- 698 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SON GÜNLERİN GENÇLİK OLAYLARI VE ÇORUMLU GENÇLER
“Gençliğim!”dedim;”Ver!” dediler.
“İstikbalim!” dedim; “Yok!” dediler.
“Kanım!” dedim; “Dök!” dediler.
“Canım!” dedim; “Milletin!” dediler.
Sevdim!.. “Suçtur!” dediler.
Ve… Çığlıkla yarıldı karanlık,
Sevgimi
Çarmıha gerdiler…”
Muhsin YAZICIOĞLU
Son günlerin “Gençlik Olayları”na, futbol maçlarındaki olaylara, kapalı salonlardaki gerilimli toplumsal olaylara şahit oldukça; kendi gençlik yıllarımız, gençlik yıllarımızdaki yaşadıklarımız ve onun sonucu yaşadığımız/yaşatıldığımız kurşun ağırlığındaki hayatımızı hatırladım. Hatırlamak ne kelime hiç unutamadım, unutmadım…
Gençlerimiz,- eğer sağlam temelli referansları yoksa-her türlü sonu belirsiz, heyecan dozu yüksek, başkaları tarafından sihirli hale getirilmiş “idealler”in savunucusu ve “kurşun asker”i olmaya müsaittir. Bazılarının “gençlerimizin aklı, fikri, zekâsı ve bilgisi yok mu ki, başkasının kışkırtmasına gelsin?” Dediğini duyar gibi oluyorum. Bu karşı çıkışı doğru kabul etseniz bile; gerçeğin öyle olmadığını bizim de içinde yaşayarak şahit olduğumuz yakın tarih yalanlamaktadır.
1968 Öğrenci olayları, “yurtlardaki yemeklerin kalitesinin yükseltilmesi”, “ders kitaplarının parasız olması” gibi masum isteklerle başlayan, giderek Türkiye Cumhuriyeti Devleti rejimine alternatif düzen getirilmesi ile devam eden, sonunda organize silahlı mücadeleye savrulan/dönüşen bir seyir izlemiştir. O zaman da Fransa’da aynı gerekçelerle öğrenci olayları başlamış ve devam ediyordu. O zamanki taşınan pankartlar, atılan sloganlar, yapılan konuşmalar ve boykotların tamamı dışarıdan “ödünç alınmış hareketler ve eylemler” idi. Hiç birisi yerli, milli ve bizden değildi. Sonunda banka soygunları, bombalama olayları, yaygın şiddet ve boykotlar… İlerleyen yıllarda boykotlara katılmayan öğrencilere uygulanan baskılar şiddetini artırarak devam etti. Hatta öldürmeler başladı. Hatırlıyorum, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda, Kompresörle hava basılarak akciğerleri patlatılan rahmetli Dursun ÖNKUZU, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde boykota katılmayıp derse girmek istediği için vurulup kurtarmak isteyenlere de verilmeyerek kan kaybından can veren ve cebinden 35 kuruş çıkan Yusuf İMAMOĞLU. Bütün mesele “Türkçe konuşup, Frenkçe düşünmek”ten kaynaklanan kısır döngüdür ve köleleşmektir. Sonra karşı oluşların, tepkilerin ve milli direncin unsurları gelişti. O günlerin alacakaranlığının “kör döğüşü”nün zorunlu aktörleri meydana geldi. Hava puslu, heyecan yüksek, yara açıktı. Düşman, fitne ve mikroplar acımasızdı. Sonuç: GENÇLERİN BÜYÜK BİR KISMI MEZARDA, BÜYÜK BİR KISMI CEZAEVİ HÜCRELERİNDE KAYBOLDU. BİR KISMI İSTİKBÂLİNİ, BİR KISMI İSTİKLÂLİNİ, BİR KISMI ÂZALARINI KAYBETTİ. ÖDENEN BEDEL ÇOK AĞIR OLDU. VE 12 EYLÜL’ÜN O BERBAT ZULMÜ GELDİ.
