp olmuş, bulunmuştu öyle bir hikaye anlatmıştı onu hatırladım. Birecikli askere gel gidelim berke kes’i tedarik eder. Bize birgünlüğüne borç verir.
Hışır sevinçle: EYLEEEEE! dedi.
İyi arkadaşıda: TIRRRRRRRRRRR! HIŞIR EFENDİYE dedi
Arsız bu ikili çıktı Birecikli Recai Çavuşa gittiler. Kura Nehrin yanındaki kışlaya. Nizamiyeye çağırttılar Recai Çavuşu. Güleryüzlü Nuri Sesigüzelin sufatı gibi, gibi yüzü topaçtı. Kaşları siyah ve kalın. Gülerek. Hışır hoşgeldiniz dedi. Sigara sundu. İkisi de çakmakla Recainin yakmasını bekledi. Recai Çavuş sigaralarını yaktı. Derin nefes çekti iyi arkadaş. Recai Çavuş Celil Ağanın fırında bundan bir ay önce lahmacun yaptı alaya, o esnada Hışırı ve İyi arkadaşı tanımıştı. İkisi resmen Recai Çavuştan asker sigarası ucuzdu, istemişti. Geçmiş gündür Hışırla, İyi arkadaşı...
Recai Çavuş yemin ant ne kes’i ne ayakkabısı hatırlayamadı. Hışırın hayal dünyasının gepgenişliğine yordu herkes.
Recai Çavuş:
- Hışır uydurmanın babasını yapıyorsun. dedi.
Hışır:
- Neyin babası. dedi.
- Uydurmanın babasını,neyin babası olacak Hışır dedi, Recai Çavuş.
Eli boş, bunlar geri döndü. Kız istemeye gidenler, şeleli dönere, adam, bunlarda!
Hışır Ağızüstü yatağa düştü. Akşam oldu. Kahğ kalk ola bir kalk dedi anası. Hışır ölen gibi umutları hayalleri yıkılan genç kız misalı anan taş olsun desede anası; olanaksız umarsız derde toslamıştı. Oğul senin neyen kesayakkabı babasıda bu cüre değerlendiriyordu.
Bir evin bir oğluydu.
Kalbi kırık, jimnastik şova çıkamayacaktı. Onca emek, onca hazırlık ve koregrafiler.
Akşam oldu. Gece olumluydu. Olumsuzluk gece yarısına değin aştı. Sabahın beşi takiben sekizi, tam sekizi beş geçmemişti.
Kapı tak tak çalmaya başladı. Tak tak !
Hışırdan evvel anası kapının açılan kanatını açtı. Geri Hışıra seğirtti. Eskeriye evi bastı seni çağıriyerler HIŞIR!
Hışır Çizgi filim karakterinden hızlı kapıda bitti:
- Recai Çavuş... diyebildi.
Recai Çavuş Urfalı,Birecikten Celil Ağanın Fırında lahmacun yaparken tanıdığımız. İlk lahmacunu vermese yiyemeyecektik. O Recai Çavuş.
Elinde Hışır’a Beyaz bir kes spor ayakkabıyı getirmiş... elinde beyaz kesi tutuyor. Üstteğmenin beyaz kesi varmış ondan Hışırın hatrına gitmiş, anlatmış, istemiş. Üsteğmende delikanlı adam, halden anlar adam, derhal demiş.
Recai Çavuş elinde kes, dudaklarında tebessüm. Tebessümlü ağzından döküldü: Hışır Ondokuz Mayıs Atatürkü anma ve gençlik bayramın kutlu olsun.
Recai Çavuş, Hışır, Hışırın anası, anasının kocası; yaradan allah hakkı için!.. nasıl sevinçle uçundular!..
Birecikli Çavuş gerçektir. Celil Ağanın fırında tanıdım. Allah selametlik versin. Öldüyse nur içinde yatsın.
Hışır ise hayat ne denli gerçekse o kadar fanidir.
Yalan dünyanın gerçek işleri işte!
yalçıner yılmaz
18-05-2011
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.