HAHHH HAAA! HİHHH HOOOO!
Muhib Bir Adam, Angut Başı’na sormuş; “Ali-Veli, şaşkın-deli sizde de, Yahu niye biz sizde değiliz.”
Angut Başı çıkışmış; “Bize, kırk takla attın mı?”
Muhib gitmiş, kırk takla atmış, gelmiş ki onlara adı yine yazılmıyor. Sormuş Angut Başı’na; “Mirim, kırk takla at dedin, attık. Lakin yine sizde değiliz.”
Angut Başı’nda bahane gırla; “Elbette olamazsın. Zira seksen takla atan var.!”
Muhib, güya uyanmış; “Angut Başı seksen diyorsa ben dört yüz takla atayım. Birin beşi de hükümsüz olacak değil ya!”
Taklayı dört yüze tamamlamış. Bakmış ki, yine ve yine Angut Başı’nın angutluğu devam ediyor. Muhib öfkelenmiş; “Angut Başı’m, kırk dedin, seksen attık. Seksen dedin dört yüz attık. Ne hikmetse bir türlü sizden olamadık. Bunun sebeb-i hikmeti nedir, söyler misiniz?”
Angut Başı; “Kuzum.!” demiş. “Bu memlekette her gün öylesine takla atılıyor ki, asla hızına ben de yetişemiyorum, sen de. Sen, taklaya devam et. Nasıl olsa bir gün sana engel olan taklacılar ihtiyarlayacak ve güç senin eline geçecek. İşte o zaman..”
Muhib, Angut Başı’nın sözünü kesip mevzuuya noktayı koymuş; “İşte o zaman ananın..! diyeceksin herhalde. Sakın deme. Ben, zaten onu biliyorum kardeşim.”
***
Aslında niyetimizde bir takla mevzuu filan yoktu. Galiba biz buna şundan ihtiyaç hissettik ki -sadece bir-iki hafta içinde- İstanbul, Edremit, Isparta, Adana gibi yerlerden mesajlar aldık. Kimi belediye başkanlarımız Kadınlar, kimi diğer kuruluşlar gibi 24 Kasım Öğretmenler Günü gibi özellerimizi bize hatırlatarak kutladılar.
..Ve ben adeta kendimi Sincan’da oturmuyor hissettim. Zira bu şehri idare edenler var ya, yoktular. Hep de yok olmaya mahkum gibiler.
Neyse bu işi, şu meseli meşhur Angut Başı’na havale edelim ve son mesajımızı buraya not düşelim; “Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 76.yıldönümünü kutluyor şefkatin, hoşgörünün ve özverinin simgesi olan kadınlarımıza mutluluk ve sağlık diliyorum.
Av. Tuncay Kılıç-Edremit Belediye Başkanı.”
Aynı duygularla değerli kadınlarımızın hak gününü annelik sıfatlarına hürmeten biz de kutluyoruz.
Sayın Tuncay, sadece bir önceki Belediye Başkanı ile Kanal 6’ya ta 2005’te yaptığım icraatın içinden proğramı sonrası belediye kayıtlarına alınan adımız itibariyle Sn. Yunus Bozbey’den beri devam eden bir geleneği sürdürüyor. Yerel idarecilerin özellikle bizim bölgemiz olan Sincan ve Etimesgut’un dışında bu kadar hassas olmaları ne güzel.
Bu güzelliğin de işaret buyuracağımız tarafı, yerellerin adeta beynelmilel istikametinde yürümesidir.
Böylesine yürüyüşe can kurban..
..Ve bir öncelerinin o hassas ve yerel basına saygılı yerel idarecilerini aratan mıymıntılığa da can bühtan. Neyse..
***
Bize Edremit Belediye Başkanımız Avukat Tuncay Kılıç’ın hatırlattığı ve bölge başkanlarımızın es geçtiği o kadınlar ki cemiyet hayatımızın en müstesna timsalleridir. Bazı istisnalar dışında, aile içi nizam ve intizamları itibariyle bir milletin geleceğine müessir olurlar. Osmanlı’da olduğu kadar, Osmanlı öncesi devir-devranlara da hükmeden kadınlarımızı baş tacı eden müstesna millet biz olmuşuz.
