YENİ BİR YIL...
YENİ BİR YIL...
Yeni bir yıl daha geldi…
Ben herkes gibi yeni yılı rutin bir şekilde yazmayacağım…
Siyasetin kızıştığı bu günlerde siyaset de yazmayacağım…
Geçen ki bir yazımda “bu defa ilk defa” diye bir makale yazdım…
Ve onunla ilgili çok güzel tepkiler aldım. Yeni yıl yazımı da aynı başlık altında “bir günlük” diye tanımlayarak oluşturmaya çalışacağım… Bir günlük de olsa gülümseyin ve zihninizdeki bütün kötülükleri, kinleri, düşmanlıkları, fesatlıkları, kıskançlıkları bir kenara bırakın; sadece sevgiyi, dostluğu, mutluluğun güzelliğini düşünün ve tutun içinizde...
Bir günlük de olsa unutun bütün acılarınızı, kederinizi üzüntülerinizi; sabah uyandığınızda aynada ilk kendinize gülümseyin. Çünkü eminim içiniz ferahlayacak, hayata daha bir umutla sarılacaksınız. Çevrenizle, kendinizle barışık, dost, umutlu ve mutlu olun ya da öyle olduğunuzu düşünün. Gülümseyin, çünkü gülümsediğinizde hayata daha olumlu gözlerle bakmasını öğreneceksiniz. Daha olumlu düşünceler oluşacak beyninizde. Unutmayın hayata hangi gözle bakarsanız öyle görürsünüz!
Bir günlük de olsa hayallerinizle yaşayın, güvenin çevrenizdeki insanlara ve ümit edin. Bunu denemenizde fayda var, en azından bir kaybınız olmaz!
Unutmayın ki, umut en umutsuz, karanlık gecelerde bile ışığını esirgemez sizden.
En zor anlarınızda bile yitirmeyin ümidinizi!
Çünkü umut etmek yaşanmış bir hayatın ardında yaşamaya yeniden tutunmaktır.
Çünkü umut etmek çekilen acıların, çilelerin ardında yeni ve güzel bir günün doğacağı muştusuna inanmaktır!
Unutmayın ki, insanın elindeki en büyük sermayedir umut. Umutsuz yaşanmaz bu dünyada, umutsuz hayal bile kurulmaz.
Kime ait olduğunu bilmediğim ama çok sevdiğim aşağıdaki öyküyü sizlerle paylaşmak istedim...
Mumların öyküsü!
”Dört tane mum usul usul yanıyordu...
Ortalık o kadar sessizdi ki, mumların konuşmalarını duyabiliyordunuz...
Birinci mum dedi ki:
’ben barış’ım.!
Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor. Sanırım yakında söneceğim.’
alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü.
İkinci mum:
’ben vefa’yım.
Ne yazık ki artık vazgeçilmez değilim. Onun için, bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı.’
Sözlerini tamamladığında esen hafif bir rüzgâr onu tamamen söndürdü...
Sırası geldiğinde üçüncü mum, hüzünlü bir sesle dedi ki:
’ben sevgi’yim!
Yanacak gücüm kalmadı. İnsanlar beni unuttu, değerimi anlamıyorlar. En yakınlarını sevmeyi bile unuttular.’
Vefa’da daha fazla beklemeden sönüp gitti...
Ansızın.
Odaya bir çocuk girdi ve üç mumunda yanmadığını gördü.
’Neden yanmıyorsunuz? Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu?’ dedi.
Ve ardından ağlamaya başladı...
O zaman dördüncü mum konuşmaya başladı:
’
korkma, ben yandığım sürece öteki mumları da yeniden yakabiliriz, ben umut ’um!’
çocuk parlayan gözleriyle umut mumunu aldı ve öteki mumları birer birer yaktı...
Umut ışığı yaşamımızdan hiç eksik olmamalı...
...ki hepimiz onunla birlikte vefa ’yi, barış’ı ve sevgi’yi yaşatabilelim...””
Kendinizi bir gün için de olsa mutlu, huzurlu kılın. Kırılmayın kimseye, kimseyi kırmayın. Hacı bektaş veli’nin sözünü unutmadan yaşayın ”sizi incitseler de incitmeyin”. Küsmeyin size küsseler de. Affedici olun, yoksulluğunuzu hor görüp sizi aşağılayanları bile affedin, affetmek büyüklüktür. Düşman olmak kolay, önemli olan dost olmaktır insana, kurda, kuşa, çiçeğe, suya...
Yeni yılda umutları, tomurcukları bol daha nice yeni yıllar, yenibaharları yaşamak, sevgiyi, umudu ve dostluğu her zaman yaşatabilmek dileğiyle beraber, uğurunuz açık, yolunuz yüreğiniz kadar aydınlık. Sevinçleriniz, sevgileriniz, sevenleriniz, dostlarınız, mutluluğunuz ve şansınız bol olsun...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.