- 1092 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
çok soğuk tanrılar ve çocukluk çağı şizofrenisi
Birden gözlerimi açtım..? Üşüyordum? Etrafımda inekler vardı çok fazla. Enkaz altındaydım.Bir dairenin içine sıkışmış gibiydik ama daire yoktu,yer çekimi yoktu,yardım edecek veya edebilecek kimse yoktu.Korkudan,korkunun merakından ve üşümekten birbirimize sımsıkı sarılmıştık.Dış tarafta kalanlar bizim kadar şanslı değillerdi zamana korkuya ve soğuğa karşı...İneklerin arasında kalmak beni geçici olsa da koruyordu,geçici olduğunu hissediyorum,kötü şeyler olacak...Enkaz dan dışarı çıkamam,çıkabilsem bile çıkmam.Burası güvenli ve sıcak bir bölge.Burada beni koruyorlar.
’Ne olursa olsun o sıkışıklık ve sıcaklıktan dışarı çıkmam!’ Diyordum kendi kendime.
Çünkü sıradışı değilim,çünkü sıcağa muhtacım...
Ve yavaş yavaş çırpınışlarının sesini aslında çoktandır ve anlık duyduğumu fark ettim...
İneklerin kalbi çok hızlı atıyordu.Duyuyordum,onlarda benim gibi korkuyorlardı.Hatta o şiddetli merak hissim en uç noktadaki ineklerin korkularını,kalp atışlarını...Acizliği.Acizliğimi.
İnekler gittikçe azalıyor,çember daralıyor,onlar azaldıkça tane tane parçam kopuyor adeta ve her azalışlarında saat ilerliyor ölüm saatimle tıpkı uyum ve işbirliği içerisinde ters bir yön seyrederek.İşte nefes alabileceğim bir aralık daha oluştu.Zar zor süründüm o basınç altında.Bilinç altımın öz güven eksikliğinden midir bilmem ama kötü şeyler olacak dediğimi hatırladığım gibi yanılmadığımı da anladım beraberinde.Haklıymışım dejavecu. Kocaman parlak eller görüyorum teker teker inekleri alıyorlar ve geri gidip yok oluyorlar...İnekler epey azaldı! Plan yapmalıyım,buradan kurtulmalıyım! Muhtemelen en son beni alacaklar.Ben hepsinin ortasındayım.En iyi kamuflaj ortada durmakmış meğer bunu şimdi anladım.Vakit geçiyor hızla.Bağırış yankıları möö mööö !! ’Bu nasıl felaket’ Diyorum kendi kendime.Zaman zaman nefes alabileceğim bir aralık bulmam güçleşiyor ama buna rağmen dışarıdaki soğuktan iyidir ölsem bile...
Aradan epey zaman geçti ve bana sıra geldi.Tahtaya kalkmak gibi tıpkı...
Kocaman parlak bir el ağır çekimde üzerime geliyor! Öğretmenden gelen anlamsız tokadı anlamsızca beklemek gibi.
’İneklerim;Beni sıcaklığınıza hapsedin,koruyun beni,kötü tanrıların bulamayacağı bir yere götürün...Hapsedin beni ! Okula gitmeyeyim bir daha! öğretmenin tahtaya kaldırıp dövemeyeceği bir sıcaklığa hapsedin beni...’ Diye dua etmeye başladım.
Her şey ağır çekim oluverdi.Tokadı atacak mı atmayacak mı,işte o merak.
Belki de korkudan ağır çekimi ben yaratıyorum...
Üzerime geliyor! Bana dokunamadan uyandım...
Ve ilk fark ettiğim yatağımın sıcak olduğuydu.Tıpkı inekler gibi...
Ve artık anlıyorum;Ben sıcak değilim,sadece esiri.
Ben soğuk ve karanlığım,korkup üşüdüğüm için.
Ben ses değilim,sessizliğim ben.
Ben;Gerçek değilim.
Gerçeği göremiyorum.
(0.20.NAKRES)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.