Sarı Kalem
“Sarı” ne ifade edebilir bir insana?
Tanrı neden “sarı”yı yaratma gereği duydu?
Yapraklar kızarıp dökülebilir sonra da kararabilirdi. Bence bir mahsuru yok.
…
Elimde “sarı” bir kalem var. “Sarı” kadar amaçsız bir renk daha olduğunu sanmıyorum. Yeşil,mavi hatta pembe bile “sarı”dan daha dayanılır renkler. Şimdi bu kalem “ sarı” değil de kırmızı olabilseydi kan kokulu yazılar sunardım size. Kan kokusu alırdınız buram buram. Hayvani bir dürtüyle bir yudum kan içmek ister ilk gördüğünüz kişinin şah damarına bir şey saplar fışkıran kanı oluk oluk içerdiniz. En azından hayal ederdiniz,biliyorum. Ya da tahrik edici yazılar yazar yazardım size. Yazının sonlarına doğru orgazm olur karşınıza çıkan ilk kişiye tecavüz etmeyi isterdiniz. Hatta bu 80lik bir kadın/erkek bile olabilirdi.
Ya da Tanrı ona acıyıp siyah olarak yaratsaydı…. Bu yazıyı okurken ensenizde kışkırtıcı bir o kadar da ürkütücü bir nefes hissederdiniz. Hatta arkanızı dönüp bakma gereği bile duyabilirdiniz. Ya da yıllar önce ilkokulda ip atlarken size karışan çocuğa ya da sizden çalışkan olduğu biçin nefret ettiğiniz o kıza olan duygularınızı derinlerden bulur çıkarır dumanı üstünde yeni bir nefret sunardım size. Beyninizde ona işkenceler yapmanızı sağlar sizi mutlu ederdim.
Ya da mor… İşte sizi o zaman her şeyi yapabileceğinize ikna edebilir,susup kabullenmek zorunda kaldıklarınız için isyan bayrağı çektirir,içinizdeki asi kişiliği kırbaçlardım. Dünyayı kurtarabilir,ele geçirebilir,sevmediklerinizden sabun yapıp ellerinizi yıkayabilirdiniz. Hatta daha da abartıp ruhunuzun gönderine çekip bayrağı Tanrı olduğunuza inandırırdım sizi.
Hepsini yapabilirim biliyorsunuz ama şu an imkansız. Çünkü kalem ne kırmızı,ne siyah ne da mor... O sadece boktan bir "sarı". Belki onunda suçu yok. O aslında "sarı" değil,belki yeşil belki mavi belki turuncu belki de pembe. Bilmiyorum. Elimdeki kalemin rengini sorgularsam düşünce suçundan olmadı bir davadan en kötü ihtimalle ilkokulda çaldığım kokulu silgi yüzünden hapse atılabilirim.Ya da silahlı bir saldırıya uğrayabilirim.
Ki devlet ve vatandaş affetse eğitim öğretimci affetmeyecektir.(Öğretmenlerin sitemleri için şimdiden şunu söylemeliyim ki anne,baba,dede,amca,eş,dost,torun torba 7’den 77’ye herkesten bir parça öğrenebilir eğitim-öğretimine katkıda bulunabilirsin.Neyse iç sesimi susturup devam ediyorum.) Ne diyordum? Eğitim-öğretimci katiyen izin vermeyecektir. Neden mi? Basit... "Neden?" diye sorulduğunda "Kural böyle." diyen bir eğitim sistemimiz var. Ve böyle bir sistemde " Bu kalem gerçekten sarı mı yoksa ben mavi görüyorum da doğduğumdan beri onun bana sarı olduğu enjekte edildi diye mi sarı biliyorum?" ya da "İnsanların damak tadının farklı olması benim çilekten aldığım tadı bilmem kimin armuttan alması ya da sinir sistemlerimizin farklı çalışması hatta bazılarımizda dilden beyine giden sinirlerin eksik olması olabilir mi?" Sorularını kendine saklamalısın. Soramazsın! Hadi bi bok yedin sordun. "Yut çocuğum lokmanı. Ağzında yemek varken konuşulmaz. Hatta bundan sonra hep ye ki benim cevaplayamadığım hatta anlamaya korktuğum soruları sorup beni göt gibi bırakma. Biliyorsun ki ben beynini kullanmaya kullanmaya paslanmasına neden olmuş sonra da onu hurdacıya satmış insanımsı görünen bir zombiyim." niteliğinde bir cevap alırsın. "O sarı! O çileğin tadı! Düşünme! Kural bu! Senden öncekiler hepimizin yerine zaten düşünmüş." Böyle bi cevap aldıysan sıçtın demektir. Beynini kullanmaya üşenen insan sana itinayla şu etiketi yapıştırır : "Salak ve boş insan!". Hadi geçmiş olsun.
Neyse...
Ne diyordum ben?
Sarı?
Benim suçu yok!
Kalem sarı...
Çağla İpek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.