- 677 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞUN ÖYKÜSÜ (5)
Günler su gibi akıp gitmiş,bahar kendini yavaş yavaş göstermeye başlamış,sadece tepelerin kuzey yamaçlarında ara ara beyazlıklar gözüküyordu.Sığır ve koyun çobanları tutulmuş,büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar mahpus yaşamından kurtulmuşlar köüyün etrafındaki harman yerlerinde,boş anız tarlalarda taze çıkan otların ve çayırların keyfini çıkarıyorlardı.Harman yerlerinde,evlerin kuytu taraflarında,toprak örtülü damların üstünde sarı sarı açan papatyalar,kedi tırnakları kendilerini göstererek baharın geldiğinin müjdesini veriyorlardı.Harman yerlerinde ellerinde bıçaklarla çömelip madımak devşiren köylü kadınlarının,yanlarında cıvıl cıvıl oynayan çocukların,yeni doğmuş oğlak ve kuzuların keyiflerine diyecek yoktu.İçlerine beyaz kirli köynekler giyip üzerlerinde pazenden dikilmiş entari giyen,ayaklarında yünden örülmüş altları kaputla dikilmiş çoraplaqrı olan bu lastik ayakkabılı çocukların mutluluklarına diyecek yoktu.
O yıl buğday tarlalarının üzerinde kar uzun süre kaldığı için ekinlerinde iyi olacağı söyleniyordu.Ekin çilleri neredeyse bir tavuğun kendini saklayacağı kadar büyümüştü.Köyün aşağı tarafı ekinlikti.Yeşilin her türlüsünü insanlara ve hayvanlara cömertce sunan toprak ana bu yeşilliği dahada gösterişli hale getirmek için renk renk çiçeklerle süslemeyi unutmamıştı.Köyün alt tarafından dere boyu uzanan özler üzerindeki salkım salkım söğüt ağaçları,göğün mavisine ulaşmak için fışkıran domurcuklarını patlatmış selvi kavak ağaçları,bu Anadolunun bozkırında kurulmuş olan köye bambaşka bir görünüm kazandırıyordu.Köyden Ankara -Kayseri şosesine uzanan köy yolu bu özün ortasından geçiyordu.Köylüler öz boyunca uzanan bu sulak verimli arazilerine bahçeler yapmışlardı.Domates biber sitilleri dikilir,kışın yiyecekleri patates,soğan ve fasülyelerini ekerlerdi.Köyün etrafını çevreleyen yayvan tepelerin yamaçlarınada üzüm bağları yapmışlar,onları budamak,asma gözlerini doldurmak,toprağı bellemek,çapalamak için yavaş yavaş hazırlıklarını yapıyorlardı.Baharın gelip toprağın uyanmasıyla birlikte köylülerde artık kış uykusunda uyanmaya başlamışlardı.
Aylar mevsimler,mevsimler yılları kovalayıp dururken en büyük çocukları Adnan,ilkmektebi bitirmiş,şehirde bir esnafın yanına çırak olarak çalışmaya gönderilmişti.Zehra ilkmektep beşe geçmiş,Derman üçüncü sınıfa gelmiş,Altın’da ilkmektep bire yeni kayıt olmuştu.Ana, iki oğlan çocuğu daha doğurmuş,doğumu yine Zalha ebe yaptırdığından onların adınıda o koymuştu.Altın’nın küçüğü olan Efe’de tıpkı Derman abisine benziyordu.En küçük çocukları Ata ise Adnan’çok benziyordu.Ana,Efe ile Ata arasında bir kız çocuğu doğurmuş,altı aylık iken zaturiye hastalığına yakalanarak ölmüştü.Beyaz tenli,çok güzel bir kız çocuğu idi.Babası bütün çocuklarından çok onu severdi. Devam edecek.
Derdem Erdem.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.