- 840 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
BEDELLİ HATA
Ertan Bey, kulağında ahize hararetli hararetli konuşuyordu. Bir yandan da büklüm büklüm olmuş telefonun kordonunu eliyle düzeltmeye çalışıyordu. Bir an için parmaklarının arasına doladığı kordonla önce olayın sorumlularını ardından da kendini boğup kurtulmayı düşündü. Görüşmesini tamamladıktan sonra iki elini kızgın ütü gezdirilmiş kadar sıcak olan ensesinde birleştirdi. Ardından üzerine terden yapıştığı deri koltuğundan bir hamlede sıyrılarak ayağa kalktı. Dudaklarının arasından dökülen sözcük hep aynıydı. “Allah’ım bittim ben! Sanırım mesleğimden de oldum!”
Tıklanan kapısının sesiyle iç dünyasından gerçek dünyaya zorunlu bir geçiş yapmak zorunda kaldı.
- Gel!
İçeri giren sekreteri Filiz’in yüzü kıpkırmızıydı. Ertan Bey’in teninin rengi, sekreterinin gözlerinde ve yüzünde herhangi bir umut ışığı göremeyince bir kat daha koyulaşmıştı. Sözcükler dudaklarının arasında şimşek gibi şakıyordu.
- Hala bir haber yok mu? Bu kadar beceriksiz insanı yemin ediyorum size istesem bir araya getiremezdim. Ama ne yapayım. Çalışmak için sizleri özel seçmedim. Geldiğimde karşımdaydınız. Yahu nasıl kaybolur? Hani küçücük bir şey olsa yüreğim gam yemez! Aradığımız koca bir dikdörtgen!
- Maalesef efendim. Sürekli arıyorum. Ama beklediğimiz iyi haber tarafımıza bir türlü ulaşmıyor!
- Gerçi bulunsa ne çare! Rezil olduk olacağımız kadar.. Bu bir skandal! Basına yansımaması için elimizden ne geliyorsa yapmamız gerek! Bir duyulursa işte o zaman hapı susuz yutarız.
Kolundaki saate, yarım saat sonra bedeninde patlayacak bir bombaymış gibi dehşetle baktı. Tekrar masanın etrafını dolaştı ve koltuğuna oturdu. Bir türlü gevşetemediği sinirinin hıncını sağa sola çekiştirdiği kravatından alır gibiydi.
Ahizeye tam uzanıyordu ki telefon çaldı. Karşıdaki kişi kurumun en yetkilisi olan Gürkan Beydi ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
- Ertan! Nasıl iş yapıyorsunuz böyle! Koordine sıfır! Disiplin ise sıfırın da altında… Kendi içimizde çözebileceğimiz kadar basit değil bu olay! Karşı ülke yetkilisine durumu nasıl izah edeceğiz? “Şey affedersiniz. Küçük bir yanlışlık oldu. Sizin rahmetliyi uçaktan uçağa naklederken bir köşede unutuvermişiz. Bulanların insaniyet namına tarafımıza teslim etmesi rica olunur diye polis radyosuna ilanda bulunduk mu ?” diyeceğiz.
Ertan, kısılan sesinin akordunu bir kaç boğaz temizleme hareketiyle sağladıktan sonra titreyen bir sesle cevap verdi.
- Şey efendim! Biz gerekli bütün talimatları en ince ayrıntısına kadar ilgili kişilere vermiştik. Üstelik şimdiye kadar pek çok yabancı hastayı turp gibi edip ülkelerine gönderdik. Bunun yanı sıra nadiren de olsa ölenler oldu! Onları da başarı ile yolculadık. Ama böyle bir durum inanın benim de ilk kez başıma geliyor. Yurt dışındaki temsilcimiz uçaktan tabut çıkmayınca şok geçirmiş! Asıl şoku yarım saat sonra cenaze sahipleri yaşayacak. Ne yazık ki bu olay ülkeler arası ilişkilerimizin hazin sonuna mezar olacak!
Gürkan Bey hayretler içerisinde konuşmasını sürdürdü.
- Yalnız anlayamıyorum Ertan! Tabut nerede? İçindeki ölü dirilip, kefeniyle bir mağazaya girip baştan aşağı giyinip kuşanıp yeni bir kimlikle insanların arasına mı karıştı? Mübarek yer yarıldı sanki içine girdi. Adam ünlü biri olsa birisi mumyalayıp saklamak için evine götürdü diyeceğim. Ya da çok zengin biri olsa fidye amaçlı diye düşüneceğim. Ama lanet olsun ki e şıkkı yani hiç biri!
