- 712 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAH ALLAH,GERÇEKTEN İLGİNÇ!!!
Yaşarken anılmalı insan, yaşarken bilinmeli değeri değerliyse şayet!
En değerli insanların bile, nedense yaşarken bilinmez değeri, görmezden gelinir, anılmaz! Ama ölmeye görsün, anında başlar methiyeler, anında neredeyse tümden safına geçmeler. Sanırsınız ki her neyse alanı, o alanda ondan büyüğü, ondan değerlisi yok. Öylesi devasadır ki sıralanan güzellikleri ve güzidelikleri, şaşırır kalırsınız, ya hu gerçekten böyleydi de ben nasıl oldu da görmedim, duymadım hiç diye.Ya da içiniz burulur, şimdi mi aydınız, şimdi mi vardınız farkına, şimdiye kadar neredeydiniz, şimdiye kadar niye vermediniz hakkını diye?!
Üzüldüm tabii, ölen her kim olursa olsun, bir yaşamın son buluşu, ölüm, üzmez mi insanı? Allah rahmet eylesin, varsa affolunsun günahları…
Sn. Necmettin Erbakan’dan bahsediyorum efendim. Onu da kaybettik her fani gibi… Ardından da her ölümün yüzleştirdiği gerçeklerle sorgulayıp sınadık hepimiz şüphesiz kendimizi. Kimimiz rahmet diledik sevelim sevmeyelim, insan oluşun erdemiyle, kimimiz belki de çok şükür bile dedi neyine gerekse ve rahmet dilemeyi unutarak.
Herkes kendinden sorumlu, herkes ayıpsa ayıbıyla, günahsa günahıyla, erdemse erdemiyle veya her nesi varsa durumun onunla baş başa kalıp öncelikle kendisine versin hesabını durumun!
Bunları yazıp tartışmak değil amacım. Her ölümün ardından beni acı acı güldüren durumdan söz edeceğim.
Haber ulaşır ulaşmaz, insanı hayrete düşüren süratle yazın ortamlarına düşenlerden söz edeceğim.
Gözlerime inanamadım, her görüşten, ama her görüşten, hatta her daim kendisinden nefretle söz edenlerden bile sayfalara dökülen yazılara şaşmamak mümkün değildi!
Bu memleket böyle vatan evladı görmemiş, mükemmelmiş, hakkı yenmiş… Ve daha neler, neler…
Kimi kalem kalem dökmüş hizmetlerini, kimi faziletlerini sıralamış, kimi uğradığı engeller ve haksızlıkları…
Kimine göre kör, kimine göre kör olmayıp sadece göremezlikle yaftalansa da badem gözlü olup çıkmış anında rahmetli!
Fazla yorum yapmayıp fikir de beyan etmeyeceğim. İlk DEVRİM ARABASI projesinin onun oluşunu, Milli Görüşünün ortaya koyduklarını, imkân verilse neler yapabileceği ve bu gün Türkiye’nin nerede olabileceğini, öğrencilerinin ihanetini… Hatta İsmet İnönü’nün, “Bu millet bir tane adam yetiştirdi, o da dinci çıktı” deyişini de hatırlatmayacağım!
Tek hatırlatmak istediğim ki her zaman her olaya ve kişiye de tavrım olan, “Yiğidi öldür ama hakkını yeme!” duruşunun gerekliliği ve insana yakışırlığı!
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakanı olduğu 54. hükümetin 11 ay içinde tahakkuk ettirdiği ilklerden;
1- 1996 yılı sonunda 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığının 15 milyar dolara, 45 milyar dolar olması beklenen iç borcun ise 22 milyar dolara düşürüldüğünden…
2- Refah-Yol hükümeti, hükümeti devraldığında % 76’lar seviyesinde olan repo oranının, Şubat 1997 tarihinde % 50’ler seviyesine çekildiğinden ki fark % 26’dır…
3- % 170 seviyelerinde devralınan hazine borçlanma faizi, Şubat 1997 tarihinde % 83’ler seviyesine düşürüldüğünden ve fark % 87’dir.
