- 809 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KIBLEME UYKUSUZLUK DÜŞTÜ
.
Diş gıcırdatan bir gece bitmek üzere. Ben ise halen kahve fincanın elimden bırakmamışım. Arada bir cığara molası vermeye de can atan nikotin bağımlısı ömür boyu mühebette çarptırılmış duygularımla odanın ortasında volta atıyordum.
Beni uykuda ırak eden neden! hem beli,hem de değildi. Çünkü kurguladıkça nedenleri bir yanlış iki doğrum götürüyordu hiç acımadan. Kendime bir iyilik yapmam gerek bu saatten sonra. Güne üryan bir bebek ruhunda doğmalıydım zoraki olsa da.
Oysa ne kadarda zordu varlığımı kendime kabul ettirmem.Dedim ya! Aylarımı aldı düşüncelerime noktayı koymam
Lakin kararımı vermişken altına hokkalı bir imza atmışken Kimin için ağlayıp kimin için gülmenin de vakti zamanı geldi de geçiyor. Bu sözlerle kendimi! Hata terzisinde, hafifletirken kuşkanadında seyahattime başlatmıştım.
Bu arada eşime gözüm ilişti neşeli neşeli uyuyordu yorganın Altına büzülerek sanki harikalar diyarında bir yolcuydu göçünü yüklemiş kara bir trene çıkardığı seslerle felaketin kız kardeşi bizim evde yaşıyor sanırsınız “çüf! çüf ! har har.”işte aynen öyle
Oda haklı gün boyu yorgunluğun şeceresini çıkartıyor hem de tek başına. Horlaması gayet normaldi. Diye hak verdim kendisine gülümseyerek bu haline.
Aniden mutfak ta sızan loş ışık beni kendime getirdi. Bir kahve daha alsam hani fenada olmaz diyerek yerimden kalktım. Saat gündüze nikâhlanmadan en az bir kaç dakikada olsa uyumalıyım. Ama işte! Nasıl? Onu bende bilmiyorum daha doğrusu.
İçimdeki endişemle mırıldana mırıldana bir çırpıda geçtim salonun daracık balkonuna. Gökyüzü masuniyeti bedelsiz dökmüştü. Ne kadar güzel bir hava gecenin perçeminde yüzlerce yıldız var. Ay bir hayali suskun gözlerin dikmiş göz bebeklerime
Sen! Evet sen! Neden? Ayaktasın der gibi.
Herkes haklı bende biliyorum. Korkun ecele elbet faydası yok. Benim içimdeki korkunun temeli yeni atılmıştı. Nasıl mı? Anlatayım
Yedi senedir hayatımı aynı yastıkta ama farklı düşler içinde Mustafa beyle yürütüyorum. Kendisi işin şakasından sıyırmış torpilli bir memur devlet kuruluşunda çalışıyor. Canım bildiğiniz tipik bir memurdu. Koca göbeği kel demi yekte saçı dökülmüş hafiften seyrekçe dişli bir adamcağızd. Yedi yılama eşlik eden
Beyin mi? Yemekle anılmış bir et oburdur. Çizgili pijaması beyaz atleti ise anamın deterjanı ile yıkanmış kar gibi beyazdı. Ben onu çok seviyorum her hali bana çok şekerim tırak geliyor.Hayrandım ayran gönül eşime .
Mutluğun ipleri hep elimde oldu. Güldümse güldü ağladımsa ağladı. Bir yastıkta karı koca olmanın bedeli bu olsa gerek. Ben hep yastığı düşünürüm işin gırgırdayım anlatmayım Jhah ah!
Uykunun benden neden köşe bucak kaçtığını sakın eşime endekslemeyin Allah aşkına! onunla alakası yoktur.O mutlluğa giden yol ruhuma gülen gözlerdir.
NE DESEM NE DESEM BİLMEMKİ
Sadece geçmişim açmış sinesini türlü hileler içinde. Beni unutulmuş bir aşka yazıyordu. Bense her seferinde güçlü pençelerimin dokunuşları ile siliyordum yani silmeyi deniyordum.
Yıllar farklı kılmış yaşamın hal ve gidişatını. Gençlik küçük bir kasabada alevlenmiş çan ezan ve deyiş ile kandaş olurken. Evet, burası Zara ben beni anlatacağım sizeJ ama! Yarın sabah.............................
.ZARALICAN
YORUMLAR
can dostum tebrik ederim .....yazında bazen kendimi buldum bazende hayal ürünüdür dedim...
bılıyormusun bazen bende dişlerimi gıcırtadırım...insan secince farklı oluyor ...
yazmak istediğinide yazamıyor içsel dünyanı anladım okudum...
insan yaşam parçasından esınlenırek yazdımı çok farklı oluyor...
anlatım çok güzeldi yazan o güzel yüreğinize kaleminize ve emeğinize sağlık...
kutluyorum sevgı ve saygılarımla....
Şadiye gürbüz(zaralıcan
SAYGILARIMLA