- 780 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bana Gözlerini Gönder
Divane bir yankı gönderdim ülkene, duyuyor musun?
Bir martı kanadına yükle de yüreğini, ülkeme gönder
Küllenmiş aşklarımız olsun ağladığımız, biçare düşlerimiz
Yüreğini getirdi martılar gülüm, şimdi gözlerini de gönder…
Bir yıldız yansıması gibi ışıltılar saçar sözlerin ülkeme. Tedirgin saatlerim biter, saklanır hüznüm ayın karanlık yerlerine. Bir anıt gibi kurulursun ömrümün en güzel köşesine. Türkü olursun dilimde ve bir yankı sesiyle dolarsın ruhumun acıdan olgunlaşmış bahçelerine.
Özlem aşılması zor bir okyanustur. Bitimsiz bir yolculuğa çıkmaktır belki de. Yaşanılacak, görülecek ve fethedilecek ne kadar yer varsa, ömrü yettiğince gidebilmektir. Sonsuzluğa atılan bir adımdır o. Korkuları siler atar insanın yüreğinden. Kıpır kıpır olursun ve geceleri daha çok seversin, gündüzlere inat. Çünkü gecelerde sessiz ayinler yapılır. Yarasalar kanat çırpmayı bırakır karanlıklarda.
Bu yüzden çok özeldir özlemek. Bir turkuaz mavisine dokunmaktır. Gökkuşağına binip sallanmaktır doyasıya. Kahkahalar sevinçlere anlam katan en güzel mimiklerdir ve bunları yaparsın özlerken. Kimseler duymasın istersin, bunun için korkarsın. Söyleyemezsin ne kadar özlediğini yüreğine bile. Kıskanç olursun, öfkeli olursun ve yalnız o mükemmel anı yaşamak istersin.
Kavuşmak, kavuşabilmeyi arzulamak bozar bu inanılmaz büyüyü. Anı yaşamak, anlardan yolculuklara çıkmak en kolayıdır. Bu labirentte kavuşmak en son paylaşılacak duygudur. Acı çekmezsen özlemin tadına varamazsın. Yüreğini sorularla darmadağın edersen yaşadığını da anlamazsın. Bitmesini dilemediğin bir aşkın ardından ağıtlara durup sırlarını paylaşırsın dostlarınla. Gözü kapalı bir sevdanın kaktüs uçlarına dokununca acır canın. Yakaladığı an insanı kör eden bu tehlikeli oyunda sevdanın gözü kapalıdır her an. Nereye çarpacağını, kime toslayacağını bilemezsin.
Oysa, rastlantılar her zaman vardır. Ağıt yakmak, gidenin ya da beklenilenin gelişine ağlamak ne kadar saçmaysa, gidişine gülmek de o kadar doğrudur. Çünkü gitmiştir ve bu bir tercihtir. ’Dur’ demek ise aptallıktır. Kalmasını istemek sadece yaranın kanamasını sağlar. Yaşanılanların sonsuza dek sürmesi imkansızdır ve bu bu hayal salıncağından inmek istemez insan.
Daralınca bedenin, acıyınca yüreğin aynalara her gün yeniden bakıp, güleceksin. Saçlarının güzelliğine, dudaklarının çekiciliğine şiirler yazıp, ruhundaki eşsiz sözlerle kendini yeniden yaratacaksın. El sallayacaksın aynalara ve onun ardında, yani sırlarının ardında kalan vefasızlara. ‘Güle güle’ bile demiyeceksin.
Çünkü, hayat gerçekten de üç boyutlu bir filmdir. İki kişilik yaşanılanları çoğullaştırmak, ondan zevk almak, mutluluğu yakalamak o kadar kolay ki. Divane sarsılışları bir köşeye atabilirsen, seyyah yolculuklarda savur saçlarını rüzgarlarla. Ruhunun artçı depremleri yolculuğa çıktığın gemileri salladıkça, çevir rotanı ıssız adalara. Oralara, aşkın merkez üslerine varınca yüreğini serpip yemyeşil adalara dilindeki şarkılarla aşk’a yeniden dokunacaksın.
Suskunluğunun dayanma sınırlarını zorladıkça yüzündeki gülüşleri de unutursun. Bir gün sana dönünce uğurladığın gemiler, geride bıraktıklarına asla ağlama. Biz ki; nice yıpranmalardan mağrur sevgiler yaratıp özümüzü sözümüze, sözümüzü sazımızın mızrabına doladıkça büyüyecek, aşkın sularında özgürce yüzebileceğiz. Bundan böyle dilimdeki sevdalar sana, ruhumdaki aşklar sana ibadete duracak, yalnız senin ülkende olacak.
Ruhuna dokundum bugün ve seni uyandırdım. Ne güzel uyuyordun oysa. Ben bu okyanusları aşabilirmiyim diye sorarken kendime korkular tuttu elimden. Yürüdüm, ezinçli bir şarkı yol gösterdi yunuslarla birlikte. Denizler karanlıktı, öfkeliydi. Ellerini tutunca anladım korkularımın yersiz olduğunu, gözlerine bakınca anladım yüreğimin boşuna ağrıdığını. Sen yanımdaydın ya her şey vız geliyordu işte. Ve seni senden isterken ruhundaki müzikler susmuyordu. Denizin tam orta yerinde bir ateş yanıyordu puslu havaya inat. Balıkçılar kadeh kaldırıyorlardı aşka, sevgiye inadına. Kızıl güneş utancından saklanmıştı kabına.
Bunun için istedim gözlerini. Bunun için istedim ellerini ve yüreğini. Biz ‘Bir varmış, bir yokmuş’lara ağlamadıkça, hasretlerimizden yeni sevdalar yarattıkça, ben senin için sen, sen benim için ben oldukça bu sevgi penceresinden birbirimize el sallamayı asla bırakmayacağız.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.