- 1271 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiir Şair Aruz / 1
Şiir Şair Aruz / 1
..ah ki şairi ve şiiri anlatmaya kalemi mürekkebim yetersiz kalacak
beyin jimnastiğimi zorlayan kemoterapi ışığım az gelecek
ancak kalemi damlası miskalinin zerresince diyebilirim ki ,
/ güzel sanatlar edabiyatının olmazlarıdır şiir
şairler ise duygu dilini kelimeler haznesinde en zarif şekliyle kullananlardır /
…her şairin kendine özgü kalemi yazılımı ruh akışı vardır
duygusal akışı frenlemek aklı kaleme çelme takmak gibidir
bu yüzden şair ve şiir akışına tanım yapabilmek
felsefi boyutuyla filozokça bakabilmek zordur
tarzı okunduğu zaman onu işte bu işte bu işte bu o yazar
veya bir sözün hecesin aruzun veznin den işte bu o şair denebilsiz
/ şiir şairin omurgasında yaşayan gerçekliğin ruh akımıdır /
bir şairin aruzlu heceli yazamam demesi doğru değildir
ama uğraşsam dahi ustası kadar bu konu da
failatunlara faili meçhulüm demesi eskilerin ifadesiyle
/ ağyarını mani, efkârını cami /
istediğini içerde istemediğini dışarda tutar
…her sanatın sancısı savrulanı ağrısı yarası zorluğu vardır
her sanatın sahibi ses ressamı farklıdır
emek isteyen , fırınında pişmek isteyen ,
her edebi türün yazılım ağırlığı vardır
…heykel traş heykel -taş sanatın icra ederken
taşının yumuşaklığı sertliği dahi önemlidir
ruh kıvamında pişirmesi kavrukluğu önemlidir
taş nasıl ruh halini alır demeyin her taş heykeltraş ruhu taşımaz
ve ….en güzel şekliyle parçalarına ayırır ,
yontar taşındaki fazlalıkları atar sanatını biçimli hale getirir
…ressam ise tuvaline ilhamın en duygusal akışını vermek için ortamını bulur
sonra renkleriyle konuşturur ruh halini
istenmeyen karamsarlığa fırçasıyla güneş açtırır
…şiir şairin söz sanatı edebi anlamda sözlerin terbiyesir
muziki sesin edebi terimlerde duygusal akışmasıdır
biliriz şiir kalabalığı asla kabul etmez
şair ise şiirin radarı gibi içindeki fazlalıkları atandır
/ Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir,
nağme olursa musiki, resim ile olursa ressamlık,
oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık olur. /
Mustafa Kemal ATATÜRK
/ Şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir./ (aragon )
..yapaylıktan sıyrılımış duru doğallığıyla yazmaktır şiir
metafiziğin manasınca kıymet kazanan bir yerde kamili insan olmaktır şiir
ancak gerçek manada bu sözü hak etmeyen sözlerin şiire girmeye
ve dahi öyküye hakkı yoktur
/ içinizi kin irin nefretle doldurmayın/
Hz Muhammde ( sav )
islam dini yayılmadan önce dönem şairlerine söylenmiştir ki
o zamanlar şairlerin şiirleri sevgiden yana sulanmamıştı
/gerçekten de öyle şiirler vardır ki
Allaha ve insanlığa hizmet eder /
Hz Muhammed (sav )
bilinen bir gerçek daha var dı ki , şiirin yazılım türü ailesi kalabalıktır
lakin bu aile içinden edebi anlamda geçebilme inceliğinde olanlar
başarı saygınlığı görür
aruz ve hece üzerinde yazılımlar tarih boyunca hiç bitmemiştir
geçmişden günümüze saygınlığını seçkin şairler üzerinde koruyarak taşımıştır
yazılımlarımız duygu akışına yenik düşmemesi için ve
dizelerde ses uyum akışın özün sağlamlığı
edebi anlamda değerin değerince değer kazanması için aruz
