Kitapçı Vitrinlerinin Albenisi
Okumak ok atmaktır Kafdağı’na. Her ok bir Zümrüdüanka’nın teleklerine değer. Her telek, ipek bir mendil gibi iner hayal dünyamıza; içinde inciden, elmastan kelimeler. Bu kelimelerin parıltısı döndürür başımızı, bir sarhoşluğun kollarında ışıltılı kelimelerle yeni dünyalar kurarız.
Sizi bilmem; ama benim tarifsiz haz aldığım bir itiyat kitapçıları dolaşmak. Bir şehre gittiğimde kitapçılara mutlaka uğrarım. Kitaplarla sessiz bir muhabbet kurarım. Kitabın türünden ziyade, çarpıcı cümleler, dizeler çeker beni kendine. Özgün söyleyişler etkiler. Bazen beni yürekten yakalayan bir cümle için bile kitap aldığım olur.
Alacağım kitap, aşinası olduğum yazarlardan birine ait değilse. Önceden listeme dahil değilse, beni önce kitabın ismi ve kapak resmi cezp eder . Şöyle itinayla elime alır, derhal arka kapak yazısına bakarım. Yazı, içine çekerse , takriz bölümünü okurum; bu bölümler sarıp sarmalarsa ruhumu, hiç tereddütsüz alırım o kitabı.
Artık, yazarın dünyasına adım atmama ramak kalmıştır. Her kelime bir kapı aralar adımlar çoğaldıkça. Kapıların her biri farklı bir revaka açılır. Revaktaki değişik manzaralar duygu ve düşünce dünyamı zenginleştirir. Orada rastladığım her renk, her ışıltı yeni çağrışımlar yapar. Hayallerim kanatlanır. Yani, şairin ifadesiyle “ yaşamaya başlarım.”
Kafdağı’na attığım okların boşa gitmediğini görmek beni daha bir keyiflendirir. Anlatım akıcı, imgeler özgünse, yazarın tanınmış biri olması, yazının türünün , öykü, deneme, roman, şiir vs. olması seçimimde öne çıkmaz. Dili iyi kullanan, dil ırkçılığı yapmayan yazarlar her zaman tercihimdir.Son olarak, çeviri yazılar istisnalar hariç, okuma zevkime pek hitap etmez. Her çeviri kitabı elime aldığımda “ Çeviri kadına benzer, güzeli sadık olmaz, sadığı güzel olmaz.”sözü yadıma gelir nedense…
Ankara,30.12.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.