Şimdiki öğrenci hareketleri de masum isteklerle başladı. “Parasız Eğitim”,”YÖK’ün kaldırılması”vs gibi cazip ve masum istekler…Dikkat edilirse aynı gerekçelerle İngiltere’de de başladı öğrenci hareketleri. “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” şaşmaz hakikati mucibince geçmişin acıları unutuldu, yaralar kabuk bağladı. Bir komplo teorisi üretmek taraftarı değilim. Gençlerin, gençliklerine mütenasip hareketleri icra etmeleri beklenir ve istenir. Köşesine çekilmiş, sünepe, mıy mıylanarak yaşayan bir gençlik elbette ki arzu etmeyiz. İtirazları olan, geleceğe projeksiyon tutan ve kalbinde zapt u rapta gelmez arzu ve mefkûre yaşatan bir gençlik istenir ve beklenir. Edepsizlik ile itirazı birbirine karıştırmamak lâzım. Devlet büyüklerine, ilim, siyaset ve adalet erbabına yumurta atmak da neyin nesi sahi? Bu eylem de Frenk diyarından “ödünç alınmış hareketler ve eylemler”cümlesinden değil midir? Bizim yaşadıklarımızı kısaca anlatmıştım. O sebepler, anlatılan sonuçlara götürdü ise; aynı sebeplerin aynı sonuçlara götüreceği de ihtimallerin en kuvvetlisidir.
Hepsi bu değil. Çorumumuz’da çok güzel, çok anlamlı, çok heyecan verici gelişme ve teselli edici gençlik hareketleri de oluyor. YAĞMAKSAN A.Ş.’nin ikinci kuşak genç yöneticisi Fatih Yağlı Bey’in maddi ve manevi desteğinde Prosis Bilgisayar Sahibi Mustafa Poyraz’ın da katıldığı bir toplantı yapıldığını basından(05.12.2010 tarihli Hâkimiyet Gazetesinden) öğrendik. Proje ekibinde yer alan Hitit Üniversitesinden Takım Kaptanı Ayhan Hacıoğlu, Mehmet Şener, Eda Beldek, Elif Öncan, Mesut Kuş, Aykut Kılıç ve Ahmet Temelci’nin katıldığı “Üniversiteler Arası Hidrojen Yakıtlı Otomobil Yarışması” için hazırlanan gençleri tebrik etmek boynumuzun borcudur. YAĞMAKSAN A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı saygıdeğer Mustafa YAĞLI Beyefendi başta olmak üzere, tüm çalışan ve yetkililerine en kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz. Çünkü bu davranış ve hüsn-ü kabul, hasretini duyduğumuz bir davranıştır. Bu davranışın, “Sermaye Üniversiteden defol!”diye sıkılmış yumruklarla havayı döven gençler ile onları cepheye sürercesine militan kazanmak için edep ve terbiye eşiğini atlatan, ilim ve siyaset erbabının üzerine saldırtan Büyüklerinin(!) kulaklarını çınlatır mı acep? Yüksek ideal ve yüksek heyecan taşıyan “uç beyi” olmaya soyunan Çorumlu gençlere yönelik "Sizler zannetmeyiniz ki, çalışmalarınız takip edilmiyor, ilgi görmüyor. Hiç bir çalışma asla karşılıksız kalmaz. Samimiyet ve azimle bir araya gelen sizlerin varlığı, gelecekte daha büyük proje ve başarılarla hizmet edeceğiniz Türk Sanayisi için umut kaynağıdır. Sizlerle aynı heyecanı taşıyan bizler, imkânlarımız ölçüsünde sizlerin yanında yer almaktan gurur duyarız."Sözlerini sarf eden “sermayenin uç beyi” Fatih YAĞLI’yı ayakta alkışlayarak tebrik ediyorum. Sizler, akranlarınızla gönüllü kardeş oldukça; bizler ömrümüzü, değerlerimizi, Vatanımızı ve mukaddeslerimizi gönül rahatlığı ile sizlere emanet edebiliriz.
Dünya, bilenlerin efendi, bilmeyenlerin köle olacağı bir mecraya doğru doludizgin koşuyor. Akıllı düşmanlar ile akılsız dostlar el ele vermiş, üç yüz yıldır bize ilim yaptırmıyorlar. Bilgiyi elde etmemize gönüllü olarak kendimiz engel oluyoruz. “Bilgi güçtür.” Ve o güç bizim elimizde yok…
Yazımıza serlevha yaptığımız merhum ve mağfur Muhsin YAZICIOĞLU’nun şiirine dönerek diyoruz ki: Ey Gençler! Bizim Gençler! Hiçbir cellât sevginizi çarmıha geremesin!
Allah(c.c)’a emanet olun.
Mustafa ÖZARSLAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.