- 1689 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Son Sözü Değil, Güzel Sözü Söylemek
Etrafınızdaki birçok insanda sohbet ortamlarında ortaya çıkan ortak bir özelliği fark etmişsinizdir. Konuşulan konunun ciddi ya da sıradan olması önemli değildir: her durumda bu davranışı görebilirsiniz. Evet bu özellik, çocukluk günlerimizde arkadaşlarımız ya da kardeşlerimizle sıkça yaşadığımız-ama sonunda tartışmaya dönüşen- son sözü söyleme isteğidir.
İnsan bu özelliğini, ‘kişiliğini ortaya koymak’ olarak tanımlasa da gerçekte bu hoş olmayan bir davranıştır. Belki kişi gerçekten zeki, deneyimli ya da ileriyi görebilen bir insan olabilir. Ancak yine de insanın sadece kendi aklını beğenmesi, farklı görüşlere saygılı olmaması ve ısrarcı olması hata olur.
Son sözü söyleme isteği, çocukluk döneminin masum ısrarcılığından farklı amaçlar içerir. Bir yetişkinin ısrarcılığı, nefsindeki büyüklük duygusundan kaynaklanır. En büyük olma isteğine sahip kişi, sadece kendi söyledikleri yapılsın, onun fikirlerine itibar edilsin ister. Aksi durumda kişinin içindeki çatışma dışarıya yansır; sohbet, tartışma ortamına dönüşür. İnsanın kendisini tek söz sahibi görmesi, başkalarını dinlememesi, her olayın kendi yöntemiyle sonuçlanmasını istemesi her açıdan yanlıştır.
Konuşurken sesi yükseltmek, söz kesmek, kırıcı sözler söylemek kuşkusuz beğenilmeyen ahlak özellikleridir. Ancak bazı insanlar büyüklenme isteğinden sıyrılamaz, kötü alışkanlıklarını sürdürürler.
Güzel ahlak ise sevgi, saygı ve hoşgörüyle insanlara yaklaşmayı, görüşü doğru da olsa, kırmadan söylemeyi gerektirir. Kaldı ki herkesin, etrafındaki kişilerden öğreneceği, görüşüne başvuracağı birçok konu olabilir. Bazen ufak ancak önemli bir ayrıntı, hiç umulmayan birinin aklına gelebilir.
Kur’an bize Allah’ın, ilmini dilediğine dilediği kadar vereceğini ve her bilenden daha iyi bilen biri olduğunu haber verir:
... Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.(Yusuf Suresi, 76)
İnsan aczinin bilincinde olmalıdır; "benim" dediği ne varsa tümünü ona lütfeden Rabb’idir. Aklı da, aklını kullanarak ulaştığı sonuçlar da Allah’ın yaratmasıdır; Allah’ın diğer güzel sıfatları gibi aklının da insanda tecelli etmesidir. Eğer insan Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek yaşama çabası içerisindeyse, Rabb’i onu en doğruya iletecek, doğru olanı yaptıracaktır.
Ebu Hureyre(ra) Peygamberimiz (sav)’i şöyle buyururken işitir: "Kul bazen içinde ne olduğu belli olmayan (yani kötülüğünü ve ne sabit olacağını düşünmeden) bir söz söyler de o söz sebebiyle ateşin içinde güneşin doğduğu yer ile battığı yer arasında daha uzak bir derinliğe kayıp gider!" (Sahih-i Buhari Cilt 14 syf. 6405)
Sözleriyle Allah’a olan yakınlığını ve sevgisini sergileyen kişiye, çevresindekiler de sevgi ve saygı duyarlar. Güzel söz söylemek insanların kalplerini birbirine ısındırır, aralarında dostluk ve güven oluşmasına neden olur, sevgi ve bağlılığı pekiştirir. Allah, bu güzel davranışına karşılık olarak, ona düşmanca bakanları dahi ‘sıcak bir dost’a çevirir.
İnanan insanlar son sözü değil, Allah’ın buyruğuna uyarak güzel ve hayırlı olan sözü söyler, bu konuda ömürlerinin sonuna kadar kararlılık gösterirler. Kur’an’ın ışığında bilirler ki, güzel sözleri Allah’a yükselecektir:
Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah’ındır. Güzel söz O’na yükselir, salih amel de onu yükseltir... (Fatır Suresi, 10)
Turuncu, Şubat
YORUMLAR
Güzel ahlak ise sevgi, saygı ve hoşgörüyle insanlara yaklaşmayı, görüşü doğru da olsa, kırmadan söylemeyi gerektirir.
Evet her seyden önce hatta ibadetten de önce iyi huy güzel ahlak saygi ve hosgörü sahibi olmali inancli bir insan.
Akil akildan üstündür el elden üstündür elbette ama bunu büyüklenerek yapmak dediginiz gibi nefsindeki büyüklük duygusundandir.
Yüreinize saglik güzeldi
Saygilarimla