4- Enflasyonla mücadelede büyük başarılara imza atıldığından... Zira, toplumun tüm gelir gruplarına enflasyon üzerinde 40-50 puanlık bir reel gelir sağlanmışlığından…
5- 28 Haziran 1996 tarihinde 550 puan olan borsa endeksinin, Şubat 1997’de 1700 puana yükselerek rekor kırıldığından. 54. hükümetin 26 Haziran 1996 tarihinde kurulduğuna dikkat çekmek gerektiğinden…
6- Kaynak paketlerden Ocak 1997 itibariyle 11,78 milyar dolar, Nisan 1997 itibariyle 13,33 milyar dolar bir gelir sağlandığından. Yani, toplam 25,11 milyar dolar zamsız, vergisiz bir gelirin havuza aktarılmasının sağlandığından…
7- 1995 tarihinde işbaşında bulunan 53. hükümet döneminde bütçeden tarımı desteklemek için ayrılan pay sadece 19 trilyon iken, 1996 yılı içinse önceki hükümet tarafından öngörülen destekleme fonu sadece 38 trilyon TL iken, Refah-Yol, 1996 yılı ikinci yarıda yaptığı hamle ile 1996’daki desteklemeyi, 60 trilyon TL’ye çıkardığı gibi, 1997 yılı içinde de 95 trilyona yükselttiğinden ve aradaki farkın 57 trilyona ulaştığından...
8- TMO 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, Erbakan’ın Başbakanı olduğu 54. hükümet 329 milyon dolarlık alım yaparak, köylüye 7 misli fazla para ödemek suretiyle yüzünü güldürmüşlüğünden…
9- Köylülere % 50 gübre sübvansiyonunun alımda derhal ödenmesi esasının getirildiğinden. Ayrıca, gübre alımında formalitelerin azaltıldığından...
10- Et ithalindeki fonun, önce % 3’ten % 30’a çıkarıldığı, daha sonra da, canlı hayvan ve et ithalatının yasaklandığından. Böylece hayvancılık sektörünün korunmuş olduğundan…
11- Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarının % 300 artırıldığından...
12- Esnafa verilen kredilerin 1996’nın ikinci yarısında 57 trilyondan, 80 trilyon YTL’ye çıkarıldığı, yani, 53. hükümette 57 trilyon olan esnaf kredisi, 54. hükümette 80 trilyona çıkartılıp farkın, 23 trilyon olduğundan...
13- 54. hükümet döneminde fındık üreticisine, buğday üreticisine, pancar üreticisine en yüksek taban fiyatlarının verildiğinden ve bugüne kadar bu rekorların kırılamadığından…
14- Fon kredisi imkânı tanıyan teşvik belgelerinin verilmeye başlandığından. Böylece, fon kredisinden yararlanmak üzere 8036 KOBİ sahibinin müracaatta bulunuşuyla. 2.5 trilyon TL lık kredinin kullanıma açıldığından…
15- Asgari ücrette % 100’den fazla artış sağlandığından…
16- Refah-Yol döneminde memurlara % 102.5 maaş zammı yapıldığından ve o yıl enflasyon oranı % 65 olarak gerçekleşmiş olmasına rağmen, memurun alım gücünün % 37.5 kadar artmış olduğundan...
17- 54. hükümet Refah-Yol’un 1996 tarihinde asgari ücreti 210 dolar olarak tespit etmiş ve işçilere o güne kadar verilen en yüksek asgari ücreti ödemiş olduğundan…
18- Kamu toplu iş sözleşmelerinin ilk defa Refah-Yol döneminde, 3 ay gibi kısa bir zamanda sağlandığından... Kamu kesimi ortalama giydirilmiş aylık ücretlerinde büyük bir artış sağlanarak, ücretler 50 milyon TL’den, 107 milyon TL’ye, dolar bazında 655 dolardan, 993 dolara çıkartıldığından...
19- Bütçeden Bağ-Kur emeklilerine 866 milyar TL, memur emeklilerine 985 milyar TL ve işçi emeklilerine de onları mağdur etmeyecek derecede destek sağlandığından…
20- Emeklilerin maaşlarında enflasyonun üstünde % 51 reel artış sağlandığından...
21- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun bütün gelirinin ilk defa kanunun maksadına uygun şekilde yoksullara tahsis edildiğinden…
22- Körfez savaşı sonrası Irak’a uygulanan ambargo sonucu kapalı tutulan “Kerkük-Yumurtalık” boru hattının, Amerika’nın tehditlerine rağmen, 54. Refah-Yol hükümetinin gayretleriyle açtırıldığından ve ekonomiye büyük katkı sağlandığından…
23- 50 yıldan beri ilk defa 1997 tarihinde denk bütçe yapılabildiğinden…
24- 1997 yılı bütçesinde yatırımların toplam ve reel olarak 20 yıldan beri ilk defa % 40 artırıldığından ve böylece devletin yatırım ve kalkınma yapabilen bir devlet haline getirildiğinden...
