- 1087 Okunma
- 17 Yorum
- 0 Beğeni
GERİDE KALAN
Uyanır uyanmaz yorgan ve çarşafla olan tensel yakınlığını bir çırpıda üstünden atarak doğruldu yatağından Caner... Avuç ayaları ile göz çukurlarına gelişigüzel baskı yaptıktan sonra güçlükle ayağa kalkabildi. Sürekli esneyip duruyordu. Geç yatınca sabah kendine gelemiyordu bir türlü.. Bir avuç dolu soğuk su, yüzünün gözeneklerinden geçmeden asla uyanamazdı. Nitekim de öyle oldu. Islak yüzünü kurulamadan çıktı banyodan.. Az önceye göre bir nebze daha iyi hissediyordu kendini..
Antredeki kenarları oymalı antika aynaya şöyle bir baktı. Saçlarına düşen kırlar sanki daha da bir çoğalmıştı.. Yaşadığı uzun yıllar yüzünde ne kadar da derin çizgiler bırakmıştı öyle.. Bir tek değişmeyen yemyeşil gözleriydi.. Ama bakışları bayağı değişmişti. Eskiye göre daha yorgun ve mutsuzdu.
Salona girmeden önce dış kapıyı açtı ve günlük gazetesini kapının yanındaki kutudan alelacele aldı. Bir yandan manşet haberlerine ayaküstü gözatıyor bir yandan da çayın suyunu koyuyordu. Kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirdikten sonra sırtını sandalyeye iyice yasladı ve bacak bacak üstüne attı. Parmakları ve gözleri yine en önce okuduğu köşeye götürdü onu.. "Ölüm ilanları".. Başkalarına çok garip geliyordu bu alışkanlığı... Aslında kendi de yadırgıyordu bunu ama elinde değildi.
Doğum tarihlerine bakardı hemen.. Dudaklarını bükerek kimine "Vay be! Bir asır yaşamış!" kimine "Tüh tüh! Ne kadar da küçükmüş!Kimbilir daha neler yaşayacaktı!" gibi sözcükler sarfederdi. "Ömrü doğduğumuz andan itibaren yemeye başlıyoruz. Havasından suyundan derken açlığımız son anımıza kadar devam ediyor.. Hayata rejim yapan bir Allah’ın kulu yok! Kim bugün çok tokum, hayatı almayayım der ki... Hep biraz daha! biraz daha! Hayat obur bir şekilde gün tüketiyoruz işte"... gibi çeşitli düşüncelere daldı.
Tek tek her bir ilanı, hiç bir satırı es geçmeden okuyordu. Büyük insanların ölümü sayfada biraz daha fazla yer kaplıyordu hep.. "Bilmem ne şirketi" ve bağlılarının Yönetim Kurulu Başkanı "bilmem kim" hakkın rahmetine kavuşmuştur.. Altında ise ailesi, çalışanlarının arkasından söyledikleri.. Acaba bunlardan kaçı onu gerçekten sevmişti. Parası için mi? Yoksa mecburiyetten mi yanındalardı? Ya da merhum; derya deniz para içindeyken hiç birilerine hayır yapmış mıydı? Bu ilanı verenler samimiydi yoksa ele güne karşı göstermelik miydi? Gazete kağıdı üstünden keşke insanların gerçek duyguları da okunabilseydi! Yüzeysel ilanlar tıpkı yaşanılan yüzeysel hayatlar gibiydi.
Gözleri biraz daha sayfanın sonuna doğru gitti. "Hayır bu olamaz!" dedi ve gazete elinden çıkardığı hışırtılarıyla kayıp gitti. Aldığı nefes şimdiye kadar hiç bu kadar yüreğini yakmamıştı. Sanki gözlerinde yağmur bulutları kümelenmişti. Yüzünde donuk bir bakış, yanaklarında ise dolu dolu akan yaşlar vardı.. Gözlerini yumdu ve dudaklarını dişlerinin arasına aldı. Avuçlarını sıkıyordu. Tırnakları neredeyse derisine geçmişti ama o canının acıdığını hissedemeyecek kadar üzgündü.
Bu sefer ki ölüm ilanı hiç diğerlerine benzemiyordu. Kendine çok yakın ama epeydir uzakta olan bir kişinin ölümüydü bu! Çok severek evlendiği ama anlaşamayarak ayrıldığı eşinin ölüm haberiydi. Cenazesinin yarın öğle namazını müteakip kalkacağı duyuruluyor ve geride kalanlara Allah’tan rahmet dileniyordu.
