- 975 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Asiye Zaman Tünelinde
Gündüzleri ve geceleri birbirine benzemeyen bir yerdi köyümüz. Sabah güneşle uyanılır akşam batışıyla hayat dururdu . O şen şakrak gün sanki hiç yaşanmamış gibi üstüne yorgan örtülüp uyutulurdu bizimle birlikte.Anne yorgun, baba her zamanki gibi kamyon peşinde şehirden şehire yük taşır hatta arada yurt dışına çıkarak içimize özlemin alevini bırakırdı.
Varlık ile yokluğu işte o zamanlardan biliyoruz biz.
Neredeyse köyün yarısını kaplayan bir iş yükü annemdeki. Boyları bele kadar gelen tonlarca çay biçilecek , zamanı geldiğinde yine tonlarca fındık ağaç gibi gövdesinden toplanacaktı. Bir yandan da yedi kardeşin yemesi içmesi zordu annemin işi. Peki o büyük baş hayvanların bakımı,temizliği. Hep aynı zamanda hep aynı işler . . .
Hey gidi eski günler neler geçirmişiz ömür köprülerinden.Şimdi insanlar nabız yoklarken içim sızlıyor. Zorluğu bilmeyenler uzun uzun konuşuyor.Neyse;
Çoğunlukla yağmurlu ve soğuk olan memleketti arada bize yardımcı oluyordu. Ne zaman gökte bir hareket dışardaki iş askıya alınırdı. Yine bereketin toprak kokusuyla karışacağı bir gündü.Bütün kardeşler bir arada annemizin o özlem kokan tenine sarılmak istiyorduk.Ne kadar babaanemden çekinse de o gün şeytanın bacağını kırdı annem. Kuzina sobasının etrafına sarılmış annemin iki dudağı arasından çıkan sözleri tek tek inceliyorduk. Büyük ablam hep merak edermiş annem ile babamın nasıl evlendiğini. Biz de masal gibi hikayesini dinlemek için sabırsızlanıyorduk.
Başlar annem anlatmaya...
Yine böyle yorucu bir seneden sonra beyaz örtüye yenilmiş bir mevsimdi.Etraf erkenden kararıyor bir türlü sıcak sabahlar gelmiyordu.Zor şartlarda okula gidiyor iki işi bir arada yetiştirmeye çalışıyordum . Erkekler oyunda kızlar iş peşinde.Ahırlar temizlenecek , süt sağılacak, odun kesilecek,ekmek pişirilecek vs. Bir güne sığmayacak bir liste vardı önümde.Ne kadar eşit parçaya bölünse de kardeşler arasında zor oluyordu. Hasta bir anne , yaşlı ve titiz bir baba devamlı yokluyordu peşimizi. Onun telaşı da yetiyordu zaten çünkü bunu düşünmek bile ayrı bir iş yüküydü..Ben de hiç bir işten kaçmayan biraz cilveli ve güzel bir kızdım ayıptır söylemesi der annem, hem biraz kızarır sonra da bizimle birlikte kahkahayı basar. Demek cilveli ... belli babamın neler yapabileceği der ablam . Annem sus der sabret biraz , bırak hayal kurmayı ben sana gerçeğini anlatacağım benimle o anları yaşamazsan bir şey bilmiyorum der.
Abim keşke biri de çay koysa da içimiz ısınsa diye mırıldanmaya başlar. Ben hemen fırlar sobanın üstündeki güğümden suyu çaydanlığa boşaltırım.Üç kaşık çayın üzerine ekler demlenmeye bırakırım.Babaannem elinde şiş kazak örerken bir yandan da gelininin anlatacaklarını merak ediyor tabi. Arada bıyık altı gülmeleri ile diktatörlüğünü bırakmıyor elinden.Eee anne saadete gel diyor der ablam. Sus bak anlatmak yoksa der. Ablam tamam bir daha ses çıkarmayacağım ...
Dışarda bardaktan boşalırcasına yağan yağmur,camlarda apansızca gezinen arada sesi ve nefesiyle yoklayan bir rüzgar.İçeride ise sıcak mı sıcak sohbetler.Keyif onların keyfi der gören , gerçekten de öyleydi.
Annemin gözlerine hafif bir burukluk kaplar. . .
Devam eder sözlerine ; akşamın içinden bir ses yaklaşır
13/12/2010
11;11
YORUMLAR
hey gidi eski günler heyy...
memleketimi ne güzel anlatmışsın Emine...
Bizim oralarda kadın olmak çok zordur.oralarda kadınlarımızın belden aşağısı altı ay ıslaktır...Tarlada çalıştığı kadar bir okadar da evde çalışmaktadır
Anamdan bilirim...aman kuzularım ineklerim diye yırtılır durur,onların yemi bakımı yağmurda yaşta hep arazide..Ne zaman telefon etsem hastayım der...birgün bıktım anne yeter birde aradığımda iyiyim de de dişimi kırayım..Kardeşlerim gülmekten ölüyor meğer onlara da aynisin yapıyormuş...
sen yine şanslısın annen kalmamış oralarda
altı çocuğundan birini zor zaptetmiş yanında onada sıkıca tutunmuş...Yazgı gurbettir
belki o çileden de zor geleni hasrettir...
ah memleket ah...şu halimle vazgeçip herşeyden gidip oralarda o çile içinde yaaşamaya bile razıyım...karayemiş toplamak,yabanı hurma kurutmak,bir küp fasulye turşusu kurup kışın kavurmasını yapmak...on yaş gençleştirirdi beni...
ne güzel anlatmışsın kardeşim çilesini kadınlarımızın...onların ki ömür işi ecel kurtarır onları
yüreğine sağlık