- 962 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AĞAÇ TEKERLEK
Yıl 1970 Mevsim ilkbaharın en güzel günleri havada güneş, toprağı ısıtmakta topraktan yükselen buharlar havaya mis gibi toprak kokusu salmakta, nevruz ve çiğdemlerin kardan sonra uyanışı ve çiçekleri ile dünyaya tekrar merhaba dedikleri güzel bir bahar günü idi.
Ahmet arkadaşı irfan ve âdem ile beraber dağlarda çiğdem ve nevruz toplamaya gitmek için kendi aralarında karar aldılar. Ahmet, irfan, âdem aynı yaştalar hatta Ahmet ve ifan aynı gün dünyaya merhaba demişler. Ahmet dokuz çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu irfanda yedi kardeşin en büyüğü âdem orta sırada idi
Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Bunun yanında devlet memuru ve işçisi çok olan şirin bir iç Anadolu köyüdür.
Ahmet köyde yaşıtları ile kırlarda bayırlarda oyun oynayıp ayrıca evlerinin kuzusunu, danasını dağda otlatıp getiriyor.
Boş zamanlarını arkadaşları ile bir araya gelip oyunla geçiriyordu. Oyuncak olarak ya karpuz kabuğundan veya küçük teneke kapaklarını tekerlek yapıp onunla oynuyor ya da ayağındaki kara lastik ayakkabısını çıkarıp elindeki değneğini ayakkabının içine koyup araba gibi onu bayırın yumuşak toprağında sürüyor. Yol yapıp onunla toprak taşıyorlar, taş ve kum taşıyıp evler yapıyorlardı. O çocuk dünyasında hayal âleminde kendilere çeşitli isimler verip şirketler kuruyorlar. Anlaşma yapıyor pazarlık ediyorlar, Sonrada eve gelip kimisi kuzularını, kimside danalarını alıp bozkırlara çıkıp tekrar oyunlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Ancak âdemin ayağında lastik ayakkabısı bile yok idi o kadar fakir ve yoksulluk o yaşlardaki çocukları bile kahrediyordu âdem sürekli yalın ayak gezmekten ayaklarının altı ve ökçesi nasır bağlamış dağların taşlarına yalınayak basmasına rağmen o taşlar ayağını acıtmıyordu bile ya da acıtıyorsa âdem aldırış etmiyor arkadaşlarına acımıyor diyordu. Ayağındaki yarıklar bir iki santim derinliğinde idi.
İrfanın babası alman ya da gurbetçilik yapıp köyüne kesin dönüş yapmış ve köye ilk traktörü o getirmişti. Traktör yüz otuz beşlik ferguson idi, onların o küçük dünyalarında gördükleri ilk motorlu araç idi oyunda biri mızıkçılık yapınca o oyundan vazgeçip başka bir oyuna başlıyorlar ya da küsüp bir daha oynamıyorlardı.
Ama o yaşta sorumluluk almış sorumluluğunda yerine getiriyorlar, evden aldıkları kuzuyu veya danayı akşam eve karınları tok götürmek içinde ellerinden geleni yapıyor, hem onları otlatıp hem de oyunlarını oynuyor, sorumluluklarını unutmuyorlardı.
Bir gün Ahmet in Davut dayısı ona düzgün yuvarlak selvi ağacından kesilmiş iki adet ağaç tekerlek göndermişti Ahmet öyle sevinmiş, öyle sevinmişti ki o küçücük yüreği sanki yerinden fırlayacak gibi atıyor. Tekerlekleri arkadaşlarına göstermek için sabahı beklemeden hemen irfan ve âdeme gösteriyor. Aynı sevinçle tekrar eve geliyor o küçük dünyasında sanki kelebekler gibi havada uçuyordu.
Herkese bak dayım gönderdi, Davut dayım , sevinçli öyle sevinçli ki ,sanki dayısı o an ona dünyaları bağışlamış o küçücük dünyası mutluluk ve sevinçle dolmuştu.o iki ağaç tekerlek o küçük dünyayı nasılda değiştirmişti……………………
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.