- 1118 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÖZLEMDİR KÖYÜMÜZ 9
(Sofular Köyü’ndeki Mağaralar)
Dağlardır güzel yapan köyleri. Dağların güzel havasıdır, görüntüsüdür. Doyumsuz renklerin birleşimiyle oluşan her türlü nebatat, gönüllere ferahlık verir. Şöyle bir gezdiğinizde doğada, ruhunuzun rahatladığını , ferahladığınızı , hafiflediğinizi hissedersiniz. Hele bir de su başı bulduysanız zevkiniz katlanıverir. Yol kenarında, bir ağacın gölgesine sığınıp rüzgarı çekersiniz içinize yavaş yavaş.
Benim en çok hoşlandığım şeylerden biridir az önce bahsettiklerim. Anburuk denilen mevkide, bir ceviz ağacının gölgesinde yaşarım bu doyumsuz zevki.Fırsat bulduğum her zaman oraya giderim, bazen yalnız, bazen bir arkadaşımla. Önemli olan o anı yaşamaktır benim için. Bu bölge köyümüzün en sulak alanlarından biridir. Su derenin içindedir. Ben , işte bu derenin yüz metre yükseğine sığınırım, doğanın kucağına.
Derenin içinden gökyüzüne fırlayan kavakları seyrettiğim bir gün, ilginç bir şey fark ettim. Kavakların hemen arkasına gizlenmiş bir mağara vardı ve yüzü bana dönüktü. Oturduğum yerin hemen altında bir mağara daha olduğunu hatırladım. Hemen oraya indim. Mağaranın önünden demin baktığım mağara , çok net olarak fark ediliyordu. Şöyle kısa bir düşündüm. Bu mağaralar seri bir şekilde birbirini görüyordu. Derenin kenarına yapılmışlardı. Bunun en büyük nedeni , suya daha yakın olabilmekti. Dünyanın bu mucize içeceğine yakın olmak , her canlının vazgeçilmez gerekliliğiydi. Bu dere yatağının en alt mağarası, gök göl denilen yerden başlıyordu ve fazla derin değildi. Sanki daha çok gözetleme amacıyla yapılmış bir nöbet yeri gibiydi.Belki de bir av bekleme yeriydi, kim bilir.Bu ilk mağarayı gören diğeri, suyun gözüne oldukça yakındı. Hatta birbirine yakın iki mağara vardı burada. Demek ki eski insanlar, suyun yakınında yaşıyorlardı. Bu su başındaki mağara, demin oturduğum yerdeki mağarayı görüyordu net olarak. Oradaki mağara da Tahtalı mevkisindeki mağarayı görüyordu.
Mağaralara dikkatli bakınca, kolay saldırılamayacak ama kolay korunabilecek olduklarını fark etmek mümkündü. Tahtalı mağarasının önünde ormanlık ve düz bir alan mevcuttu. Bu da yaşamı kolaylaştırmak için , av hayvanı bulabilmek için oldukça müsait bir ortamdı.Tahtalının hemen arksındaki derede ise birden çok mağara vardı ve onlar da Tahtalı mağarasını görüyordu. Bunun tek ve önemli izahı “iletişim” başlığı altında toplanıyordu. Herhangi bir tehlike anında birbirlerini uyardıkları muhakkaktı. Bu derenin içinde bulunan mağaraların çok oluşunun nedeni ise hem suya oldukça yakın oluşu hem de görünmesi zor bir yer oluşundandı. Tahtalının karşısındaki dağda bulunan mağara da çaprazlama olarak Eski Bağlar mevkisindeki mağaraları görüyordu. Bu mağaralar da birden fazlaydı ve kesinlikle muhteşem bir ortamları vardı. Kayalardan, küçük bir cennet yaratılmıştı burada ve oldukça uzun süre kullanıldığı kalıntılardan anlaşılıyordu. Sularını biriktirmek için yaptıkları derin kaya çukurları bugün bile insanların depo olarak kullanmasından anlaşılıyor ki işlerine çok yaramıştı.tam bir tepe başıydı burası. Demek ki buradaki topluluk birlikte hareket ediyordu ve pek çekindikleri bir şey yoktu. Yoksa bu kadar açık bir alana neden yerleşsinler. Belki de o zamanın en büyük yerleşim yeriydi ve liderlerinin kaldığı yerdi. Bu düşüncemi doğrulayan işaretleri bulmak mümkün burada. Tam tepenin başında , kayaların üstten oyulup çukurlaştırılması dikkatini çekiyor insanın. Bu çukurların bir deliği var. Ve delik biraz yerden yüksekte. Şimdi bunu iki şekilde değerlendirmek mümkün. Ya burada bir şeyler üretiyorlardı ya da bir şey süzüyorlardı. Ya da başka bir ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.tepenin kenarında , bugün bile var olan tiyekler akla hemen şarabı getiriyor ama… belki de şarap yapıyorlardı bu kaya oyuklarında. Kozkalesi’ nin meşhur kalelerine taş kesen işçileri denetliyorlardı belki de. Tam karşıda bulunan ve tahminen kalenin yapımı için kesilen taşların yerinde meydana gelen çukuru görmesi de bu tezi doğrular nitelikte.
Eski bağlardaki bu mağaraların özellikleri bu kadarla sınırlı değil. Tepenin hemen başında özel insanlara ait olduğu anlaşılan mezarlar bulunması da burada yönetici ve halk kesiminden olanların birlikte yaşadıklarını gösteriyor. Çünkü 200 metre uzaklıkta basit mezarlar bulunmakta. Her ne kadar açık seçik belli olmasalar da çocukluğumda buralardaki mezarların başında taşlar olduğunu hatırlıyorum. Ayrıca buradaki mağaranın bir salon edasında yapılmış olması da farklı bir özellik. Mağaraya 30 metre mesafede bir su kuyusundan hiç su eksik olmadığını da söylemeden geçmek olmaz .
Bu mağaraların tam karşısındaki dağda bir mağara daha var. Yine onun gördüğü dağda bir tane daha. Hepsi birbiriyle bağlantılı , hepsi suya yakın.
Bütün vadi boyunca sıralanan bu mağaralar, bir medeniyetin ayak izleri.İnsanlar hangi çağda yaşarsa yaşasın birbirleriyle iletişim içinde olmuşlar. Birbirlerinden uzak yaşayamamışlar. Hele sudan uzak kalamamışlar . Hem de hiç.
Eski insanlar bile bunları düşünüp birbirlerinden uzak yaşayamazken, bugün komşusunu bile tanımayan insanlara ne demeli acaba?
08/12/2010
Antakya /Hatay
Mehmet Ali Türkan
Sofular Köyü
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.