KUR'AN'DA GAYBA DAİR BASİRETLER (BAKIŞ AÇISI)-1-
Gayb: Gerektiği yerde bulunmamak, kaybolmak, uzaklaşmak, gizli kalmak, bulunmamak, hazırda olmamak anlamına gelen gayb Kur’an’da sıkça işlenen bir temadır. Gayba iman müminlerin özelliklerindendir
Kur’an’da gayb geçmiş olaylar gizli ve sır olan şeyler bir hadisenin gerçek yüzü, fiziki dünyada başkalarının göremediği davranışlar, bilinmeyen her şey ve görünmeyen her şey manalarına gelmektedir. Allah kendisini gayb olarak değil de yine görünmeyen anlamına gelen batın olarak nitelendirir. Bu anlamda Allah gaybtır diyebiliriz.
Bilinmeyen, geçmişte yaşanmış, ya da gelecekte yaşanacak herhangi bir olayı haber vermek ancak ve ancak Allah’ın gücü, kuvveti nisbetindedir. Kur’an-ı Kerim’ de bu durum şöyle ifade edilmektedir:
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. (Hucurat/18)
Zaten yeri, göğü ve arasındaki her şeyi hikmetle yaratanın bunlardan habersiz olması düşünülemez.
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.(Fatır/38)
Âyetlerimizi inkâr edip “Bana elbette mal ve evlat verilecek!” diyen kimseyi gördün mü? Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış? Hayır! (İş onun dediği gibi değil). Biz, onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız!(Meryem/77-78-79)
De ki: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler.” (Neml/65)
“...De ki: "Gayb, Allah’ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim." (Yunus/20)
Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.(Hud/123)
Gaybın anahtarları O’nun yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap’ın içindedir.(Enam/59)
De ki: “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin.” (Zümer/46)
Bu ayetlerden - özellikle Neml-65. Ayet ve Hud-123. Ayet- anlaşılan o ki, “gaybı” Allah’tan başkası bilmiyor/bilemez. Demek ki gaybın anahtarları onun elindedir. Buraya aktaramadığımız daha birçok ayette yine aynı durum söz konusudur:"Gaybın sahibi Allah’tır." İnsan doğası gereği geçmişte yaşanmış ya da gelecek yaşanacak olaylar hakkında gerçeği birebir bilemez, ancak Allah’ın bildirmesiyle bu olay/durumlar hakkında bilgi verebilir.İnsan ilerde meydana gelebilecek olay/durumlar hakkında tecrübeleriyle öngörüde bulunabilir ya da belgelerden yararlanarak geçmiş olay/durumlar hakkında bir çıkarımda bulunabilir. Buradaki tahminler, çıkarımlar/sonuçlar mutlak doğru bilgi değildir. Her zaman yanılma payı vardır. Oysa Kur’an’da bildirilen hiçbir gaybi bilgide yanılma payı yoktur, o bilgiler mutlak doğrudur.
Üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu da, “cinlerin gaybı bildiği” uydurmasıdır. Kendisine cinci hoca diyen, psikiyatrik vaka olan hastalara cinlerin musallat olduğunu söyleyip akıl almaz yöntemlerle insanları sömüren hastalıklı ruhlar bu toplumda mevcuttur. Ne yazık ki, Kur’an’ı “Kerim Bir Gözle” okumayan bu toplum, bu sahtekarların tuzağına düşebilmektedir. İnsanların, yaşamlarında başlarına gelebilecek olası durumları yuvarlak laflarla anlatan bu sahtekarlar, cinleri sayesinde gaybden haberler aldıkları yalanını uydurmaktadırlar.
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.(Sebe/14)
Sanırım yukarıdaki ayette açık şekilde cinlerin gaybı bilmediği ortadır. Eger gaybı bilselerdi, o aşağılayıcı azap içinde kalmazlardı. “Kelin ilacı olsa kendi başına sürerdi” misali..
