- 1383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Merhamet Kapısı: Tevbe
İnsan her an bir hata yapabilir, günah işleyebilir. Hiç kimse kusursuzluk iddiasında bulunmamalı, kendini hata yapmaktan müstağni görmemelidir.
Kur’an, Allah’tan bağışlanma dilemenin çok doğal bir mümin özelliği olduğunu bildirir. Allah’tan bağışlanma dilemek, yani istiğfar etmek, insanın günahlarının örtülmesi için Rabb’imize yalvarması ve O’nun sonsuz merhametine sığınmasıdır. Müminleri inkarcılardan ayıran en önemli özellik bağışlanma dilemek ve tevbe etmektir. İnkarcılar kendilerinin hatasız ve günahsız olduklarını düşünürler. Müminler ise kendilerini hatadan müstağni görmek gibi bir iddiada bulunmazlar. Kuşkusuz mümin hata yapmak, günah işlemek istemez ancak kötülüğü emreden nefsine bir an yenilebilir ya da ibadetlerinde gevşeklik gösterebilir. Ancak ardından pişmanlıkla Rabbine yönelip bağışlanma dileyerek, Allah’ın sonsuz affediciliğine ve rahmetine sığınır.
Allah’tan bağışlanma dilemek için mutlaka bir hata yapmış olmak gerekmez. Mümin bağışlanma dileyerek kulluğunu, Rabb’i karşısındaki aczini, O’nun yardımı olmaksızın hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini dile getirir. Bağışlanma dilememek ise acizliğinin, hata ve günahlarının şuurunda olmamaktır. Bu gaflet içindeki ruh hali zamanla kişinin kalbinin katılaşmasına, nefsinin bencil tutkularını ilahlaştırmasına, şeytanın enaniyetli karakter özelliklerini taşımasına ve sonsuz azabına sebep olabilir.
Dua etmek gibi, bağışlanma dilemenin de yeri ve zamanı yoktur. Bağışlanma dileme, bilerek ya da bilmeyerek yapılan tüm hatalar için Allah’ın affediciliğine sığınmaktır. Ayrıca bir mümin, diğer müminler için de bağışlanma dileyebilir.
Tevbe ise, belirli bir günah için yapılır ve tevbe eden insan, yaptığı hatayı düzeltmeye kesin karar verir, bir daha aynı hataya düşmemek için Rabb’imizden yardım diler. Ancak unutulmamalıdır ki, bağışlanma dileme de tevbe de samimi ve içten olmalıdır. Allah’ın "Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin..." (Araf Suresi, 55) buyruğu, bağışlanma dilerken de, tevbe ederken de insanın yaşaması gereken ruh halidir.
Bir Kur’an ayetinde, “Arş’ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." (Mü’min Suresi,7) ifadesiyle, meleklerin, Allah’ın buyruğuna uygun olarak hem arşı taşıdıkları, hem Allah’ı tesbih ettikleri, ayrıca iman edenler için de bağışlanma diledikleri haber verilir. Meleklerin bağışlanma dilemesi ise insan için büyük bir lütuftur. Onlar göğü tutup, hamd edip, bağışlanma dilerken, insanın büyüklenerek yüz çevirmesi ise büyük gaflettir. İnsan, tatmin bulmuş olan bu varlıkların bağışlanma dilemesine de layık yaşamalıdır.
Peygamberimiz (sav) de, insanlara her zaman tevbe edebileceklerini bir hadisinde şöyle hatırlatır:
"Tevbe kapısı açıktır, Güneş garpten doğuncaya kadar kapanmaz." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis)
Allah, insanlara karşı sonsuz merhametli ve bağışlayıcıdır. İnsan, doğru yola yönelmesi için Allah’ın bir rahmet olarak verdiği süreyi iyi kullanmaz, vakit varken tevbe edip bağışlanma dileyerek Rabb’ine yönelmezse sonuç kaçınılmaz bir azap olabilir. Kendisi için belirlenen sürenin ne zaman dolacağını bilemeyen insan, imanını güçlendirmek ve ahlakını güzelleştirmek için çaba göstermelidir. Henüz yaşıyorken, her insan için Allah’tan bağışlanma dileme ve tevbe yolu her an açıktır.
"Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür" (Ali İmran Suresi, 193)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.