- 1324 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
JOAN BAEZ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Barış ve kardeşliğin sesi Joan Baez 1941 yılında Amerika’ nın New York kentinde dünyaya geldi. Babası doktor olan Baez ana tarafından çingenedir. Müziğe yatkınlığında da annesinin bir çingene ailesinden gelmesinin büyük payı olsa gerektir. Joan Baez çocukluğunda yabancı ülkelerde dolaştıktan sonra New York’ a öğrenim için döndü. Bir yandan da kahvelerde ve salonlarda gitar çalmaya başladı. İlk büyük başarısını Niwport şenliğinde kazandı. İlk plağını 1961 yılında dolduran Baez, 1965-1966 yıllarında Avrupa ve Amerika’ da bir dizi konser verdi.
Joan Baez her bilinçli sanatçı gibi siyasal eylemlere de katıldı. 1965 yılında şiddetten sakınma öğreti ve metodlarını inceleyen bir enstitü kurdu; bir yandan da Vietnam Savaşına karşı çıkanları destekleyen konferanslar verdi. Baez Amerikan bütçesinin anayasa ve insan haklarına aykırı olarak savaş harcamalarına gittiği gerekçesiyle vergi vermeyi reddetti. Bir yandan da yazıyordu Baez. Nitekim 1968 yılında barışçı felsefesini açıkladı. Şafak adlı kitabı yayınlandı. 1969 yılında da ’ Güle güle Angelina ’ adlı albümü piyasaya çıkardı.
joan Baez’ in repertuarı, başlangıçta hemen hemen anglo sakson balatlarından oluşmaktaydı. Ama sanatçı çağdaş siyasi şarkı akımını benimsemekte gecikmeyecekti. Bu doğrultuda özellikle Zenci ve Latin Amerika folklor hazinelerinden yararlandı.
Baez’ ın olağan üstü berrak ve adeta kadife gibi tatlı bir sesi ve kusursuz bir söyleyiş tarzı vardır. Joan Baez Amerikan halk türkülerinin en iyi yorumcularından birisi ve hatta bence en iyisidir.
Kendi ülkelerindeki haksızlıklara baş kaldıran insanların dünyada ki haksızlıklar karşısında sessiz kalmaları düşünülebilir mi? Tabi ki hayır. İşte Amerika Vietnam’ a saldırınca Joan Baez askerliğe karşı çıkmış Devlet bütçesinin yüzde altmışı dolaylı ya da dolaysız biçimde savaş harcamalarına gidiyor, bende vergimin yüzde altmışını ödemeyeceğim demiş, ödememiş ve tabii ki bu yüzden de hapse girmiştir. 1967 yılında Vietnam Savaşı’ nı durdurmak için sokak gösterilerine katıldığı zaman, anasıyla ve kız kardeşiyle birlikte önce on gün, daha sonra da iki ay hapis yatmıştır.
Barış ve kardeşliğin altın sesi hapisten çıktıktan sonra da düşüncelerinden ötürü hapse giren insanların yanında olmuş, 1978’ den başlayarak konser gelirlerinin büyük bir kısmını bu davaya harcamıştır...
Son söz olarak: Sanat insanlarının aynı zamanda dava insanı olmalarından daha güzel bir şey olamaz, ama birincisindeki yeteneksizliklerini ikincisiyle örtmeye çalışmamak, dava insanı geçinerek sanattaki kusurlarını bu yoldan yutturmamak şartıyla.
Ben Joan Baez’ ı dinlerken sözüm ona ilerici sözlerle doldurulmuş şarkıları bed sesle okuyan hafif müzik sanatçılarını, beş paralık tabloları ilericilik maskesiyle milyarlarca liraya okutmaya çalışan ressamları, köyü ve köylüleri anlattığı için halkçı sayılması istenen acemi romanların yazarlarını düşünüyorum.Güzel davaların gölgesine sığınmış o küçük insanları.
Ve diyorum ki, Joan Baez’ in sesi yorumu öylesine güzel ki, bu güzelliğin üzerine en güzel davaları yükleyebilir siniz.
Davalar onu değil o davaları taşır.
YORUMLAR
Pablo Neruda şöyle sesleniyor: "Dikkat! Şairden aydınlıkta ve karanlıkta olduğu gibi, sokakta ve dövüşte de yerini almasını istemek zorundayız. Belki de şair tarih boyunca hep aynı yükümlülüğü taşıdı. Sokağa çıkıp, şu ya da bu dövüşte yer almak şiirin alameti farikası oldu. Ozan, kendisine isyancı dediklerinde korkmadı. Şiir başkaldırıdır. Ozan, kendisine yıkıcı dediklerinde alınmadı. Yaşam tüm yapılara üstün gelir ve ruhu yönetmek için yeni kurallar yaratır. Tohum her yere filizler sürer; tüm fikirler egzotiktir; her gün büyük değişiklikler bekleriz; insan düzeninin değişimini istekle yaşıyoruz. Bahar isyankardır."
Joan Baez hakkında uzun uzadıya yorum yapmak istemiyorum. Siz gereğini, gerektiği biçimiyle dile getirmişsiniz. Joan Baezlerin tüm yerkürede çoğalması dileklerimle... Ki paylaşıldıkça çoğalıyor bu direnç, bu kavga!
Dostça... Esenlikler...
İlhan Özay