Acaba bugün kaç millette evladın anasının elini öpme geleneği vardır?
Acaba kaç cemiyette, ‘ana gibi yar vatan gibi diyar bulunmaz’ terennüm edilmekte, ‘Cennet anaların ayağı altındadır’ öğretilmekte?
Şayet; bütün aksiliklere ve makusluklara rağmen, hala son devrin hodgam milletleri; kadın ile baba, kadın ile evlat, kadın ile cemiyet, kadın ile millet arası o büyük rabıtayı, o yüce sadakat hissi ve o muhteşem sevgi coşkunluğunu arıyor ise, şahane zamanlarını eritip kendilerine benzetmek istedikleri Türk Milleti’ne bir dönüp bakmalılar.
Ki kadınlara dair hasret çektikleri edeb ve adabı mutlaka bu bakışta bulacaklardır.
***
Murat Ertan.. Genç bir kaabiliyet ve Sincan’ın edebiyad bahçesinden açıp dünyaya kol, dal ve çiçek verme istidadı gösteren Gül’ü. İsmini yazarlık piyasasına, yaşı yetmişe dayandığında kabul ettirme gayreti taşıyanlar gibi değil. Devleti’n arşivlerinden beslenme gibi bir avantajı da yok. O’ gençliğine, gençken meyve devşirme azmiyle hareket eden bir kolektif akıl. Cismi ve ismiyle, görünüşten ziyade bir insani ve imani duruşu olan ehliyetli kişi. Yine; ‘Bilgelerin Öğütleri’ ile ‘Tarihi Öğütler’ isimli iki güzel kitab yayınlattı. Bunlar, sıkı bir araştırmanın ve sabıra matuf bir çabanın eserleridir. Ki henüz çeyrek asrın yarımında bile değilken, O’nun 8 ehemmiyetli esere imza atması ne güzel.
Peki Güzel olmayan ne?
Sincan; -ifademiz doğruysa- elbette sadece bir Murat Ertan’ı yetiştirmedi. Ama Ertan farklı bir zamanda, farklı bir tevessülle aramıza gelip yerleşti. Zira bizim tanıdığımız o Sincan bu Sincan değildi. Kişiler arası irtibatı çok çabuk sağlanan ve göz doldurmak için çok gayret istemeyen bir lokal hüviyeti vardı.
Şimdi; hem bilmediğimiz tanıyamadığımız zatlar, bize mahsusiyeti olan makam ve mevkileri doldurdu, hem de mecrayı Sincan dışı avazlara taşır oldular. Kısacası bu şehir kendine unutturulur oldu. Bilemem, bu yabani mufassal durum ne kadar devam eder. Ama unutulan Karakoç’taki yaşlılık haddini zorlamakta. Hatırlanır olan Murat Ertan ise kendini zorlamakta. Haydi Karakoç’u hatırlamıyoruz, ama niçin Murad’ın Kitapları, Sincan merkezindeki yayınevlerinde yerini almıyor? Ben buralarda O’nu göremedim ve görememek de beni üzüyor. Tıpkı Karakoç’a ihtimamsızlığın acısı gibi, içimi acıtıyor. Bunlara rağmen iyi ki bölgemizde bir Optimum var diyorum. Zira buradaki Kitap reyonlarında Murat Ertan’ın eserleri,halkımızın okuma istifadesine sunulmaktadır.
Gelelim neticenin bizlerine; biz beklediğimiz ilk kırklı yıllarda masumduk ve memnuni’ydik. Biz seksenli yıllarda, biraz horlansak da selam için sallanan elleri bu kalabalık şehirde seçebiliyorduk.
Lakin zaman dört yüze dayanmış ki, işler mihengine ve ahengine celladlar yetiştirici hale geldi.
Sonra.. boynumuz ipe mi geldi, ipimiz boyuna mı? Bilinmiyor.. Sehbada can verir gibiyiz ve altımızdaki iskemleden yükselen hahhh haaaa! hihhh hooo.! seslerini dinleme zevkindeyiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.