Peygamberin ağzından anlatılan ve gelecekte yaşanılacak seyler sanılan rivayetler nasıl değerlendirilmelidir? Bu sorunun çok basit bir cevabı var: Kur’an-ı Kerim’e bakmamız yeterli olacaktır. (Gözden kaçmaması gereken şeylerden biri de Deccal gibi, Mehdi gibi birçok kavram/kişi ve bu kavram/kişilere bağlı olarak anlatılan hikayeler Kur’an ’da geçmez. Bunlar hastalıklı ruhların ürünleridir.)
Kur’an, Peygamberin de gaybı bilmediğini (Eger Allah bildirmemişse) şu ayetlerle bize bildirmektedir.
De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”(Araf/188)
Size ben, “Allah’ın hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, “Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum.(Hud/31)
De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” (Enam/50)
Sanırım bu ayetler çok açık bir dille Peygamberin de gaybı bilmediğini gösteriyor. Peygamber elbetteki kendi başına bir şeyi uyduracak da değildir. Şimdi bu ayetler ışığında kıyametin ne zaman kopacağı, Mehdi’nin gelişi, deccal ile ilgili rivayetleri bir düşünün.
De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.”
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
Ancak râzı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar.(Cin/25-26-27)
Allâh mü’minleri, (şu) üzerinde bulunduğunuz halde bırakacak değildir, temizi pisten ayıracaktır. Ve Allâh sizi gaybe vakıf kılacak değildir. Fakat Allâh, elçilerinden dilediğini seçer (onu gaybe vakıf kılar). O halde Allah’a ve elçilerine inanın; eğer inanır ve (günâhlardan) korunursanız sizin için büyük mükâfât vardır.(Ali İmran/179)
Asıl üstünde durmamız gereken Cin suresi 27. ayetiyle Ali İmran 179. ayet.
Bu ayetlerden anlaşılan, Allah’ın seçtiği elçilere gaybı bildirdiğidir. Peki bu gayble ilgili haberler bugünkü anlatılan rivayetler midir, Yoksa bu rivayetlerin dışında başka bir şey midir?
Elbetteki bugün anlatılan rivayetler değildir. Allah’ın elçilerine bildirdiği gaybi haberler Kuran’daki peygamber kıssaları, cennet ve cehhenem, kainatın ve insanın yaratılışı bazı olaylar ve durumlardır. Vahiyle bildirilen bu durum ve olaylar Allah’ın elçilerine bildirdiği gayb haberleridir. Özetle biz gaybı ancak vahiy sayesinde öğrenebiliyoruz. Vahiy dışında anlatılan gelecekle ilgili haberlerin doğru bir tarafı olmadığı açıktır. Kur’an-ı Kerim, Allah’ın gaybı vahiyle peygambere bildirildiğini şöyle anlatır:
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O hâlde sabret. Çünkü (iyi) sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.(Hud/49)
İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.(Yusuf/102)
(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. (Ali İmran/44)
Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü’minler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.(Rum/2-5)
Sonuç olarak gayb ile ilgili bilgilere ancak Kur’an sayesinde ulaşabilir. Kur’an’da olmayan ve Peygamber ağzından anlatılan rivayetlerin hiçbir suretle kabul görmemesi gerekir. Gayb, Allah’ın elçileri vasıtasıyla insanlara ulaşan vahiydir.Tekvir suresi 24. ayetinden anlaşılıyor ki, Allah gayb konusunda cimri değildir. Allah, sevdiği elçileri vasıtasıyla gaybı insanlara bildirir.
Bugün peygamberin ağzından anlatılan gaybi bilgiler( kıyametin kopması, mehdinin gelişi, deccal’ın çıkışı gibi), eger Allah tarafından peygambere bildirilmişse ve Peygamber bunu Kur’an’a almamışsa , risalet görevini layıkıyla yerine getirmemiştir. Bakın Kur’an-ı Kerim bu konuda ne diyor:
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.(Maide/67)
“Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. O en iyi işiten, en iyi bilendir.” Biz müslümanlar olarak buna iman etmişiz.
Sevgili kardeşlerim! Bu yazdıklarım benim Kur’an-ı Kerim’den çıkardıklarım, eger yanıldığım bir nokta veya eksik anlatığım bir yer varsa Rabb’ime sığınırım.
Bizleri yaratan Alemlerin Rabb`ine hamdolsun...
Muhittin BOZKURT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.