9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1135
Okunma

Sultan’ın anne babası; Sultan yedi sekiz yaşlarındayken bir yıl arayla ölmüştü. Sultan hem öksüz, hem yetim kalmış, babaannesi tarafından himaye altına alınmıştı. Yaşlı babaannesi her ne kadar torununa sevgiyle sarılsa da anne baba sevgisinden yoksun olan sultan haşarı bir çocuk olmuştu. Bu haşarılığını her ortamda belli edip, arkadaşlarını hırpalamaktan hiç geri kalmıyordu. Böylelikle dikkatleri üzerine çekip fark edilmek istiyordu.
Bazen bu fark edilmek duygusu başına olmadık işler açıyorsa da her yerde, her zaman önce ben diyordu Sultan. Sultan’ın babaannesi, köyünlünün birçok derdine deva olan yaşlılardan olduğu için, karnı ağrıyan da başı ağrıyan da hamile kalan da Cennet Ebe’yi buluyordu. Bir gün yine karnı ağrıyan bir kadın Cennet Ebeden şifa bulmak ümidiyle gelip kapısını çalmıştı.
Sultan, koşup kapıyı açmış, ebesinin kadına ne gibi bir yardım edeceğini merak etmişti. Ebesi, küçük bir çömleği evin önündeki yanan fırının közünde ısıtmış, sonra kadının ağrıyan karnına kapatarak ağrısını dindirmeye çalışmıştı. Kadın az sonra ağrısı dinmiş olarak ebeye bin bir dua edip oradan ayrılmıştı.
Sultan, bu çömlek işini oldukça merak etmişti. İllaki o çömleği kendi karnında görmek istiyordu. E, önce ben iddiası vardı ya, işte bu duygusunun önüne bir türlü geçemiyordu ama ebesinin çömleği nereye sakladığını da bir türlü bulamıyordu. Ebenin çömleği çok kıymetliydi çünkü… Ortalık yerde bırakmıyor, kırılmasından korktuğu için hep köşe bucak saklıyordu.
Sultan da çare tükenir mi, kafasına çömlek kapama işini takmıştı bir kere. Çömlek olmasa da olurdu… Ebesinin evde olmadığı bir gün mahalledeki çocukları eve topladı, büyükçe bir emaye tası ocakta yanmakta olan közün üzerine koydu ve ısınmasını beklemeye başladı. Çocukların hepsi çok heyecanlıydı. Çömlek ağır ağır ısınmaya başladıkça önce kim kapayacak kavgası da başlamıştı ama Sultan kimseye öncülüğü kaptıracak gibi değildi.
“ Önce Ben!” diye bağırdı. Usulca tasa dokundu; ısınmıştı. Hemen yere yattı karnını açtı ve yanındaki çocuklara, “tası karnıma koyun!” diye emretti. Çocuklardan biri tası ocaklıktaki tutamaçla tutup Sultan’ın karnına koydu.“Yandım anammmm!” diyen Sultan’ın feryatları göğe yükseldi.
Bu emaye tas, ebesinin çömleğine hiç benzemiyordu. Öyle bir ısınmıştı ki tasın ağzı karnına dolunay gibi yapışıp kalmıştı. Sultan’ın feryadını duyan çocuklar, çil yavrusu gibi kaçmışlar, Sultan karnına yapışan tasla tek başına evde kalmış, “önce ben” demenin her zaman işe yaramadığını, üstelik insanın başına dert açtığını da öğrenmiş oldu.
28.04.2001/ Emine UYSAL