- 2210 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Açılmamış kanatlar
.
Geçen gün cok sevdiğim birine söyledim, hayat bir tiyatro diye.
"Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir. Tiyatro insanla birlikte doğmuş bir sanat türüdür. Tiyatro Metinleri eseri yazan kişi veya kişilere ”müellif” (yani oyun yazarı), yazılı bir metin veya dile getirilmesi oyunculara bırakılmış tasarıya ”eser” (yani tiyatro oyunu) ve oyunu sahnede canlandıran kişilere ”oyuncu” denir. Bu üç öğe kesinlikle bulunur...."
Hayata, bu tanımlar doğrultusunda bakıldığında, onu bir Tiyatro-Eseri olarak düşünebilir ve diyebilirizki:
a.) Ben bir oyuncuyum, sen bir oyuncusun, o bir oyuncu, biz bir oyuncuyuz, siz bir oyuncusunuz, onlar birer oyuncu
b.) Hayat bir eser. Benim hayatım bir eser, senin hayatın bir eser, onun hayatı bir eser, bizim hayatımız bir eser, sizin hayatınız bir eser, onların hayatları, birer eser.
c.) oynalılan her bir eserinde birer yazanı "müellifi" var ve ben kendi eserimin baş rol oyuncusuyum, sen kendi eserinin baş rol oyuncususun, o kendi eserinin baş rol oyuncusu, biz kendi eserlerimizin baş rol oyuncularıyız, siz kendi eserlerinizin baş rol uyuncularısınız, onlar kendi eserlerinin baş rol oyuncuları.
Benim, baş rolunü oynadığım eserimde, baska oyuncularda var, onlarda kendi eserlerinin bas rol oyuncuları. Acaba, icerisinde diğer baş rol oyuncularıyla beraber oynadıgımiz eserin baş rol oyuncuları kimler, o eseri kim yazdı ? veya ben baska eserlerde bir rol alıyorsam, bu rolü bana kim verdi, neden ben bu role uygun görüldüm ?
Matematiksel olarak bakıldığında, nekadar çok eserde rol oynuyorsam, etkilediğim veya etkilendiğim eserlerde logaritmik olarak artıyor . Fiziksel olarak bakıldığında, bir çok eserde rol alma, eserler arasındaki etkileşimide veye sürtüşmesini artırarak, bir ısınmaya veya gerilime sebeb olduğu düşünülebilir. Isı ve gerilim birer enerji terimidirler. Enerjide, dinamizmin bir sebebidir. Dinamizn de canlılığın, verimin, sürekliliğin sembolüdür.
Tek kişilik eserlerde vardir, icerisinde bir tek kişinin oynadığı. Ama , öyle rolleri herkez oynayamaz. Onu oynayabilmek güç ister. Sürtünmenin, etkileşimin cok az olduğu ortamlar genellikle cok soğuk (belkide cehennem gibi sıcak) olur ki öyle bir ortamda rol oynayabilmek büyük enerji ve kendine güven gerektirir. Böyle roller oynayabilenler, beni hep etkilemişlerdir !!
Söyle bir bakın simdi etrafınıza, hangi rolleri oynuyorsunuz, veya esrinizde hangi roller var, hangi rolleri oynamak istemiyorsunuz, hangi rolleri daha oynamak istiyorsunuz.
Bana sorarsanız : Her yeni rol enerji üretir, her bırakılan rol, enerji tassarufudur . Her oynanılmayan rol ise, enerji kaybıdır.
Bence insanın kendi iç dünyası, sadece benzetmelerle acıklanabilecek sanal bir olgu, ben buraya sahne demek istiyorum.
Kişinin görünen fiziksel yapısınıda, arkasında sakladığı o, kocaman gizemli dünyaya, sahneye açılan bir kapıya benzetiyorum. Bir, kapıdan içeri girebilmek, bir kapıyı açabilecek doğru anahtarı bulabilmek, başka türlü bakıldığındada , açılmayı bekleyen bir kapının oldugunun farkına varabilmek, kapıyı kapatabilmek, kapı dışarı edebilmek veya kapıyı kilitlemek, toplum içinde yaşayan insanların başkalarıyla iletişim için kullandıkları sosyal araçlar.
Bazı kapılar, süslü, satafatlı, insani çekiyor, o nedenle, onünde içeriye girebilmeye aday bir çok insan beklerken, bazı kapılar kale kapısı gibi, içeri girmenin imkani yok, hele bazıları açık görünüyor ama o kadar yüksektelerki, bazı kapılar görünmüyorlar bile, bazı kapılar ise sahte, arkasında sahne yok. Bazı sahneler küçük ama kapıları büyük, bazı sahneler ise büyük, geniş ama kapıları dar.
Dedimya her insan kendi eserinin baş rolünü kendi sahnesinde oynuyor. Içeriye kimlerin alınıp kimlerin alınmayacağına dolayısıyla kapının al benili mi, sademi, gizlimi olacağına da kendisi kararveriyor. Içeriye birilerinin girip eserini seyretmelerini veya orada rol almalarını istiyorsan, kapını açık tutman gerekiyor !
deyim yerindeyse :
Açılmamış kanatların büyüklüğü belli olmuyor !