- 514 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUSUZ SELİM (46)
Alınan karar üzerine; sinirsel gerginliğini kafasından sildi. Yapılan iş belliydi artık. Tıkır tıkır saat gibi işleyecekti her şey. Yarına kadar para gelmezse, silahlar konuşacaktı. Başka alternatif yoktu. Çoktandır Kerim’le hesaplaşmamışlardı.”Şimdi başına öreceğim çoraba razı olmak zorunda” diye düşündü.
Adamlarına döndü:
- Birer kahve daha içelim mi, arkadaşlar? Ne dersiniz?
Masanın üzerindeki diafondan sekreterine seslendi:
- Tülin abla, birer kahve daha rica ediyorum, sana zahmet!
- Peki efendim!
- Ha,gelirken de dert mektuplarını getirmeyi unutma sakın!..
Biraz sonra sekreter Tülin hanım, kahve tepsisiyle birlikte içeri girdi. Dert mektuplarını Selim’in önüne koydu. Tülin, sekreterlik işlerini yürütürken; çay ocağına da bakıyordu. Selim’in “çay ocağına da bir bayan alalım,çay,kahve işlerine baksın,olmaz mı? “ teklifine ; “ Ne gereği var, boşuna para harcamanın Selim ağabey,zaten masada oturmakla sıkılıyorum,sekreterlik işleri pek o kadar zor değil.Ben,çay ocağının işlerini de yürütürüm.” Diye karşılık vermiş, gönlünü almıştı.
Tülin hanımı, ablası gibi görüyor,öyle değerlendiriyordu.Gün görmüş,acılar çekmiş kadındı.Saçları zamanından erken ağarmış,gözlerinin altındaki halkalar, derinleşmişti.Bu özelliği,yılların çektirdiği acılarının izlenimlerini ortaya seriyordu, bir nevi.
Selim,
- Mektupları okuyalım, bakalım! Vatandaşlarımızın ne gibi sıkıntıları var. Telefon edenlerin bant kayıtlarını da mektuplardan sonra dinlerim.
Mektubu sesli olarak okumaya başladı. Adamlarıyla her şeyi paylaşmayı yeğlerdi. Gizlisi saklısı yoktu.Şu anda sadece aşkını gizlemeye çalışıyordu.Onu da zamanı geldikçe açıklayacak,mutluluğunu belirtecekti.
“ Selim Ağabey!
Sen bizim ağabeyimizden öte babamız sayılırsın. Baba şefkatiyle bizlere nasıl kol kanat gerdiğinizi hepimiz biliyoruz.Başımız sıkıştığında,dara düştüğümüzde; hemen sana koşuyoruz.Sen de, bu zamana dek kapını açık tuttun,yüzümüze kapatmadın.
Selim oğlum! Bazen”oğlum” derim.Kusura bakma,benim oğlum yaşındasın. Senin sevgin de onun ki gibi yüce. Oğlum dedim de gözlerim dolu dolu oldu,yavrum!Benim bir tek oğlum var.Otuz yaşına yanaştı. Sevdiği kızı, başkasına verdikleri için kendini perişan etmeye başladı. Önceleri içine kapanıkken, sonra; sigaraya ve alkole alıştı.Korkuyorum bu alkolün devamında esrar mıdır, nedir onlara da alışmasın.
Kendisi, eve çok geç geliyor. Bardan, pavyondan dağıldıktan sonra bizim sitenin köşesindeki kokoreççiye takılıp orada bir iki saat zaman öldürüyor. Duyduğuma göre o kokoreççi sağlam ayak değilmiş, esrar ayakları da varmış adamın. Müsait olursan bu Pazar akşamı yemeğe bekliyorum seni. Hem, oğlumu da görmüş olursun. Adresimi yazıyorum Selim ağabey!
Güzelevler sitesi.Cad.1079
Kat 9/4
Fatma Kasap Ev telefonum: 385… … “
İkinci mektubu okumaya başlamadan cep telefonu çaldı. Ekranda beliren yazıya baktı, sevgilisi Aylin’di. Hemen açtı:
“Buyur canım!”
“ Nasılsın aşkım?
“Teşekkür ederim, siz?”
“Bak ne diyecem!.. Gerçi bunu buluştuğumuz anda söylemek isterdim ama; annem, seni bu pazar yemeğe davet ediyo. Gelebilir misin?”
“Neden olmasın.”
“Hadi! Sonra görüşürüz.Zamanını almayayım.”
“Peki, ben seni sonra yine ararım.”
Telefonu kapattıktan sonra:
“ Hayda, iki ayağımız bir papuça girdi desene! Bir günde iki yere davetliyiz.Ne yapacağız şimdi?
İkinci mektubu açtı. Şöyle bir yukardan aşağıya göz gezdirdi. Daktilo ile yazılmıştı. Daktilo ile yazılmış olmasına “kendini gizlemiş olmalı” diye düşündü. Genelde çek, senet işlerine karışanlar,bu yolu tercih ediyorlardı.Hitap şekilleri de farklı oluyordu.
“ Selim baba! Diğer namıyla ün salmış Korkusuz Selim baba!
Ben, gariban bir esnafım. Son zamanlarda işler, kesat gidince borçlanmaya başladım.Borçlarımı kapatmak için de yüz doksanlık Ford minibüsümü satmayı düşünmüştüm.Galericinin biriyle anlaştım.Bana her aya karşılığı olmak üzere üç aylık senet verdi.Senetler zamanında ödenmedi.Galerici de iflas ettiğini söyleyip dükkanını kapatmış.Mahkemeye verdim.İcra, alacaklıların içerisinde beni on beşinci sıraya aldı.
Şimdi çok perişan haldeyim.Benim alacaklılar da, beni mahkemeye verdiler.Ne var ne yok hepsi de satıldı.Şimdi kiralarda sürünüyorum.
Selim baba, ocağına düştüm. Beni Allah’tan sonra ancak sen kurtarırsın.
Ali Tokatçı
Telefon numaramı yazıyom: 0 505………20 ”
Adını soyadını okuduktan sonra gülümsedi.
“Tokatçı, ha.Kendisi tokatı öyle yemiş ki,feleği şaşmış adamın.”
Sekreterine talimat verdi:
- Tülin abla,şu numarayı ara.Vatandaş senetlerini de alsın gelsin,bir saata kadar burada olsun.
- Peki efendim.
DEVAM EDECEK.
YORUMLAR
Yanlış okumuşsun Tacettin ağbey.
Tilki Kerim ile Korkusuz Selim'i karıştırmışsın. Fazla heyacanlanma.Korkusuz Selim,sana bir şeyler yapmaz.
Selamlar canım ağabeyim.