- 674 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
pazar sabahı, yağmurumsu rüzgarlı hava, noir desir
Müziğim açık kalmış tüm gece, rüyalarıma soundtrack olmuş önceki gecelerdeki gibi, bitişe yaklaşmışım.Hani olur ya, yaşadığın yoğun şeyleri gerçek zannetmezsin de yaşananlar bitince gerçek hayatın rutinine geri dönersin. İşte ben de rüyalarımdan sonra rutine dönmeyi dilerdim. Ama müzik devam etti. Koşan çocuk durmadı, sendeledi biraz ama karşımda oynamaya devam etti. Gerçekle bağlantı kurduğumda duyduğum sesin bir katile ait olduğunu anladım, ama o buğulu, nemli ses?... En sevdiğim katilmiş gibi sarılmışım notalara, rüyama döndüğümde çocuk büyümüş, kocaman adam olmuştu. Mütevazi bakışları vardı, kızların canını yakacağından emindim ama maddi, ama manevi. Katil olacaktı o, ruh katili ya da beden katili, ama katil olacaktı o da. Yine koşuyordu, hiç de yorulmuyor ki kerata, sonra durdu bir yerde, mızıka çıkardı cebinden, çalmaya başladı, mekan değişti birden, bir sokağa çıktı adımlar, karşısında bir kız duruyordu, güzelce bir kız. Yanına gitti çocuk. İçlerindeki "kara arzu"ya karşı çıkamadılar. Ve evet, mutluydular.
Sonra mızıka kayboldu, birbirlerini saran kollar kayboldu. Can acıtan kollar geldi yerine. Önce ruh katili oldu, sonra beden katili oldu. Katil oldu o, ama iyi ama kötü.. en sevdiğim katil... Fırtına çıktı ardından, ölü beden kayboldu, ruh katili kayboldu, önüme içine kum dolmuş bir mızıka düştü."al beni, katil et beni!" dedi
dayanamadım, aldım :) en sevdiğim katil o oldu.