- 903 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SANAT , EMEK VE İNSAN
Sanat: "içten ve dıştan gelen heyacanların en iyi bir biçimde yansıtılmasıdır."
Sanatın başka bir tanımı ise: "Doğaya ilave olmuş insan " demektir. Daha pek çok tanımı var.
Her sanatçı, dalı ne olursa olsun bu betimlemeler ışığında kendi hikayesini yazar, söyler, resmeder, yontu yapar, film çeker,oynar.
Urla, Barbaros köyünde sanatın ve emeğin yoğun olduğu bir mekan var. Ve bu mekandaki insanlar; özgün, güler yüzlü, mütevazi ve hoşgörülü. Zaten sanatın ve sanatçının öz özelliği de bu değilmi? Bu mekanın ismi: Barbaros Sanat Kültür ve Emek Evi.
Batuhan Bozkurt ve ailesi, köydeki eski okul binasını yeniden düzenleyerek bir sanat evine dönüştürmüşler. Bina çevresinde kurs almak isteyenler için ahşap, küçük evler, bahçesinde ve bina içinde yemek ve kahvaltı yapılabilecek mekanlar hazırlanmış.
Urla TEMA Gönüllü İlçe Sorumlusu Ayşen Kaya başkanlığında o mekanı görmek ve kahvaltı etmek istedik.Urla TEMA Gönüllüleri Ben ve bir kaç arkadaşım da İzmir TEMA’dan katıldık. Urla Belediyesi’nin bize temin ettiği araçla 45 kişi oraya gittik.
Batuhan bey 1950 Adana – Osmaniye doğumlu. Mersin Öğretmen Okulu’nda öğrenci olduğu yıllarda öğretmen olan babasını kaybeder. Duyduğu büyük acının yanı sıra okulda parasız kalması onu çok üzer. Ne de olsa yatılı okuyan bir çocuktur ve ailesinin yanında olmadığı bir ortamda yetim kalmıştır. Üstelik yetim maaşı bağlanana kadar da harçlıksız kalmıştır. Yağlı boya çalıştığı bir tablosu vardır ve onu bir an önce bitirmek istemektedir. Tablodaki orman alanını boyayacak yeşil boyası bitmiş ve eli kolu bağlanmış, resim yarım kalmıştır.
Deniz kenarına gider, çakıl taşlarının üzerine oturur; babasızlığı ve parasızlığı düşünürken, çaresizlik içinde ağlar. Oradaki çakıllardan birinin üzerine düşen göz yaşıyla ıslanan taş harika bir orman yeşilini ortaya çıkmıştır. Bu, istediği, tablosundaki eksik olan yeşildir. Taşı alıp, okula gelir. Çocuk aklıyla, taşı eritip, yeşil boya yapacaktır. İş atölyesinde pompalı gaz ocağını yakar, taşı bir cezvenin içine koyup, ocağa yerleştirir. Taş bir türlü erimez, ocak tam yanmamakta, gaz kaçırmaktadır. O da habire ocağı pompalamakta ve saatler geçmektedir. Sızan gaz onu bayıltır. Ve İş-Teknik öğretmeni onu baygın bulur. Olayı anlayan öğretmen bu azimli ve yetenekli öğrenciye yardım eder." Taşı kırarak resme mozayik gibi yapıştırmasını " söyler. Ve işte Batuhan Bozkurt’un taş resim serüveni başlamıştır. Tablosunu tamamlamış, bu tablo açılan sergide iyi bir fiyata satılmıştır.
Okuldan mezun olduktan sonra, öğretmenlik yaptığı köylerde, boş zamanlarında tekniğini iyice geliştirmiş ve bu günlere taşımıştır.
"Taşlarla resim yapmak, taşlarla hikaye anlatmaktır." diyen Batuhan bey, kendi hikayelerini, duygu ve düşünüşlerini ,doğal renkli taşları, dövüp, eleyip ve resimlerine yapıştırarak anlatıyor. Yapıştırma malzemesi ise diş hekimlerinin kullandığı diş dolgu malzemesidir. Ve bu resimlere dokunulabilir, hatta bu resimleri tazzikli su ile yıkayabilirsiniz.
Evin girişinde kocaman bir ametist taşı bulunuyor. Ametist pembe kuvarstır ve resimlerdeki pembe rengi veren pahalı bir malzemedir. Zira bu taş, süs taşı olarak kullanılır.
Binaya girince hemen solda, rengarenk kanaviçe işli beyaz maketlerin düzenlendiği eski bir ege evi örneği görülüyor. Binanın bir odasında taş takılar sergileniyor, diğer odası da resim atölyesi. Cam kavanozlarda renk, renk öğütülüp, elenmiş taşlar ve resimler var.
Batuhan Bozkurt’un oğlu Kazım Bozkurt bir gazi, o da babası gibi taş resim yapıyor. Ve baba oğul harika ud çalıyor ve söylüyor. Besteleri bile var. Eşi Zeynep Bozkurt ise bu evin düzeni ve çalışmalarından sorumlu. Burası gerçekten bir Sanat Kültür ve Emek Evi.
Batuhan bey, Almanya’da Karlsruhe Kunst Enstitüsü’nde iki yıl (1981 1983)misafir öğreci olarak eğitim görmüş.
Onbir yıl Muğla ve Malatya’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda, Devlet Güzelsanatlar Galeri Müdürlüğü’nde, 2004-2009 İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde Güzel Sanatlar Şube Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra emekli olmuştur.
Batuhan Bozkurt’un Muğla Müzesi’nde bir eseri, Yurt içi ve yurt dışı özel kolleksiyonlarda da eserleri yer almaktadır.
Böyle Sanat ve Kültür evlerinin ülkemizde çoğalması aydınlık insanların çoğalması, Barış ve Özgürlüğün çoğalması demektir.
İşte büyük önderimiz Mustafa Kemal’in sanata dair söylediği sözlerden bir kaçı:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir"
“Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.”
“Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.”
“Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız.”
Batuhan Bozkurt ve ülkemin bütün sanatçıları iyiki doğdunuz. Yaşadınız ve yaşıyorsunuz. Işığınız daim olsun.
Merih Yücel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.