25- Bedelsiz ithalatla bütçeye 1.5 milyar marklık ek gelir sağlandığından...
26- 54. hükümet döneminden önceki hükümetlerde sadece İstanbul ve çevresindeki belli kişilere sunulan kredi ve teşvik imkânlarının, onların ellerinden alınarak Anadolu’nun kalkınmasına, yerli ve milli sanayinin oluşmasına aktarıldığından...
27- Bütün bu işler yapılırken yeni zam ve vergilerin konmadığından...
28- Arsızların hortumlarının kesildiğinden. Paraların oluşturulan havuza aktarıldığından...
29- ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya, Kanada, Almanya’nın oluşturduğu G-7’lerin karşısında, Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Mısır ve Nijerya’yı içine alan G-8’lerin kurulduğundan. (14.6.1997 – Çırağan.)
30- Refah-Yol döneminde denk bütçe yapıldığından, faize ödenmesi gereken miktarların, bir evvelki yılın 18.5 milyar dolarına mukabil, 12 milyar dolara indirildiğinden ve farkın, 6.5 milyar dolar olduğundan...
31- Devlet arazilerinin sermayedarlara satılmaktan kurtulduğundan...
32- Özel bankaların devletten uzun vadeli düşük faizli borç alıp, bu parayı devlete yüksek faizle ve kısa vadeli olarak satmasının önüne geçildiğinden. Böylece katrilyonluk korkunç kazançların devletin kasasında kaldığından...
33- Eşel-Mobil sistemi getirilerek, memur ve işçilerin maaş zamlarının otomatiğe bağlanarak maaşlarının enflasyon nispetinde otomatik olarak zamlanmasından...
34- İlki 1961, en sonu da 2004 yılını ihtiva eden IMF’nin stand-by anlaşmaları, Necmettin Erbakan hariç kurulan hükümetlerin Başbakanları –ki Erdoğan da buna dâhildir- tarafından imzalanarak, bir nevi milli ekonominin terk edilmiş ve IMF ekonomisine teslim olmuşluklarından dolayı toplam 19 stand-by anlaşmasının imzalanmış olduğundan…
Görüldüğü gibi, 54. hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyük icraatlara imza atmış oluşundan...
Böyle başarılı bir hükümetin iç ve dış mihrakların işine gelmediğinden. 28 Şubat post-modern darbesi ile iktidardan uzaklaştırıldığından... Vurguncuların, soyguncuların, arsızların, hırsızların yeniden at oynatmaları dönemine geçildiğinden... Oysa Refah-Yol hükümetinin getirimci ve faizden kesip, elde ettiği paraları çiftçi, köylü, memur, işçi, esnaf ve emekliye vererek, herkesin yüzünü güldürmüş olduğundan da bahsetmeyeceğim ben onlar gibi!
Düşünüyorum sadece; tüm siyasi tarih sürecimizi ve bu günümüzü geçiriyorum zihnimden, yaşadıklarımdan, gördüklerimden de yola çıkarak, neler neler görüp, neleri neleri hatırlayıp da, tekrar tekrar düşünüyorum…
Eminim yazımı okuyup bitirdikten sonra, sizler de pek çok konuda epeyce bir süre düşüneceksiniz benim gibi!
p.r.alkan
YORUMLAR
perihan reyhan ALKAN
Efendim,durup dururken demedim öğrencilerinin ihanetini,tabii ki görüş ayrılıkları varsa,ayrılıp kendi görüşleri doğrultusunda yeniden yapılanacaklardır ve de kimse ihanetle anamaz bu durumu.Lakin dikkat ederseniz ben işin riya yanınından söz ettim.Bu gün çıkıp da,şöyle fevkaladeydi,böyle mükemmeldi diye methiyeler düzenlerin riyalarına değinmek istedim.Sormazlar mı adam,madem bu kadar mükemmeldi de ne diye ayrıldın ve buna ihanet denmez mi diye? Bu gün bu duşuşu sergilememiş olmasaydı pek çok kesim,bu lafı etmeyecektim.Sadece o gözle görünür bir sergileyişte oluşlarına atıfta bulunmak istedim.Yoksa bana ne,ne haddime nankörlükle suçlamak?Kim kimden ayrılı, kim ne yaparsa yapar,bize laf düşmez.Kendi bileceğidir.
