- 2247 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKÂRETİNİ YİTİRMİŞ KELİMELERLE YAŞAMAK
…hayır dedim yaşayamam artık. Hayat bitti benim için, anlamsız zamanların yekûnu sizin hayat dediğiniz.
Bu içimde büyüttüğüm sırdaşım ihtiyar bilge ile aramızdaki şifre cümlelerden birisi. Eğer vakit gece ise, ben de bu cümleyi kullanırsam çıkar içimden yanıma oturur anlatır ve gider. Bu kez de öyle oldu. Gülümsedi bilge içimden çıkıp karşıma oturduğu ilk anda. Yüzüne baktım hırsla gülme dercesine, inatla gülümsemeye devam edince anlamadı galiba beni dedim içimden, daha sert bir tonla tekrar ettim
- Hayat bitti benim için..
- Duydum duydum dedi yorma kendini hayat bitti senin için anlamsız zamanların yekûnu bizim hayat dediğimiz, yaşayamazsın artık..
O kadar iğneleyici, dalga geçer söyledi ki dayanamadım bağırmaya başladım. Ben bağırdıkça o sakin kalmaya devam ediyor insanı ezip geçen sakinliği, çıldırtan gülümsemesiyle dinliyordu beni.
Dayanamadım bu sakinliğe baktım bu tartışmadan da o galip çıkacak sakinleşmek için duraladım biraz. Daha sakin ama efendi olduğumu belirten bir ses tonuyla başladım anlatmaya
- Bak dedim, öncelikle şunda anlaşalım efendi benim. Sen benim içinde büyümüş bir bilgesin ama seni büyüten benim. Bana öyle yüksekten bakmayacaksın
- Hem olur hem olmaz, dedi. Evet, beni büyüten sensin ama yaratan değilsin, hayır diyebilmeli insan derken herkese, bunu aslında bana söylediğini bende biliyorum sende biliyorsun, yeri geldi mi sana hayır diyeceğimi sen benden daha iyi biliyorsun bundan dolayı bana kızamazsın. Hem unutma sen efendi olsan da eğer bende çeker gidersem asıl o zaman yaşayamazsın. Unutma insan anlatmadan yaşayamaz, herkes merak ediyor bir şey anlatmadan nasıl durduğumu ama bilmiyorlar aslında senle yaşadığımı diyen sendin. Bende gidersem sırrın ifşa olur en çok korktuğun şey başına gelir herkese her şeyini anlatan adam olursun ondan dolayı beni baskılama, kelimelerime sen karar verme; bu olmaz kısmı ama üzerimde emeğin çok saygısızlık etmem sana da acına da; bu da olur kısmı
O kadar kendine hâkim ve emin bir tarzda söyledi ki bunu ne yalan söyleyeyim korktum, insan dedim içimden, sırrını kendine bile açmayacak baksana içimizde bilge büyütelim dedik canavar olmuş. Şimdi sana bunları anlatmamım sebebi hikmeti bu birazda yani onun içimdeki tahtını sarsmak. Neyse biz konumuza dönersek tamam dedim bilgeye dediğin gibi olsun şimdi beni dinle ya da biliyorsun olanları, olacakları sen yönlendir muhabbeti ama bir an önce al içimdeki kötü kanı kangren olmadan yara, iğdiş et acılarımı ki yeni acılar doğmasın, kurtar beni dedim.
- Öncelikle şu noktadan başlayalım olacakları bilemem bana bende olmayan anlamlar isnat etme. Niye yaşayamazsın buna verilecek aklıselim bir cevabın var mı?
- Var tabii ki dedim. Hayat anlamını yitirdi gözümde
Araya girdi cümlemi bitirmeden,
- Aklıselim bir cevap istemiştim. Biliyorum bu cümlenin sonunu yıllar önce sen bir çocuk bende bir geçken gene dinlemiştim senden bunları. Bugün ben yaşlıyım sen çocuk olmaya devam etmek istiyorsun. Efendi artık çocukluk yapmak yaşın geçti. Hayat yaşamayı sağlayan şartların bütünüdür. Sen içinde senin başrol olduğun her şeyini yönettiğin hatasız acısız kayıpsız hayallerine hayat diyorsun, ilk kayıpta anlamını yitirdi her şey diye ortaya atıyorsun kendini. Hayat sevincin, hüznün, acının kederin toplamı. Yaşayamam demek yaşarım demek, unutamam demek unuturum demek. Yaşam birazda insanın kendini yalanlama süreci. Yaşayamam diyen insanın yaşabildiğini gördüğü zaman dilimine hayat diyebiliriz.
- Nasıl dedim bu kadar emin olabiliyorsun?
