Alev Yeleli Ateş Soluklu At
Bu fani âlemde bahtımıza düşen binit, alev yeleli ateş soluklu bir at. Atta ne eyer ne üzengi, ılgar ile alır götürür bizi ateş yurduna nefes nefese. Ateş yurdunda ateş bakışlı bir periye ram oluruz. O peri, gül endamlı gül namlı biri. Bağrımızı ateşe verir bir bakışıyla. Dumanımız tütmez; ama ciğerimiz kebap olur.
Ne zamana hükmümüz geçer ne ateş bakışlı periye . Biliriz ki lügate,suya, ateşe yiğitlik olmaz. Fakat, ateş deryasına dalmaktan kurtaramayız kendimizi. Kendini ışığın cazibesine kaptıran pervanelerden beteriz. Bu minval üzere nefes alır veririz. O peri suret hâlimizi bilir mi onu da düşünmeyiz.
Bir sayfa açılır, onun hüsnüyle başlığı, ayn ,şın ve kaf. Muhtevası ateş deryası. Halimizi arz edemeden o gül emsale, alev yeleli ateş soluklu at bizi sırtından atıverir ateş deryasına; alev bakışlı periyi alır götürür Kafdağı’na. Hasret rüzgârıyla bağrımızdaki ateşi körükler devran. Bir sükuta bürünür, bakar dururuz ufka. Hâlimizi hiç kimseye arz edemeyiz.
Ateş yurdunda gül dermenin ne demek olduğunu talim ederiz an be an. Yardım dilesek de hurufattan onar da bizden kadit. Bir görünmez ve bilinmez yazıyla alnımıza nakşedilen hâl olsa gerek yaşadıklarımız. Gelse , kuruyan dudaklarımıza bir katre su olurdu tebessümü, o ateş bakışlının ;lâkin o hep meçhul iklimlerde dolanır durur. İklimimizi teşrif etmez. Hasbelkader yolu düşse yanımıza yöremize tebessümünden geçtik kaş dahi çatmaz.
Ateş bakışlı peri, bigane tavrıyla bizi iyice ateşlere atar. Süvarisi olduğumuz, ateş yeleli alev soluklu at, bizi ateş yurdunun dağlarında bir başımıza bırakır. Hep uzaklara kanat açar. Bir hüthüt, bir kumru, bir güvercin sesi hayal ederiz. O ateş bakışlının, yadımızda kalan billûr sesiyle avuturuz gönlümüzü. Biz yandıkça, sesi kulaklarımızda duru sular gibi çağıldar durur…
Ankara,11.01.2011 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.