hecesi en güzel yazılım tarzı olmalı
zamanla yenilenen yeni yeni akımlarla birlikte
hiç bir zaman duruş özelliğini kaybetmeyen
aruz ölçüsü hece sayısını tuturabilmek
günümüz şairlerinin tekrar göz bebeği olmuştur
/ İçinizde olmayan şiiri hiçbir yerde bulamazsınız / (Shelley)
…ancak şair o dur ki ;
söz sanatını şiirine bina eden has mimarlarıdır
onlar tüm edebiyat türlerin her alanında üstün zahmetler sağlayan
herkezden çok farklı algılayan yazım insanlarıdır
… bireyselliğin içinde toplumsal gözlemciliğin can kırığı iz-düşümlerini
güneş kavanozun içine sıkıştırıp su yağışlı can penceresinden baktıran
dip_notları her harfin harf/sizliğine büyütürken likasından ipeksi
fışkırması mürekkeb-i kendine özgü taviz vermeyendir
/ İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve temiz duygular vardır ki
insan onlarla yaşar. İşte ince, yüksek, derin ve temiz duyguları
en ziyade duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir./
Mustafa Kemal Atatürk ( 1928 )
…bütün meraklı kapıları aralayıp zaman hızına yenilenen ,
sulara bakmasını değil nasıl akıtmasını bilen ,
akıl zeka güvencinden çok yürek sesiyle yazan yazılım insanlarıdr
/ Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur.
Kendisinde başlar, kendisinde biter.
Bütün soyluluğu da buradan gelir./ (Valéry)
…bulunduğu yöresel mevki medeniyet alanında aynı ufka sözünde olduran
hangi kültürden oluşunu sözlerinin kültür haznesine bakmakla yazdırandır
…soran sorgulayan çocuk düşlerin komutan edasıyla
zorbalığı kusturan bakırköy kaçkını ,
delicek dipcikleme delirten ruhu okşayan dilin dilbazlığıdır
…siyasi dini paradan uzak durarak hiçliğinde hiçliğini hiçlendiren
yazmalar konusun da hiç birşeyle yetinmeyerek
ama asil vakur emin onurlu duruşun gururu insanlardır
/ Şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır;
çünkü dünya o kadar büyük, o kadar zengin,
yaşam o kadar değişik manzaralı ki…
Hiçbir gerçek konu yoktur ki
şair onu gereği gibi işlemesini bildiği
andan itibaren şiirden yoksun olsun./ (goethe)
…şairler istediği değil inandığı değerleri mürekkebiyle sulayarak yazandır
istemediğini ise en-deni şekliyle dışarda tutan ;
kendinden bir ruh nasıl yazarsa öylece sus puslarıyla
karşı tarafın hisleriyle hislerine his veya hissizliğin hissisliğine izsiz sis olan
toplumsal ahlaki kuralları çığnetmeyen milli manevi kutsallığının çoklu sesidir
geçmişden günümüze bakıldığında
günümüz değişim hızı teknolojisiyle birlikte
şair şiir yazılımları mısır patlağı gibi çoğalmaktadır
bu konumda her gönül akışından çıkan bir nokta daki olsa
edabiyat sayfalarınça seçginliğiyle seçilerek saygınlığıyla yerini alacaktır
Gülay GÖKTÜRK
YORUMLAR
Önce bu soruyu sormalı;herkes şair olabilir mi,olmalı mı? Olamaz ve olmamalı..Herkesten her bir şey olamadığına göre ,neden herkes şair olsun? Olmaz ya zaten.Sonra ,şu soruyu sormalı;şairlik öğrenilebilir bir şey midir, okuryazarlık gibi? Benim cevabım hayır.Eyer şiir bir sanat sa ve şairlik bir sanatkarlık sa olmamalı ,olamaz,neden? Kırk yıldır evimde bir bağlamam var,beş yaşında ki çocuk kadar çalamıyorum.Müziği çok seviyorum ama,müzik kulağım yok,bana neyi öğreteceksiniz? Bakın sevmemi engelleyen bir şey yok.
