her gün bir başka doğar güneş-2-
Ayfer damlalarla bizzat tanışmanın yabanıl hazzıyla yürümeye başladı. Şimdi yüzüne yumuşacık ve serince dokunan yağmurun elleri ona büyük bir keyif veriyordu.
Evdeyken bir film gibi camdan seyrettiği manzaranın birebir içinde olmak o filmin oyuncusu olmak kadar heyecanlıydı.
Nereye gideceğini ne yapacağını bilmiyordu. Fakat, adımları o kadar kararlıydı ki, onu götüreceği yeri iyi biliyordu. E, o zaman kaygılanmaya gerek yoktu. Görelim bakalım neler olacak? Olacak oluyordu aslında. Yüzmeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi, hem korkuyor hem de heyecanlanıyordu. Yoksa yaşam bu kadar basit ve keyifli mi? Neden olmasın!
Adımları onu trafiğin yoğun olmadığı bir sokağa yöneltti. Tek tük araçların geçtiği fakat bolca dükkanın olduğu genişçe bir cadde. İnsanlar şemsiyeleriyle yürüyorlar. Ayfer, evden çıkarken bakkala giderken dahi aldığı şemsiyeyi niçin evde bıraktı? Şapkası ve mantosu ıslaklığa bakalım ne kadar direnecek?
Olmazsa bir yere girer otururum.
Şimdi yağmur nazlı nazlı yağıyor. Ilık bir nefesle ağıyor gökten. İplik iplik….sanki gökyüzündeki dev bir yumak çözülmüş…Ayfer dolanıyor bu ipliklere , kuşatılıyor adeta… Caddedeki gölcükler loş renkli fonda parıldıyor, siyah beyaz bir tablonun ortasında yürüyor Ayfer. Ressam sakın fırçasını renkli boyalara sürmesin. Bazıları depresif olurmuş böyle kapalı havalarda. Ayfer’se huzur buluyor.
Bugün benim doğum günüm. Kimse hatırlamadı. Olur mu? Annem aradı ya. O koşulsuz sevenlerden. O yüzden mi değersizdi araması? Anne olduğu için. Evladımızın dışında birini koşulsuz sevemez miyiz?
Ayfer ürperiyor. Yürüdüğü tabloda doğum günü yok. Ressam reddediyor pastalı ,mumlu , alkışlı görüntüleri. Her şey ne kadar anlamsız.
Birden hafif bir yelle hızlanıyor ipiltiler. Ayfer koşuyor, ama nereye?Tam da semt sinemasının önüne geldi. Hemen daliyor içeriye, yeni başlayan filme bilet alıyor. Afişlere bile baklmadan oturuyor koltuğa. Salon neredeyse bomboş; arkada genç bir çift, sarmas dolaş oturmuşlar. Toplasan beş altı kişi var yok. Dev ekranda reklamlar var henüz. Ayfer gözlerini kapatıyor; filme kadar açmayacak. Adamın biri bağıırıyor: Yarım saat oldu , hala reklam, diye..
Film başlıyor. Ayfer bilmediği bir ülkenin sokaklarında yürüyor şimdi. Güneşli bir hava, müzik kırık beyaz , güneşe uymuyor sanki. Birazdan bu parlaklık geçecek demek kİ? Bir kadın yürüyor, elinde bir demet kır çiçeği. Saçları 1940’lıların modeli, kıyafeti de öyle; kloş eteği, her adım atışında savruluyor sağa sola. Bir balerin gibi zarif yürüyor kadın. Hafif bir telaş var adımlarında.
Fakat o ne? Kadın bir sinemanın önüne geliyor. Kocaman bir afiş var gişenin üstünde. Safari takım giymiş bir adam elindeki avcı tüfeğiyle uzaklara bakıyor. Maddenin ötesindeki bir yerde birini görüyor sanki. Çok özel birini…
Kadın aceleyle bilet alıp sinemaya giriyor. Karanlık salonda film hemen başlıyor. Orada reklam yok. Adam, safari kıyafetiyle ekranda. Afiştekinden daha da yakışıklı. Fakat adamdan çok kadının yüzü ekranda, yakın planda gösteriliyor. Ayfer elini uzatsa dokunacak gibi kadının yüzüne. Öyle hüzünlü ki bu gözler. Bu dudak büküşler kendi diliyle anlatıyor her şeyi. Ayfer anlıyor gerçeği. Hüzün ona da geçiyor. Hangi ülkede , hangi şehirde yaşadığını bilmediği bu kadın, filmdeki safari kıyafetli adama aşık.
Aşkı büyük ve ulaşılmaz. Eğer, aktöre aşık olsaydı işi kolaydı. Hiç şansı yok, çünkü filmdeki kahramana aşık kadın. Tasarlanan ve hayal ürünü olan bir film kahramanına…
Ayfer bu aşkın çaresizliğini ta içinde hissediyor. Koltuğuna iyice yerleşip film içindeki filmde neler olacağını merakla bekliyor…
...
f.a.
YORUMLAR
Evet...Tanıdık bir beğeni var içimde...Senin öykülerin bambaşka can. Bundan sonra asla hiç bir yazını kaçırmam inşallah.
Gerisini bekleyeceğim. Hergün başka bir güneş doğar 1 ve 2 çok güzeldi.
Seni okumak keyif verici. Aslında TAPDK tarafından yasaklanmalı:)) Çünkü beyin uyuşturuyor kelimelerin.
Sevgilerimle
NOT: Her "bonzai" görüşümde aklıma sen ve ben geliyor ve gülümsüyorum....
aynur engindeniz tarafından 1/30/2011 2:15:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
müget
sevgili dost, senin varlığın ve öykülerin kardeşçeliğimi çoğaltıyor...burada samimiyetin ifadesi oluyor...sen içtenlik ve yeteneğinle benim gözdemsin..sevgimle kal...hep yaz..sabah kahvesinde yanımdasın..inan.