Aslında kimseye değil bizzat kendisine gibiydi bu ilan! Çünkü o hep karısının gerisinde kalmıştı. Hem maddi hem de manevi olarak.. Zamanında kendi vasat geliri olan bir ailenin çocuğu, karısı ise hali vakti yerinde olan bir babanın kızı olarak dünyaya gelmişti. Kendi lise mezunu karısı ise üniversite mezunuydu. Gönül ferman dinlememiş herkesin itirazına rağmen evlenmişlerdi. Ama karısı yıllar sonra onu sevgide de geride bırakmıştı. Ayrılmalarının üzerinden daha iki yıl bile geçmeden o başka bir adamla hayatını birleştirivermişti.
Karısının yanındayken de hep o gerideki adamdı tıpkı şimdi olduğu gibi! İlanı bir kez daha okudu ve "Evet yarın mutlaka gitmeliyim. "Geride kalanı" yani beni çağırıyorlar" dedi gözlerindeki yaşı silerek...
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Aysel AKSÜMER
Böylesine seven erkek ya da kadın var mı ki hâlâ...
Tartışılır.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Sayfama onur verdiniz.
Saygı ve selamlarımla..
çok güzel ve duygu dolu, düşündürücü ve de anlamlı bir yazınızı daha zevkle ve takdirle okudum Aysel hanım, teşekkürler, tebrikler, saygımla,selamlar...
Aysel AKSÜMER
Evet, çok başarılı ve güzel..Yürekten kutladım efendim.Selam,saygı...
Aysel AKSÜMER
Canım kusura bakma, geç kaldım yine (: Yine harika bir anlatım ve karakter tahlileri içeren psişkolojik bir hikayeydi. Tebrik ediyorum. Harika yazıyorsun. Sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Benim öykülerim genelde bir diyalogla başlar. Sizinkiler ise evde, sabah uyanınca (Aklımdaki üç öykünüz de öyle) Eleştiri olarak değil düşünmeyin, sadece dikkatimi çekti.
Her ne kadar ''erkekten daha eğitimli ve/veya erkekten ekonomik durumu daha yüksek kadınlarla evlenmek itiraz edilecek durumlardır'' yargısını paylaşmasam da eski eşin ölüm ilanı fikri gerçekten güzel bir düşünce. İster istemez kişi öykünün içine dalıyor, kahramanı bir kenara itip onun yerine oturuyor ve kendi eski eşininin ilanını okuyor. Peki ne hissediyor o ilana baktıkça? Kendiminkini küçük bir deftere not aldım, başkalarınınkini bilemem.
Saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
Caner, eşini çok sevmiş ve halen de seviyor. İlk anın şokuyla cenazesine geride kalan bir ilişkinin kahramanı olarak gitmeyi arzuluyor. Ama bu öykümü devam ettirmiş olsaydım. Caner'i bu sefer de yine yatağa gönderirdim. Bol bol düşündürürdüm ve Caner iki düşünce arasında gider gelirdi.
- "Bu kadın beni terketti çok da üzdü. Hem şimdiki kocasının yanında benim ne işin var ?" ya da
- "Her ne olursa olsun birbirimizi sevmiştik. Uzaktan da olsa defin işlemi göreyim dua edeyim "
Teşekkürler değerli yorumunuz için. Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
(Acaba Caner'e siz neler düşündürdünüz merak ettim doğrusu.)
ded
Fenafil
Bir elinde şiir...
Bir elinde nesir...
İşte size Aysel Aksümer,,,
Edebiyat elinde esir...
Pes doğrusu .... bu kadar çok üretim... Hepside kaliteli...
Selamlarımla...
Aysel AKSÜMER
İnanın çok mahçup oldum. Sizin şiiriniz de mükemmeldi. Kafiyeler tam uymuş. Ben de sizin şiir ve nesir yazılarınızı çok beğenerek okuyorum.
Değerli yorumunuz beni mutlu etti. Saygı ve selamlarımla..
Aysel'ciğim evde yoktum, siteye yeni girdim.
Aynur kardeşimin yazısı ve sizin yazınız, çok hüzün çağrıştırdı.
Gözlerim yaşlı, içim burkularak, yazıları okuyorum.
Yazınız yine çok etkileyici, tebrikler, sevgi ve selamlar.
Aysel AKSÜMER
Ben engin Bey'in yorumuna katılmak zorundayım. Benim tanıdığım beş kadında üçü dul:))
İçli bir yazıydı kutlarım Aysel.
sevgimle...
Aysel AKSÜMER
vay gidene..
iyi yaşa kötü yaşa gidilecek
ve hayatı severek iyi yönünü görererk dolu dolu yaşarsak ne mutlu bize
ama o da kişinin elinde değil sanırım
yazı düşünceye sürükledi beni
ve hüzne
sevgiyle kal kardeşim..