Demek;şairde,şiirde ,sınırlandırılıbilir bir şey,herkesin işi değilmiş,ama sevmemizi engelleyen bir manide yok. Madem öyle, şair, şiire neresinden girer,kapıdan,bacadan,kırıklardan mı sızar içeri.Bu önce bir iklim sorunu, iklimini bulacaksın; aileden,okuldan,çevreden,şehrinden,ülkenden,dünyamızdan. İklim tamam olunca;rüzgarını yakalayacaksın;kim,nerede,ne zaman,ne nedenle çıkacaklar önüne. Modeller seçeceksin ruh iklimine uygun. Ustalar tanıyıp,edineceksin,onlarla büyüyeceksin şiirine. Bu bir doygunluk sorunu..Nerede ve ne zaman sen, söylemeye,yazmaya başlarsın? işte buradan,her bir şairin geldiği iklimle ilgili ve kabiliyeti-yetileri,filizlenir yavaş yavaş..Bir yandan kaynaklardan beslenirken, bir yandan kendini gerçekleştirme başlar ve bu ölene kadar sürgit devam eder..Taklit mi? Ben şiirde taklite inanmam.Taklit varsa,zaten sen yoksun,biz onu okuyoruz ve sen sadece aldanıyorsun.Yalnız şöyle bir fark var;İnsanız ve sonuçta aynı kaynaklardan besleniyoruz.Yaratılışımız itibariyle ruhlarımız zaman zaman aynı toplanma bölgelerinde buluşabilirler.Tren raylarının biribirini kesmesi gibi, bir yerlerde buluşmalar olur, bu taklit değil olağan bir şeydir.Ada da yalnız değiliz ki..Ve ya okuduğunuz,her gün okuduğumuz herhangi bir şiir ruhumuzun kapalı bir sayfasını aralayabilir, şair oradan hareketle şiirini örer,bu örgüde ayağını bastığı yerin elbette kokusu sezilir ama,onun asla takliti değildir.Yani yüzdeyüz özgünlük diye bir şey iddia edilemez.O zaman ona şairden başka bir sıfat yüklemeliyiz.
Demek ,şairimiz iklimiyle birlikte vardır.O zaman falancanın şiiri demeye nereden başlarız.Şair kendisini,kendi şiirini gerçekleştirdikçe çevreden kopmaz, ama,çevrenin dışına çıkarak dışarıdan bakmaya başlar. Ayırır kendini diğerlerinden ve kendince ben olmaya başlar ve biz bunu farkederiz,rahatlıkla; olsa olsa falancanın şiiri diyebiliriz.Şairin gücünü ve büyüklüğünü bize bu durum hatırlatır.Özgünlükte budur ve bu kadardır.O nu insan olmaktan çıkarmaz.
Neyi yazar şair? Şiir eşit şairin kendisi midir? Asla. Ama şairin özellikle kendisini anlattığı şiirler olabilir, bunun adresinini dışardan bakan biri olarak bizde farkederiz.Şair,her şiirinde mutlaka biraz kendisidir,bundan kaçamaz ama,aynı deyildir. Şair bir tür okuma yapar kainatı,bütün varlığı..Kendi ruh iklimine uygun düşenleri çeker aradan ve bir seleksiyon yapar. Duymak istediklerini seçer,duyurmak istediklerini seçer,bunun çoğu zamanda farkında olamayabilir. Bu,diyer yazı türleri gibi her zaman bilinçli bir seçim olmaz.Bu da şiirin doğasından kaynaklanır.Farkındalığı da biraz buradan gelir.Şiir aynı zamanda bir terennümdür,varlığın sesini dinleme..Onun için her şiirin dilinde biraz müzik vardır.Şiirde illada müzik olmalıdır demek değildir, bu durum.