Selam ve saygımla efendim.
her şey tamam da
şu öğrencilerinin ihaneti...cümlesi
insanlar fikir değiştirirler kendileri bir başka yolda yürüyebilirler kimse kimsenin kuklası kölesi değil ki...
kendi seçimlerini yapıp kendi istedikleri yolda yürümeyi seçenlere hain deme hakkımız var mı
yukarıda yazdıklarınız güzel şeyler
ama ben rektörler selam duracak
ihl arka bahçemiz kanlı mı olacak vs cümleleri yüzünden 4,5 sene öğretmen olarak atanamadım bir aile kuramadım mesleğimi yapamadım
kimsenin arka bahçesi ön bahçesi değildim
rektörlerin selam durmasına da gerek yoktu vs vs...
yani ben Hocanın -herkesin bildiği- destursuz cümlelerinin acısınıda epey çektim
AMA YİNE DE ALLAH RAZI OLSUN MEKANI CENNET OLSUN DİLİYORUM
ÜLKEYE LAZIM OLAN HİZMETLERİ OLAN BİR ŞEYLER ÜRETEN BİR İNSANDI...
perihan reyhan ALKAN
Efendim,durup dururken demedim öğrencilerinin ihanetini,tabii ki görüş ayrılıkları varsa,ayrılıp kendi görüşleri doğrultusunda yeniden yapılanacaklardır ve de kimse ihanetle anamaz bu durumu.Lakin dikkat ederseniz ben işin riya yanınından söz ettim.Bu gün çıkıp da,şöyle fevkaladeydi,böyle mükemmeldi diye methiyeler düzenlerin riyalarına değinmek istedim.Sormazlar mı adam,madem bu kadar mükemmeldi de ne diye ayrıldın ve buna ihanet denmez mi diye? Bu gün bu duşuşu sergilememiş olmasaydı pek çok kesim,bu lafı etmeyecektim.Sadece o gözle görünür bir sergileyişte oluşlarına atıfta bulunmak istedim.Yoksa bana ne,ne haddime nankörlükle suçlamak?Kim kimden ayrılı, kim ne yaparsa yapar,bize laf düşmez.Kendi bileceğidir.
Selam ve saygımla efendim.
27 Şubat'ta Deniz Gezmişin idamını onaylamıştı, hoca. 27 Şubat'ta vefat etti. Deniz Gezmiş; 27 Şubat doğumluydu....Ne ilginç bir tesadüf değil mi?
Allah rahmet eylesin.
Saygılarımla.
Haticcay
perihan reyhan ALKAN
Bu yanlış bilgiyi nereden edindiniz bilemiyorum ama bundan böyle araştırmaksızın her duyduğunuza inanmamanızı öneririm,en azından vebal almamak adına.Malumunuz iftiraya girer bu nevi söylemler!
Haticcay
Eser Akpınar
Çünkü karar, Türkiye Sİyasi Tarihinin kara lekerinden biridir. Vebali, o oylamada el kaldıran, o meclisinte olan tüm partilerin üyelerine aittir.
Yanlış hatırlamıyorsam, tarih akışı şöyleydi: Necmettin Erbakan'ın başkanı olduğu Milli Nizam Partisi, 12 Mart darbesinden sonra 20 Mayıs 1971’de kapatıldı. Ancak partinin milletvekilleri hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Milletvekilleri TBMM’ye bağımsız milletvekili olarak gidip gelmeye başladılar.
Gezmişlerin idam oylaması TBMM’de 10 Mart 1972’de oldu ve MNP’nin iki milletvekili Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu ve Tokat milletvekili Hüseyin Abbas idama “Evet” dedi. CHP, idamları Anayasa Mahkemesine götürdü. Mahkeme meclisin kararını bozdu. idamlar, tekrar gündeme geldi ve MNP partisinden iki milletvekilininde katıldığı oylama ile onaylandı.
Saygılarımla.
O dönem...israil menşeili kartel medyası...alttan, üstten, yandan, arkadan,tepeden....ordu ile beraber Erbakanın şahsında Türk halkına ve islama öyle vuruyordu ki....vicdan sahibi herkes o dönemin bir milad ve düzelmenin başlangıcı olduğunu bilir... Ama bayrak el değiştirdi....daha muntazam bir büyüme ile 2023 yılına rekorlarla koşuyoruz...Allahu Teala hiç bir emeği ve zulmü karşılıksız bırakmauacaktır...
28 şubatta benim paramla benim başbakanıma hakaret eden o asker kırıntıları korksun artık...