Telefon trafiği daha da artarak devam ederken diğer yanda Gafur, toprağa babasını indirmeden önce bir kez daha yüzünü görmek ve öpmek istemişti. Fakat gördüğü manzara karşısında dehşete düşmüştü. Bir oğluna bir de tabutun içindeki yabancıya baktıktan sonra olduğu yerde sıçrayıverdi.
- Abo! Bu da kim yahu? Tövbe estağfurullah! Ulan Ziya! Bir işi de doğru dürüst yaptığını göremeyecek miyim? Babam nerede oğlum! Elin ölüsünü kapıp getirmişsin! Boşuna mı demişler “Namazda meyli olmayanın ezanda kulağı olmazmış” diye! Ayıkla pirincin taşını şimdi! Sahi taş deyince aklıma geldi. Mezar taşına ne yazacağız şimdi?
- Baba zaten bütün ölülerin ruhuna fatiha okunmuyor mu? Ben bugüne kadar hiçbir mezarda bedenine fatiha yazıldığını görmedim. Biz okuruz dedeme duamızı, her nerede ise gider ruhuna!
- Ziya! Kapatmazsan şu gevşek çeneni, gördüğün şu açık mezar ya senin ya da benim olacak!
- Baba kızma ama bu garibin cesedini ne yapacağız?
- Gömecek halimiz yok ya oğlum! Sahiplerini bulacağız!
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
okadar güzel yazmışsınızki unutmazsam tekrar okuyacağım teşekkürler...selamlar..
Aysel AKSÜMER
en son ben kaldım galiba :( senin öykülerin kaleminin güzelliği satırlara nakış nakış dökülüyor merakla bekliyorum kutlarım can...sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Ge ç olsa da sonunda ben de yetiştim yazılarınıza
ama sanırım bir sağlık sorunu var anlayamadığım
inşallah önemli bir sey değildir, geçmiş olsun
görüşmek üzere...
sevgiler..
Aysel AKSÜMER
İlgin ve güzel dileklerin için teşekkür ederim. Sevgilerimle...
canandemirel
ÇOK GEÇMİŞ OLSUN, SEVGİLER...
(:
sizi yeniden burada görmek çok mutluluktu Aysel hanım...
dilerim bir sıkıntı kalmasın inş...Allahım daim afiyet versin...
sevgilerimle....
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 1/9/2011 11:39:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Öykümü beğenmenize sevindim. Sevgilerimle..
Ben de beğendim. Çok güzel. Favorilerimden biri yazın.
Umarım rahatsızlığın düzelmiştir.
Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
İnşallah sonuç iyi çıkar da yine uzun seriler yazabilirim. Sevgilerimi sunuyorum.
Sevgili Aysel Hanım hoş geldin. Neyse senden haber alınca rahatladım. Yine güzel ve başarılı bir hikayeydi arkadaşım. Sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
çok..çok..çok hoş bir hikaye..
Aysel arkadaşın kalemine yakışır tabi.
öykü kaleminiz çok güçlü arkadaşım.
sevgi ile öpüyorum.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
hoş geldin aramıza sayfaya çok yakışıyorsun sen yazılar bölümünün rengisin geçmiş olsun...son yazılarında tiyatrasal bölüme yer veriyor çokta güzel yapıyorsun...puanım yakışandır saygılar
Aysel AKSÜMER
Tebrikler.
Sonuna kadar merakımızı diken üstünde tuttunuz.
Finali de hoş oldu.
Ayrıca telefon konuşması da etkileyiciydi
Her hali ile güzeldi.
10 numara.
Selamlar.
Aysel AKSÜMER
Sanki bir romanın bir bölümü gibi geldi bana...
Her şey yerli yerinde;mükemmel bir üslup ve yerinde bir kurgu.Farklı kahramanlar ve karakterlerin işleyişi harika...
Sanırım hastaneden döndükten sonra yazdunız. Bence hastane anılarınızı da yazmalısınız.
Selamlar...
Tekrar geçmiş olsun.
Aysel AKSÜMER
Yeniden yazılarınızı ve sizi aramızda görmek güzel.
Yazınızı beğeni ile okudum.
Umarım hastahane maceranız da bitmiştir.
Geçmiş olsun dileklerimi ve saygılarımı sunarım.
Aysel AKSÜMER
Teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim. Ben de sanki uzun zamandır yazı yazmıyormuş gibi heyecan duydum bu yazıyı yazarken..
Saygı ve selamlarımla..