- 693 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
80′li Yaşlarımızda Fenni Muayene Yapılmalı!..
Emine Pisiren tarafından 13 Aralık 2010 tarihinde gönderildi
Her akşam ana haber bültenlerinde, sürekli kazalar, yaralanmalar ve kan görmekten bıktık. İzlediğimiz görüntüler, beni ve ailemi ciddi anlamda geriyor ve içimizi acıtıyor. Ekranlardaki hoş olmayan görüntü kirlilikleri, ruh sağlığımızı da bozuyor. Yıllar öncesi ilk trafik cezamı alışım gelmişti gözlerimin önüne.
Hyundai marka özel aracımızla, ailemle birlikte Balıkesir’den İstanbul’a doğru yol almıştık. Bursa girişinde bir rampayı yarıladığımda aracımdaki hız ibresi km 110’u göstermekteydi. Az önümde seyreden 16 Bursa plakalı Opel, bir anda sağa kaçtı. Ben ise “oh hele şükür, yolum açıldı…” diye sevinmiştim ki, sevincim kursağımda kalmıştı, o anda gerçeği anladım.
Meğerse uyanık 16 plakalı Opel sürücüsü, trafik ekiplerini rampanın bitiminde sotaya yatmış olduklarını önceden biliyormuş ki, hızını kesip sağ şeride geçmişti. Bense durumu geç de olsa fark eder etmez frene basmıştım, ama nafile! Lakin geç kalmıştım. Az aşağıda hız limiti “70” göstermekte olduğunu gördüğüm halde, rampada hızımı kesmemiştim. Nihayetinde sol şeritte 110’la seyretmenin bedelini öderken, memurlara, şaşkınlık ve merakla sormuştum:
“Ama memur bey, önümde giden beyaz Opel benden daha hızlı gidiyordu, bakın ta nereye uçtu?” demiştim. Memur da gülümseyerek:
“Hanımefendi o radara yakalanmadı, siz 70km hız limitli trafik tabelasına gelmeden, 70 metre önceden yakalandınız.” Diye açıklama yapmıştı.
Bende o gün trafikte ilk ceza puanımı almıştım. İyi ki de almışım. O gün korku kültürüyle aşılanmıştım. Şimdi ne zaman, 70 metre önceden trafik levhalarını görsem, “aman radara yakalanmayayım da…” diye kurallara uyuyorum.
Bir kere insanın canı yanmaya görsün.
Bir kere insan korkmaya görsün.
Peki, bu akşam haberlerde 83 yaşındaki yaşlı bir adamın, aşırı hızdan dolayı karşı yönden aynı hızla gelen başka bir araçla, şiddetli çarpışmaları sonucunda ölmüş. TV deki görüntüleri izleme esnasındaki düşüncelerimi anlatmak istiyorum:
Ben, o 83 yaşındaki sürücünün parçalanmış otosunu gördüğümde,
Hurdaya dönmüş aracın yarısının köprüden aşağıya uçtuğunu gördüğümde,
Polis memurların parça parça olmuş cesetleri yerlerden toplarken gördüğümde,
Hatta hatta ölen sürücülerden birinin, kayıp kolunu aradıklarını izlediğimde,
Bu vahşet görüntülere tanık olup da çığlıkların, gözyaşların sel olduğu insan kalabalığında neler düşünebilirim, neler hissedebilirim?
Hissettiklerim çok derin bir iç sancısı…
Ya düşündüklerim?
Biz sürücüler her iki yılda bir fenni muayene ve egzoz kontrolünden geçiyoruz. Eksiğimiz olursa, örneğin; ilk yardım kutusunda 10 adet çengelli iğneden beşi eksikse, yangın söndürme tüpünün dolum tarihinin süresi geçmişse, aracın şase numarası okunamıyorsa, trafik sigortası eksikse, ödenmemiş cezası varsa sürücünün, vs. görevli memurlar bize ne diyorlar?
“Git eksiklerini tamamla ondan sonra gel.”
Bizler de kuzu kuzu gidiyoruz ve iğneden ipliğe kadar eksiğimizi tamamlayıp, trafiğe sağlıklı aracımızı çıkartıyoruz. Eğer araç yaşlıysa, egzozu arızalıysa da izin verilmiyor, trafik dışı bırakılıyor.
Ee, buraya kadar e güzel de ” ne güzel, kurallar olmalı, aksi halde trafik canavarları trafikte yasal seyrederler…” diye de düşünebiliriz…
Peki, 13.12.2010 tarihinde ekranlardaki 83 yaşındaki sürücünün fenni muayenesini kim sorgulayacak?
Peki, biz sürücü olarak, yaya olarak, aracımızla trafikte seyir halindeyken veya karşıdan karşıya yaya olarak geçerken; o 83 yaşındaki araç sürücüsünün akli, biyolojik balans ayarlarının sağlam olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Bir aracın kaskosu ve trafik sigortası sorulurken, neden yaşlı insanların da sağlıklı olup olmadığı sorgulanmıyor?
Ehliyetlerimizin belirli yaş aralıklarında “heyet raporu” onaylı olması gerekmez mi?
Yasalarımız yeniden düzenlenip, yürürlüğe girmeden önce bu hatalarımız düzeltilmeli. Araca yönelik arızalar insanda da aranmalı.
Aksi halde, kazaların ve ölümlerin önüne geçilemez. Konuya uygun bir fıkrayı paylaşmak istiyorum:
“…Amerika’da 22 numaralı karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Radarda; minimum 50 km/s hız ile gidilmesi gereken yolda bu aracın 22 km/s hız ile gittiğini fark etmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Aracı durdurup sürücüyü uyarmak için aracın peşinden gidip durdurmuş. Bir de ne görsün… Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze, aracın arka koltuğunda da; tir tir titreyen 3 tane yaşlı teyze… Polisi görünce, yaşlı sürücü endişelenerek sormuş:
- Polis bey çok mu hızlı gidiyordum?
Polis:
- Hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bu bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km. hızla gidiyorsunuz.
Yaşlı teyze:
- Ama otoyolun girişinde “22” yazıyordu ve bende bu hıza uymak istedim!
Polis:
- Hanımefendi o “22” otoyolun numarası. Bu yolda en az 50 km hızla gitmelisiniz.
Yaşlı teyze: “Tamam, anladım bundan sonra hızlanacağım” derken… Polisin gözü arkadaki tir tir titreyen üç yaşlı kadına takılmış. Polis merakını yenemeyerek sormuş:
- Hanımefendi arkadaki hanımların nesi var? Rahatsızlar mı? Bir şeyden kormuş gibi de duruyorlar?
Yaşlı teyze:
- Vallahi ben de anlamadım, 250 numaralı yoldan çıktığımızdan beri böyleler!”
***
Otobanda aracımızla yol alırken yaşı ilerlemiş ve fenni muayenelerini yaptırmamış olanlardan, Rabbim korusun hepimizi!
Trafikte sağlıklı seyirler ve cezasız yolculuklar dilerim.
Emine PİŞİREN/Akçay
13.12.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.