- 732 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MUHTEŞEM YÜZYIL’I PROTESTO ETMEK İÇİN HENÜZ ÇOK ERKENDİ!
Bu gün bende uzun zamandır gündemimizi meşgul eden, protestolara sebebiyet veren “Muhteşem Yüzyıl” dizisi hakkında yazmak istiyorum.
İlk önce şunu belirtmek istiyorum. Dizi de tarihimizi, Kanuniyi aşağılayan bir unsura rastlamadım. Bu gün az çok okumuş her insan bilir. Osmanlı İmparatorluğun da ki harem kaynaklı dönen entrikaları. Kadınların baş haseki olmak için başlattıkları mücadelede neler yaptıklarını, yapabileceklerini hepimiz tarih kitaplarımızdan okuduk biliyoruz. Padişaha erkek çocuk veren kadınların kendi çocuklarının hanedana varis olması için ne kanlar döktükleri de zamanın tarihçileri tarafından kayıt altına alınmıştır.
Aşklara gelince o kadar cariyenin içinde aşk olmasın insan doğasına aykırıdır bu. Aşkın, hele de böylesine rekabetli bir ortamda gelişen aşkında entrikalarla hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.
Tüm bunlar bizim Osmanlının varoluşunda ki yan figürlerdir. Kaldı ki Osman Oğullarının ilk beylikten hükümdarlığa geçme safhasından itibaren de kadınlarımız hep başrolde olmuşlardır.
Bu diziye öfke duyulmasının asıl sebebi, bazı tabuların yıkıldığının gözler önüne serilmesi olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın özel hayatının, daha doğrusu onunda etten kemikten yaratılmış duyguları düşünceleri olan bir ölümlü olduğunun ortaya konmasıdır bazılarını kızdıran.
Can Dündar’ın Atatürk’ü anlattığı Mustafa dizisinin galasından çıkan bu bazıları filmi mükemmel bulduklarını, tabuların bu filmle yıkıldığını Mustafa Kemal’in de bizler gibi üzülen korkan düşünen bir insan olduğunu gördüklerini söyleyerek filmi göklere çıkaranlar, bu gün “Muhteşem Yüzyıl” dizisi için niye aynı şeyi söylemiyorlar acaba. Burada da onların bir tabusu yıkılıyor. Kaldı ki Mustafa filmi bu kadar da tepki almamıştı. Bende dahil eleştirilerimizde Atatürk’ün fikirlerinin yanlış aktarılmasını eleştirmiştik. Yakın tarihte yaşamış Mustafa Kemal için bile bu kadar spekülasyon yapılırken, “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde yüzyıllar öncesini ele almıştır. Zaman içinde ne gibi yanılgılar ortaya çıkmıştır ve günümüze nasıl intikal etmiştir kestiremeyiz.
Şunu da unutmayalım bu yaşadığımız tarihi bile tam olarak bilme imkanına sahip değiliz. Bu tarihi Zaman gazetesinin yazarından bir başka okuyoruz, Aydınlık dergisinden daha bir başka. Yani herkes zamanı kendi işine geldiği gibi tarihe aktarıyor. Gelecek nesiller bunun hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu bilmeden kendi doğruları ve tüm bu yazılanların bir ortalamasını bularak güncelleyecektir, tıpkı Muhteşem Yüzyıl dizisinde olduğu gibi.
Bu dizi hakkında bu kadar erken yaygara koparılmasını da anlamış değilim. Durun bakalım hele birkaç dizi ekrana gelsin. Osmanlı tarihinin belirleyicisi Hürrem’le olan ilişki bir rayına oturtsun. İlerleyen dizilerde Sultan Süleyman’ın hayatı hala bir aşk filmi gibi devam edecekse işte o zaman protestoların da haklı bir nedeni olur. Bu dizinin salt haremle sınırlı olmadığının sinyalleri de zaten birinci dizide verilmişti ama buna kimse dikkat etmemiş ki bu denli acımasız eleştirilere maruz kaldı bu dizi.
Hiçbir protestocu, Kanuninin dünya haritasını ayaklarının altına serdikten sonra söylediklerine dikkat etmiyor. “Haritayı buraya niye serdim bilir misiniz” diye soran, “Dünyayı ayaklarımızın altına alalım şöyle bir bakalım istedim. Biz artık bir Balkan imparatorluğu değiliz. Biz Kara Avrupa’sın da at süreceğiz. Belgrad, Budin, Viyana, Roma. Avrupa’nın, kafirlerin yüreğine saplayacağız kılıçlarımızı. Doğuya sırtımızı dönmedik elbette! Sınırlarımız Hazar denizini aşacak. Benim hasmım Şah İsmail değil! Benim hasmım Şarlken, Fransuva, Henry Tudor, Vatikanda ki kafirler. İlk hedefimiz Rodos’tur. Akdeniz Osmanlı gölü haline gelecek. Hiç kimse bizden habersiz yelken basamayacak. Bayrak asamayacak. Rüzgarları, fırtınaları, şimşekleri biz olacağız.” Diyerek imparatorluğun hedeflerini de belirleyen bir Kanuninin canlandırıldığı bu sahneyi hiç dikkate almamış. Osmanlının yıkımına sebep olan devşirmeler hakkında söylenen, “Devşirmeler, kapı kulları iktidara yürüyecek, önleri kesilmezse” sözünün dile getirildiği sahne de görmezden gelinmiş.
Osmanlıyı bitiren harem entrikalarının gündeme alınması, Kanuninin hayatında en önemli yeri tutan Hürrem Sultanın saraya gelişinin, Hürrem’le birlikte diğer cariyelerinde günlük yaşantılarının biraz da kurgulanarak anlatılması ne Osmanlının şanına bir leke getirir ne de Kanuninin Muhteşem Süleyman olmasını engeller. Biz tarihimizi tüm günahları, tüm sevaplarıyla kabullenmesini bilirsek işte o zaman günümüzde de demokrasiyi yaşar ve yaşatırız. Aksi takdirde geçmişin karanlıklarında önümüzü göremeden cehalet duvarlarıa toslar dururuz.
Ayla BERKİN
16.01.2011
YORUMLAR
bu konuda inanın padişahların özel hayatlarının bir çoğunu okudum ve çok saçma sapan olayların yaşandığını biliyorum...ve bunları yorum olarak yazmaya kalksam herhalde taşlanırım, farklı yazarlardan okuduğum tarih ile tabuları daha önceden fazlasıyla yıkmıştım diye düşünüyorum. Tarih yeni yeni gün yüzüne çıkıyor..
padişahları sadece savaşta değilde birde haremde ele alan tarih varken, bazılarımız kızgınlığın nasıl bir duygu olduğunu şu an yaşıyorlar...tabi bu padişahlık dönemi bittikten sonraki süreçte içinde geçerli...
.)
sevgiyle kalın...
yine güzel bir konu seçmişiniz..