Şair,varlıkla,belki yoklukla girdiği alışverişte,alıp eyninde yoğurduğu ruh mahlüllerini kendince yaniden inşa ederek dış dünyaya arzetmesidir.Şu örnekle bağlamam mümkün;mevsimi gelir ve çiçekler açar,her çiçekden bal olmaz.Ama her çiçek usareler sızdırır dışarıya iklimini bulunca.Ne demek bu?Yani çiçek olmakla bal olmaz.Belli bir sıcaklık ve rutubetinde olması gerek ve onu taşıyacak arı.Bu çiçeklerdeki usarelere biz nektar diyoruz,bal diyemiyoruz.Sonra uygun iklimde arı onu alır,kursağından geçirir,yani kendisinden bir kısım çok faydalı enzimler ilave eder ve peteye kusar,bu diğer arılarca işlenir gerekli yerlerde,ondan sonra oluşan mahlule-eriyiğe biz bal adını verebiliriz.Arı balda ne kadar vardır sorusu zannedersem meramımı anlatmaya yetmiştir.
Başarılı ve güzel yazı...Katıldım ve yürekten kutladım.Selam,saygı...
Gülay Göktürk
sayın Hayrettin Yazıcı ...
size nasıl katılamyım ki
her akli selim katılmalı istisnasız
demeliyim her şairin bir tarzı vardır mutlak
esinti olunur oda muallağıdır mutlak
değer iklimince yorumunuzemek üstü paylaşım değerinde
bilgi dağarcığıma yenilerini ekletti
düşünme ufkumu tazeledi
müteşekkirim
oysa ;
ah neva !
balın iyi olsun
ar-ın gülden gelir
uzadıkca yolları
tuzlanmış baldan gelir
polenin verim versin
çiçeğin şahından saraydan gelir
söylenen son fasıldır dizeler
ilfeti ruhumdan taşar nağmeler
biz ki ; hipermarketiz güftelerde
işimiz olmaz küçük alış veriş ve de caz-plakla
onlar ki ; bize gelir bizde dile gelir taş-plakla
çok selam saygılar Ankaradan
aruz ve hece üzerinde yazılımlar tarih boyunca hiç bitmemiştir
geçmişden günümüze saygınlığını seçkin şairler üzerinde koruyarak taşımıştır
yazılımlarımız duygu akışına yenik düşmemesi için ve
dizelerde ses uyum akışın özün sağlamlığı
edebi anlamda değerin değerince değer kazanması için aruz
hecesi en güzel yazılım tarzı olmalı
Yazınıza bir iki eleştiride bulunmak isterim.Öncelikle yazım kurallarına sessiz harflerin yazımıyla ilgili kurallar.'değerin değerince değer kazanmak'gibi söz öbeklerinde gereksiz ve anlamı bulandıracak söz cük kullanımından kaçınmalısınız.Aruz ve hece şiirde kullanılan ölçüdür.Ölçü üzerine yazılım sözü pek yerinde ve kulağa çok hoş gelmiyor.Ayrıca yazılım sözüyle sanırım eser,yapıt.şiir v.b. kastetmişsiniz burada edilgen bir eylemden türetilmiş yazılım sözcüğü yerinde kullanılmamış.Zira şiir etken bir eylemdir.
selam ve saygılarımla..
Gülay Göktürk
Değerlidir değeri değerinden ağır bir değer
Değerlerimdir değerlerin değerlerime değer
Değerince değerimde değerli ''hecesi ''değer
İzin verin sizin gönlünüzde dinlensin bu değer
ki...
aruz
hece
şiir
manzume
öykü
masal
hikaye
yazılımı değil
eleştirinizle kalemi mürekkep damlası ses oldunuz
çok selam saygımla
hislerim hislerinize his olsun
ruhunuz üşümesn