Dedim ver şifremi dedi ki yök yök
Erzurumlu halk şairimiz Erzurumlu Emrah’a ait olan “dedim dedi” li şiiri naçizane gündeme isabet etsin diye hafiften değiştirerek ve affınıza sığınarak yazdık.
“Martta girdim ben bir sınava
Dedim hazır mısın dedi ki yök yök
Kurşun kalemi silgiyi hazırlamalı
Dedim pahalı mıdır dedi ki yök yök” “Yök daha neler!” demeyin bu bir istihza
yazısıdır. Bu bir posta koyuştur sisteme, resttir yanlış olana, taraftır mağdur olana… Hissi davranmak elde değil lakin bu kadarına da pes dedirtecek bir karşı duruştur bu yazı. Yökten geldik yöke gitmeyeceğiz belki de yök olacağız toplu olarak. Yök yoluna gideceğiz alimallah!
Olsun ne olacaksa olsun. Bu davanın uğruna kendimizi heba edişimiz memleket gençliği için elzemse bu da olsun diyelim. Yök yahu demeyin bana…
“Dedim ygs nedir dedi sınavdır
Dedim lys nedir dedi o da sınavdır
Dedim sbs nedir dedi o da sınavdır yahu
Dedim daha var mı dedi ki yök yök
Dedim tus nedir dedi sınavdır
Dedim kpss nedir dedi o da sınavdır
Dedim üds nedir o da sınavdır dedi
Dedim daha var mı dedi ki yök yök” Daha ne olsun. Memleket insanını sınavdan
sınava sokarak öyle bir hale getirdiniz ki bir bakıma nakavt ettiniz de haberiniz yök.
Eskiden öcüler gelirdi çocuklara şimdi sınavlar geliyor dört bir koldan. Herkes çekilsin yoldan… Dün gece beyaz önlüklü, ak saçlı, kaşı gözü şifreli bir sınav görevlisi rüyama girdi ve şunu söyledi: “Üç vakte kadar kopyadan enseleneceksin. Ha ha ha ha ha…” Şu an sınava girmiş olan milyonun üstü insanda bu sınav psikolojisi hâkim. Siz isteseniz de istemeseniz de hiçbir şeyi bu insanlara kabul ettiremezsiniz artık! Bu maça mağlup başladık. Bu maçı geçen sene kaybettik.
Türkiye’de bir sınav böyle başlar ve böyle biter naçizane.
“Dedim yanlış vardır dedi tövbe
Dedim hile vardır dedi aman ha
Dedim arıza vardır dedi sanmam
Dedim ver şifremi dedi ki yök yök” Bu memlekette bir gün bir adam kalkacak ve
kendisine bağlı kurum kuruluş vesairede toplumun aleyhine ve zararına olacak bir yanlıştan, bir hatadan -bir dedikodudan dahi ibaret olsa- dolayı özür dileyecek istifasını basıp gidecektir. Sadece bu sınavla alakalı söylemiyorum bunu… Her şey ve de herkes ile ilgili söylüyorum. Yök olamaz böyle bir şey demeyin. Ya da ölme eşeğim ölme yaz gelecek dediğinizi duyar gibiyim.
Bir şifredir almış başını gidiyor. Ne kapalı toplummuşuz meğer! Ne kadar da şifreli muhabbetleri seviyor muşuz?
“Kaşın şifre
Gözün şifre
Gülmen konuşman şifre
Yaradan şifre yaratmış
Seni çözmek için
Şifre müdürü mü olmalı” diye yazmış Orhan ARIBURNU… Garip Şiirler Antolojisi’nde denk geldi ve notumu aldım kendi hesabıma… Bir şifredir tutturulmuş gidiyor ülkemde. Her dönem bir şeyler sakız olur ağızlarda, bugüne ise ŞİFRE düştü…
Kaşı şifre, gözü şifre, kirpiği şifre olanların memleketinde… Her mimik bir manaya denk geliyor, her jest bin meale isabet ediyor. Yani bu şifrelerden kurtuluş yok katiyen. Cep telefonu şifresi, bilgisayar şifresi, sınav şifresi, ygs şifresi, lys şifresi, e okul şifresi, kapı şifresi, kasa şifresi… Her şeyin var bir şifresi şifresiz kaldım ya rab yok mu bizimde bir varlık şifremiz? Beyinler şifreli, duygular şifreli, güven şifreli, sadakat şifreli, hamili kart yakınımdır şifreli…Aliterasyonu yakalayabildiniz mi allahaşkına?
Farkında mısınız ne kadar güvensiz bir toplum olup çıktık! Ne kadar da sağlıksız bir toplum olduk değil mi? “Namaz vakitlerinde esnaf sandalyeyi ters çevirir, dükkânının açık kapısı önüne koyar, camiye namaza giderdi. Bütün esnaf öyle giderdi. Tabii giden olurdu gitmeyen olurdu. Gidenler kapı kapatmazlardı. Kapı kilitleme diye bir şey yoktu.” Hani ecdadımız böyle yapardı babında bir şeyler ima ediyorum, kafamıza düşen taşları sayabiliyor musunuz? Neredeler o esnaflar, ne oldu bu değerlerimize, neleri kaybettik düşünen var mı acaba?
Yapabilirsek evimizin her odasına değin şifreler koyacağız. Yapabilirsek tuvaletin kapısına değin şifreler koyacağız. Beyinlerimize ve kalplerimize şifrelere koyduk. İdrak edemiyoruz ve sevemiyoruz. Şifreler beynimizi o kadar heba etmiş ki neler dönüyor çakamıyoruz! Şifreler bir virüs gibi felce uğratmış zihnimizi… Düşünemiyoruz!
İngiliz emperyalizmi Hintli çocuklara logaritma cetvellerini ezberleterek zihinlerini dumura uğratmıştır ve başka hiçbir işle, fikirle uğraşmasına müsaade etmemiştir. Hintliler logaritma cetvellerini ezberleyedursun bu arada İngilizler Hintlileri bir sülük gibi emmiştir. "Benim oğlum bina okur, döner gene okur." Osmanlı eğitimciliğinde mesel olmuş bir deyiştir. Bu mesel olan söz logaritmacı Hintlilere bayağı uydu. İngilizler bir nevi Hintli çocukların zihinlerine şifreler koymuş ve o şifrelerin kilitlerini de kendi mahzenlerinde saklamışlardır. Yaptığımız bu değil de nedir şimdi?
Şifre kıranlar türer şimdi. Şifresayarlar çıkar, şifrezedeler oluşur yığınla…’Şifreci geldi hanım’ diye post modern çerçiler zuhur eder. Kim bilir belki günün çocuk adı diye takvimlere geçer Şifre’miz. Ha unutmadan bu yazıyı okumak içinde bir şife olsa harika olur değil mi? Şifreni gir öyle oku…
Modern zaman atasözü ve deyimlerimi kalıplaşmış kurallarını terk ederek; “Şifreni
söyle arkadaşını söyleyeyim. Şifren kadar konuş. Şifresiz olmaz. Şifresi olmayana kız vermeyiz.” haline girerse şaşmayın.
Son olarak - ki paragrafların bu şekilde heba edilmesine gönlüm razı değil bilin lütfen- uyarlama şiirimle yazımı bitiriyorum.
“Dedim üniversite nedir dedi ilimdir
Dedim gider misin dedi yolumdur
Dedim öğrenci nendir dedi kulumdur
Dedim harcar mısın dedi ki yök yök”
Yök vallahi!