- 870 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
KARANLIĞI SOYUNMAK
Ekrem yumruklarını sıkmış bas bas bağırıyordu.
- Sana kaç kere söyleyeceğim! Bana edebiyat yapma!
Gülşen, yastığa gömdüğü başını kaldırarak ela gözlerini ona doğru çevirdi. Saçlarından bile gözyaşı akıyordu. "Bana insanca davran demenin Türkçe’deki karşılığı bu mu? " dediğinde Ekrem yatak odasından çıkmıştı bile.
Yıllarca eskiyen yanlarına hiç bir bakım yapılmamış ama vagonlarına çok yük bindirilmiş bir trenden farksızdı evlilikleri. Her istasyonda; güvendiği önsezileri, değişmez prensipleri ve sığındığı duyguları omuzları çökük bir halde inmişti. Rayların altından tükenen sadece yollar değildi. Yılları, sabrı ve sevgisi de gözgöre göre yitip gitmişti.
Sevdaları; Kerem ve Aslı veya Ferhat ile Şirin’inki gibi edebi eserlere geçmemişti belki ama yaldızlı nikah davetiyesinde "sizleri de aramızda görmek istiyoruz" yazısının hem altında isimleri alt yazı olarak geçmişti. Yıl 2000, aylardan ağustos ama tam bir fos!
Gülşen arkasından bağırdı.
"Söylediği söze bak! Sanki hiciv sanatını kişiliğim üzerimde kullanmaya çalışan o değil de bir başkası!"
Kafasını iki yana salladı ve gözlerinden süzülen yaşı, elinin tersiyle sildi. İçindeki ses, bir türlü susmak bilmiyordu.
"Ağzı açık, dibinde de azıcık kalmış bir yapıştırıcının köpüklü kısmındayız şimdi. Ucundaki tortuyu söküp atsak da eskisi gibi birbirimize tutunmamız imkansız! Evliliğimizin kaderinin; sonu gelmiş ama atmaya kıyılamayan bir yapıştırıcıya benzeyeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi!"
Yataktan yavaşça doğruldu ve ayaklarını kendi gibi ezilmiş halıya indirdi. Bir müddet öylece kapıya baktı. Sonra geceliğinin sol omzundan aşağıya kaymış askısını yavaşca düzeltti. Gözü etajerin üzerindeki cep telefonuna kaydı. Yüzünü doğru dürüst hatırlayamadığı annesinin şevkafine o kadar ihtiyacı vardı ki. Kendi kendini teselli etmekten ruhu usanmıştı. Göğüs kafesine sıkışan mutsuzluğunu kuş gibi özgür bıraksa acaba mutluluğu arayıp bulur muydu?
Gözleri karşı duvarda asılı resme takıldı. "Beyaz ve Siyah! İki asil renk ama şimdi iki asiye denk! dedi" dudak bükerek. Beyaz; ilk yılların henüz kavgaya hiç karışmamış rengi. Süt gibi! Siyah ise içine ne karıştırsalar bir türlü açamadıkları, eski hallerine bir türlü dönemedikleri bugünleri! Derin bir nefes aldı ve bırakırken "keşke uyandığım her günün sabahı gibi karanlığı bedenimden ve ruhumdan soyabilsem" dedi hayıflanarak.
Duvardaki takvime baktı. Günlerden pazarı gösteriyordu. Bir anda sayfayı kopardı ve avuçlarının arasında buruşturduktan sonra yere fırlattı ve bağırdı.
- "Keyfi konulmuş bir sürü tabirden biri daha! Herkes pazar keyfi yapabiliyor mu? Kimbilir benim gibi kaç kişi huzursuz!"
Bir kaç adım daha attı. "Çıkmalıyım bu evden! Boğuluyorum" dedi içinden. Kot pantolonunu almak üzere sandığın üstüne eğildi. Kafasını kaldırdığında aynada kendiyle yüz yüze geldi. Karşılıklı ağlıyorlardı. Eline bir peçete alarak aynanın üzerinde gözyaşları sildi. Fakat bir süre sonra sağnak yağan yağmura yetişemeyen sileceklere dönmüştü kolları. Buğulanan aynada kendini göremiyordu artık!
