- 522 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKÇİLER
BEKÇİLER
İklimler gibi değişen hep yenilikleri arayan Türkiye. Bazı unsurlar vardır uzvun ince parçaları gibidirler. Onlar yapı taşları gibi kalmalıdır, hep kalmalıdır, ancak ıslah edersiniz ve daha düzenli bir hale getirirsiniz. İşte bu unsurlardan biride mahalle ve gece bekçilerimizdi.
Her gün basında, televizyonda her zaman izlediğimiz, bilhassa geceleri cereyan eden sayısız soygun vakalarını, banka soygunlarını, sabotajları, darp olaylarını, balicileri duyuyoruz. Toplumu karalayan, fertleri üzen ve çareleri hep aranan sıkıntılar ezgiler. Bakıyorsunuz apartmanlardan hırsızlar kovalanıyor, sabaha kadar hırsızlar dükkânları yoklayarak pervasızca korkusuzca dolaşıyor, bilhassa büyük şehirlerde sanki bir sektör gibi çalışıyorlar. Kuytu ve karanlık bir köşede çocuk yaşta alışkanlıklara müptela olmuş zavallı çocuklar, gençler, mantar gibi artan olaylar.
Devletin bünyesinde gece gündüz çalışan asayiş polisleri var, toplum polisleri var, aile polisleri var, güvenlikçiler, köy korucuları ve emniyetin çeşitli birimleri var da her nedense mahalle ve çarşılarımızı koruyan bekçilerimiz yok artık. Ekip otolarından olayları organize eden polislerimiz var. O bekçiler koyu kahverengi elbiseleriyle sabaha kadar sinsice dolaşırlar ve bağlı oldukları polise düdükleriyle tekmil verirlerdi. Gece yarısından sonra çarşı ve mahalle aralarında dolaşan birini gördüklerinde gözlerine fenerini sıkar niçin dolaştıklarını sorar ve kimlik sorarlardı. İcabında düdükleriyle ekibi çağırır karakola götürürlerdi. Eskiden karakolun önünden geçmeye korkardık, polisten çekinirdik artık bu korkular da kalmadı. Şeffaflık ve nezaket uğruna salahiyetleri elinden alınan polisler. Her şeyi ve değerleri hiçe sayan duygusuz ve asalak bir kısım insanlar.
Şayet mahalle ve çarşı bekçileri devam etseydi, böyle her gün artan hırsızlık olayları, gece sabotajları, sokak tinercileri olmayacaktı. Bekçiler polislerin öncü ve keşif kollarıydı. Polisliğin zor bir meslek olduğun ve her an bir tehlikeye hedef olacaklarını biliyorum, lakin bu noktada, ekipler ekip otosunda görevlerini sürdürürken hırsızlık yapan kişilerde zaman, tedbir ve mekân tespiti yapıyorlar. Belki bu ekip otoları korunmacılık pratiklik ve serilik sağlamaktadır ancak, en azından hırsızların zaman ve zemin bulduğu gece 12.00 ile 05 arasında sıkı bir şekilde yaya ekip kontrolleri yapılmalıdır. Böyle araçlar üzerinden kontrollerinde mümkün olmayacağını herkeste idrak eder. Ne yazık ki çoğu kez hazır hedef noktası da onlar oluyorlar. Bu öncü yaya emniyet birimlerini (bekçileri) daha ıslah ediliş bir piyade güç olacak şekilde yeniden yöneltmek yetiştirmek daha uygun olamaz mı? Neden ben her gün iş yerime geldiğimde korkarak kuşkuyla ve acaba diyerek kapımın önüne geliyorum hasarım yoksa bir oh çekiyorum.
Kontrol edilemeyen batağa düşmüş gençlere yazık, malı çalınan insanlara yazık, hedef noktası olan ya da hep suçlanan polislere yazık. Hapishaneler suç işlemek suretiyle sığınacak kapılar olmasın. Bizim insanımız muteberdir saygındır, yeter ki onu işleyen ustalar olsun. Düşenleri hayata kavuşturalım, bir kurtarıcıları olsun, ya da caydırıcı cezalarla önlemlerini alıp daha fazlasına fırsat vermeyelim.
2007
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.