- 843 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SALYANGOZ ve SAVAŞÇI PRENS-ES
SALYANGOZ ve SAVAŞÇI PRENS-ES
Şimdi bi salyangoz varmış tamam mı... Antenleri önünde düşünceli düşünceli gezermiş... Evi sırtında ağır mı ağır, ama bizim salyangoz bir gün olsun bile nedir bu demezmiş...
Sonra bi de kurba varmış... Bizim kurba bütün hayatını kendini öpecek ve prens yapacak prensesi arayarak, o nilüfer yaprağı senin, bu nehir kıyısı benim diyerek zıplaya hoplaya dolaşırmış...
Bir gün bir nehrin kıyısında bizim salyangozun ayağı kaymış ve tam suya düşeceği yere yuvarlanmış. İşte o sırada da bir nilüfer yaprağının üzerinde bizim kurba varmış. Salyangoz yalvarmış kurbaya beni düzelt lütfen diye ama kurba onunla alay edip beni prensesim bekliyor nasılsa diyerek hayallere dalmış. O sırada gece inerken dünyaya bir baykuş gökyüzünden alçalmış... Sırt üstünde yatan zavallı salyangozu hiç görmediği bir canavar sanmış. Kahkahalarla gülen kurbanın üzerinde dönüp bir tur, nefis bir yemek olduğunu anlayınca, dalgacı kurbayı pençelerine takıp gök yüzüne yol almış.
Salyangoz bekleye dursun çaresiz, baykuş gitmiş bir dala konmuş. Savaşa gidecek prens ormanda beklerken kurbayı mideye indiren baykuşun sesini duymuş. Bir uğursuzluk var diyen prens ordusuyla evinin yolunu tutmuş.
Yolu üstünde prensin, nehre su içmeye inen bir köylü kız varmış. Nehrin üstüne düşen ay ışığında korkuyla testisini dolduran kız baykuşun ötüşünü duymuş. Kız baykuşa bakmak için başını kaldırdığında, atı üzerinde ihtişamla duran prensi görmüş.
Salyangoz korkuyormuş.
Kız korkuyormuş.
Prens korkuyormuş.
Atı önünde duran köylü kızına çekil demiş prens... Korkuyla bir adım geriye çekilecekken kız, dur demiş prense, yerde kıvranan salyangozu görerek. Prensin atı ürkmüş ve şah kalkmış birden bire. Prens sırt üstü yuvarlanıvermiş yere. Hem de prensin zırhı öylesine ağırmış ki kendi kendine doğrulamamış birden bire. Köylü kızı bir eline salyangozu almış ve bir elini de doğrulmaya çalışan prense uzatmış. Prens tutmuş kızın elinden ve köylü kızının diğer avucuna sığan salyangozdan bir farkı olmadığını anlamış.
Hiç konuşmamışlar prens ve köylü kızı.
Prens almış salyangozu eline, sıyırmış zırhını üzerinden ve ardında duran binlerce atlıda prensin peşinden...
Şimdi evini sırtında taşıyan bir salyangozun bilgeliğine bürünmüş binlerce atlı varmış prensin arkasında evini korumak için savaş meydanına dönen.
Şimdi bir prenses varmış nehrin kıyısında prensinin zaferle evine döneceğini bilen.
Şimdi bir kurba varmış baykuşun dudaklarında hiç bir şeyi göze almadığı
hayatında basit bir yem olmaktan öteye gidemeyen.
Şimdi bir salyangoz varmış prensesin avuçlarında, nereye giderse gitsin ille de
evim ille de evim diyerek hayatın tüm yükünü sırtında taşıyan...
Şimdi 21. yüzyıldaymış insanlar, masallara inanmadan yaşadıkları...
Bir gün 22. yüzyılda olacakmış insanlık, yalnızca bir insan varmış bir insan yokmuş diye masalların anlatıldığı.
KEREM BOZOĞLU - İZMİR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.