- Şartlar gereği, insanın doğası gereği, insan bezmi elestte verdiği sözü unuttu. Söz verdiğini hatırlatanlar oldu arada kendisine onları unuttu. Bugün bezmi elestten bir tek hatıramız olmadan yaşıyoruz. Bildiğimiz bir şey var söz verdik ama o büyük sözü verdiğimiz ana dair anılarımız yok geçmişin kıvrımlı sokaklarında. Beklide unutmamamız gereken söz verdiğimiz gerçeğidir ama bunu da unuturuz diye Tanrı kullarına kelimeler ihsan etmiş. Kelimelere birazdan geleceğim ama asıl söylemek istediğim bu kelimelerin en önemlisi “niye” bence. Şimdi anlaşmamız gereği ben birazdan gidince sor bakalım kendine niye yaşayamazsın. Kısa cümlelerle cevaplar verdiğini göreceksin
- Kelimeler dedin…
- Hikmetleri kelimelerin kalbine indiren Allah’a hamd olsun diye başlar Füsus. Hikmetleri yani anlamları. Hayat anlamını kaybetti diyordun ya kelimeleri unutmadığın sürece hayat anlamını nasıl yitirsin. Sen istesen de bunu başaramazsın.
- Ama dedim bekâretini yitirmiş kelimelerle yaşamak zor geliyor
- Kelimeler de bekâret olmaz. Zorlaştırma hayatı kendine. Hikmetler kelimelerin kalbindedir ama kelimeye kalp veren yani hayat veren kelimeyi ithaf ettiğin kişidir. Yani şöyle diyebiliriz bekâreti yitiren kelime değil kalptir. Ama asıl sorun bazı kelimeler vardır ki sahibi tek olmalıdır.
- Mesela..
- Tanrıya kullanacağın kelimeler. Aşkı eğer Tanrı değiştirmek boyutunda yaşarsan işte o zaman Tanrıya kullanman gerekenle diğerlerine kullanman gerekeni karıştırırsın ve anlamı kaybedersin zira hikmetin ineceği kalbi mühürlemişsin demektir. Senin durumun bu aslında ama bana bile itiraf etmeye korkuyorsun.
- Ne yapabilirim?
- İsraf yani senin olanı hak etmeyene fazlasıyla vermek haramdır genç dostum. Ama asıl önemli olan ve bence en büyük günah olan ise kendini israf etmendir. Kendini israf etme ve her fırsatta “niye ” diye sor kendine. Soruna cevap bulamayan eylemler kendini israf ettiğin zaman dilimlerini doğuracaktır. Sen kendini israf etmekten vazgeç mührün kendiliğinden eridiğini göreceksin içinde yanan büyük ateşle, yani aşkla.
- Güzel anlatıyorsun dedim ama yapamayacakmışım gibi geliyor.
- Hatırlıyor musun eğer sınanacaksam dünyada, anlattıklarımdan olsun demiştin bir seferinde ve ben yasak olmasına rağmen gündüz yanına gelmem dayanamamış her şeyi göze alıp yanına gelmiş büyük konuşuyorsun dikkat et demiştim.
- Evet hatırladım
- İşte şimdi tamda o noktadasın. Evet, yapamayabilirsin gücün yetmeyebilir. Haddini aşabilir bu kez. Ama eğer mücadeleden vazgeçersen esir olursun. Unutma esaret erdemin düşmanıdır. Silemiyorsan karalayacaksın yenemiyorsan öleceksin. Öleceksin, olmak için. Eğer bunu da göze alamazsan bu kez ölmekle kalmayıp öldüreceksin seni sevenleri ki buna hakkın yok.
- Haklısın galiba her zamanki gibi dedim. İlk andaki kızgınlığım için kusura bakma kırdıysam seni, affet. İstersen anlaşmamızı yeniden gözden geçirelim ve sana gündüzleri de yanıma gelmen için izin vereyim. Benim içinde iyi olacak. Ne dersin?
- Yok dedi. Sen efendi olsan da ben senin iyiliğini düşünmekle mükellefim. Gündüzleri de gelmem görünüş de senin için iyi olsada aslında seni daha fazla yoracaktır. Zira ölümlü dünya ben ölürsem senden önce bu kez hayatını devam ettiremezsin.
- Ölümden dedim bahsetme şimdi. Hadi sana bir isim bulalım kulağına ezan okuyalım. İsminle çağırınca gel bundan sonra olmaz mı? Ama yaptıklarınla müsemma bir isim bulmak lazım.
- Yok dedi sağ ol, sala verilmesine bir şey kalmamışken ezan okumanın anlamı yok. Ben böyle iyiyim. İsmim olmasa da olur. Anonim olsun söylediklerim, söyleyeceklerim. Amaç gök kubbede bir hoş seda bırakmaktı. O yeter bana artar bile hatta.
Huyudur onun söyleyecekleri bittimi oturur köşeye ölüm sessizliğinde yasak zamana –gün doğumuna- kadar bekler başımda, uyutur beni öyle gider. Yine öyle yaptı oturdu köşeye ikimizde gecenin çığlıklarını dinlemeye koyulduk. Sabah olmak üzereyken yatırdı beni yatağa hadi dedi uyu biraz sıkma canını unutma hem “bu da geçer”. Durdu biraz daha, tam gün doğarken kayboldu iyi uykular diyerek. Güneş arzı endam ederken uyudum kulağımda iyi uykular yankısıyla. Anlayamadım ses kimindi. Benim mi, bilgenin mi O nun mu .? Uyandığımda anladım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.