Bu sefer gitmeliyim diyordu yürek sesi. Yoksa; yine her zaman ki gibi akşam olacak ve yine Ekrem hiç bir şey olmamış gibi "Bugün ne yemek pişirdin hayatım? diyecekti.
SON
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
karşımızdaki insanın duygularını haykırışlarını iç seslerini dikkate almadan kırıp geçerek nasılsa bana ait bir yere gidemez kimi kimsesi yok gibi yargılarla yapılam eleştiriler ve sonunda mutsuzluğu gömelen evlilikler .sonra da hiç bir şey olmamış gibi ikiyüzlülükler zamanın da onarılmamış yüreklerin ızdırabını öyle güzel anlatmışsınki düşündüm... hergün gördüğümüz olayları tasvirlerle yoğurmak başka bir tat vermiş öyküye yakışıyor sana yazmak...sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
müthişti ne çok bizden değil mi bakar kör bir adam ve yaşar rolü yapan bir kadın
hep merak ederim su alan bir gemi ne kadar direnebilir ruhunu darmadağın eden fırtınalar..
çok güzeldi yüreğiniz dert görmesin sevgilerim selamlarımla
Aysel AKSÜMER
Ya çekip gideceksin
Ya da iki kişilik yalnızlığında hiç olup eriyeceksin.
İkili ilişkiler üzerine çok güzel yazıyorsunuz Aysel Hanım. Pembe panjurları hiç olmamış bir dünya, daha doğrusu gerçek bir dünya da , dibe batmış umutların ve yakarışların çığlığı asılı satırlarınızda.
Tebrikler.
Saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
Kimse mutsuz olmak için evlenmez. Devamı için mutlaka anlayış, sabır, güven, zorlukları göğüsleme vs. o kadar unsur gerekli ki.
Diliyorum herkes mutlu olsun. Çünkü bütün insanlar doğuştan mutluluğu ve güzelliği hakeder.
Beğenmenize çok sevindim. Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Yorumunuz beni çok mutlu etti. Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Aysel AKSÜMER
Ekrem çoktan yatak odasından çıkmıştı bile.
Çoktan,bile'nin yerine geçiyor;bu yüzden gereksiz bence.
Kalemin her dalda dans edebilir...
On puanla ayrılıyorum.
Başarılar.
Aysel AKSÜMER
ayhansarıkaya
saygılar.
Bedri Tokul
Öptüm gözlerinden...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Merhaba Aysel arkadasim, hikayen cok güzeldi herzaman ki gibi ama cok kisa geldi : )))))))))))))))))). Benim dikkatimi ceken ne biliyormusun, benzetmelerin cok güzel. Insani bogmadan ve güzel bir dille anlatman. Yazilarini herzaman takip edemiyorum ama etmeye calisiyorum kendi payima. Kutluyorum kalemini yüregini degerli arkadasim sevgimle selamlarimla
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
evliliklerdeki anlaşmamazlık ve uyum bozukluğu
aslında iki tarafa çok iş düşer,
konuşarak, iletişimle sorunlar çözülür
fakat bazı durumlarda ise doktr bile işe yaramaz..
konuyu çok iyi işlemişsiniz, kutluyorum
sevgiyle kalın...
Aysel AKSÜMER
Evliliklerdeki kaosu çok güzel dile getirmişsiniz sevgili arkadaşım.
İletişim bozukluğu, birbirini anlayıp dinlemeden konuşma, çözümsüz kalmış sorular, sevgi saygı eksikliği, eşleri çıkmaza sokuyor.
Beğenerek okuduğum değişik bir çalışma, sevgi ve selamlar.
Aysel AKSÜMER
Ne yapıyoruz da evlilikleri bu hale getirebiliyoruz? Oyun iki kişilik. Yani her ne yapıyorsak; beceri iki kişiye ait. Tatlı lokmayı acı yapmak ne kadar kolay değil mi?
Yüreğinize sağlık Aysel hanım. Sevgilerimle.
Eser Akpınar tarafından 2/15/2011 4:43:36 PM zamanında düzenlenmiştir.