Aysel AKSÜMER
Sevgilerimi sunuyorum.
ne ölümde ne de yaşamda neden hiçbir şey yerinde değil / herşey intikam mı veya öc alma mı veya mutlu olma veya mutsuz olma ,yok mu hiç samimi davranan.
yerliyerinde ?
Aysel AKSÜMER
Çok anlamlı bir yorumdu .. Ben de söylediklerini hep düşünürüm.. Keşke "hayat bayram olsa" şarkısındaki gibi ..
Yazılarımı yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim. Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Aynur'unkinden sonra okuduğum ikinci hüzünlü yazıydı.
Kısaca şöyle demek istiyorum;
"Az yaşa çok yaşa bir gün gelecek Marko paşa!"
Ölenin ardından iki gün ağlanır.Sonra herkes kendi başının çaresine bakacaktır.
Pazarcı Kamber,hanımı öldükten bir hafta sonra hızlı hovarda oldu.Günlük elbise değiştirdi,saçlarına biryantin sürdü...
Daha ne diyem.Yarın bizim ne olacağımız da meçhul(ha ha ha)
Aysel hanım,böyle denemelerin hakkından geliyon valla.Okuması da hoş oluyor.Hele de yorum atanlar,güzel yazmışlarsa,değme keyfime...
Selamlar...
Aysel AKSÜMER
Teşekkürler. Saygı ve selamlarımla..
Aysel AKSÜMER
BAYANLAR ÖNDEN BUYURSUN.
BİZİM BİRAZ İŞİMİZ VAR.
KARDEŞİM YAZINIZ ÇOK HOŞ AMA İÇERİK YANLIŞ.
Bayanlar bir tek ölümde erkeklerin önüne düşmez. Baksana etrafına hep bayanlar dul.
Kutladım seni.
selamlar.
Saygılar.
Aysel AKSÜMER
Harika yorumunuzu kutluyorum. Saygı ve selamlarımla..
Aynur Engindeniz
N. B. Ç.
Böylesine hüzünlü bir yazının ardından yorumlar gülümsetti açıkçası.
Özellikle Aynur'un yorumu harika.
Ben de Aynur'a diyorum ki; peki bayan kendisi emekliyse :))
Hepinize sevgilerimi yolluyorum.
Aysel AKSÜMER
Bir an endişelendim Aysel hanım beni tanıyor mu diye...
Aslında ne kadar insani yanlarımızı gizliyoruz.
Onun için derler bir insanı tanımak için ya yolculuk yapacaksın,ya da içki içeceksin. Arkadaşlarıma sordum bir insanı tanımak için ne yapmalı ?
Alışveriş, yemek,misafirlik,yolculuk yapacaksın dediler.
Hep çetin hallerde ortaya çıkıyor insani yanlarımız.
Bir yerde karşıma dikilince militanlar ellerinde silahlarla , yanımdaki arkadaşım "Korktun mu len yoksa?" dedi bana.
"Korkmadım ..be korkacam bu Faşolardan" dedim. Oysa korkudan ölecektim. Ve korkmak ne kadar insani bir duygudur.
Gazetelerde bazen okuyorum " Sevgili Barış ,Seni Unutmadık. Sarı saçların ve delişmen hallerin hala bizimle. " gibi ilanlar okuyorum bazen
İçimden " Sağolun valla ben de sizi unutmadım ,fakat burası çok sıcak,bi de Zebani Şerafettin var anamızı ağlatıyo. Beklerim buraya kısa zamanda. Barış" diye bir ilan da ben veriyim.
Aslında herkesi çağıracaklar ya...
İnsan cenazelere gidince daha iyi idrak ediyor bazı şeyleri..
Ölümsüz olmadığını...
Yarın ölebileceğini..
Onun için geç kalmadan sevdiklerime "seni çoooook seviyorum" demeliyim.
Yarın geç olabilir.
Yarın hiç olmayabilir.
Saygıdeğer Aysel Aksümer neler düşünmemize sebep oldunuz .
sağolun.
Selam ve saygı ile.
Aysel AKSÜMER
Teşekkür ederim değerli yorumunuz için yine çok güzeldi. Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Evet hayat anlattığınız gibi.
Yazınızı beğenerek okudum. Güzeldi.
Saygılarımla.
''gibi her zaman ki gibi karışık düşüncelere daldı.'' gibi hatalı cümleler gözünüzden kaçmış olmalı.
Aysel AKSÜMER
Beğeniniz ve değerli yorumunuz için teşekkürler. Saygılarımı sunuyorum.