- 1010 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÖZLEMDİR KÖYÜMÜZ 4
Köyüm bir özlemdir , tutkudur bende,
Bunun tanımı yok , ilimde fende,
Bütün anılarım, gizlidir sene,
Çölde coşup akan ırmak gibisin.
Sokaklarında çıplak ayaklı çocuklar oynar benim köyümün. Ellerinde salçalı ekmekle büyümeye çalışırlar. Gözleri çakmak çakmaktır ve buğuludur bakışları. Dokunsan ağlayacak gibidir, yaklaşsan kaçacak gibi. Kimisinin üstü örtük, altı açıktır; kimisinin altı, örtük üstü açık. Yüzlerinde toprak lekesi , gönüllerinde masmavi bir gökyüzü vardır. Kulakları annelerinden gelecek seste , gözleri babalarının geliş yolundadır. Eskiden , “hap, toplu ardıç, kıçkıç, güvercin taklası, gülle, vız vız, çöpten geçme, saklambaç…” oynarlardı. Şimdilerde , internet kafelerde , camlara sıkıştırılmış görsellerle oynuyorlar. Her şey maddeleşti. Oyuna katılan insan ruhu yok artık. Herkes ya bir resimle, ya da kendi kendisiyle yarışıyor.
Çocuklar her neyle oynarsa oynasın değişmeyen şeyler vardır. Rüzgar, köyümüzün en önemli özelliklerinden biridir. O, esmediği zaman, hayat biter. Ne zaman ki sesi duyulur, yüzlere tebessüm gelir tekrardan. Bazen bir melodi gibi ruhunu okşar insanın bazen de suratınıza tokat gibi iniverir, saçlarınızı yerinden sökmeye çalışır , gözlerinize toz doldurur bir düşman gibi. Kayaları yerinden koparmaya uğraşır haykıra haykıra. Sanki dili vardır, isyan etmektedir köylüyle birlikte yokluğa. Ağaçlar mecburen secdeye durur o esince. Yapraklar , inim inim inler rügarın öfkesi dininceye kadar. İşte bu rüzgar köyümün olmazsa olmazıdır.
Yanık türkülerde can bulur aşkları köylümün. Bir bakışa ya da bir gülüşe yanan yürekler , duygularını bir türkünün kanadına takıp ulaştırmaya çalışır yare. Eskiden görücü usulü olan evlilikler yavaş yavaş yerini anlaşıp evlenmelere bırakmak üzere. Artık babalar ve anneler çocuğuna danışmadan karar veremiyor. Bazen bir pamuk tarlasında yazılıyor aşkların hikayesi, bazen fasulye bahçelerinde. Yahut portakal toplarken çakışıyor yürekler elde olmadan. Fakirlik her türlü işe itince insanımı , yaşamın kaçınılmazları da orada filizleniyor.
Altınlarla süslenen gelinler , nişanlılıktaki mutluluklarını evlilikte bulamıyor çoğu zaman. Dünyanın aldatmacasına kandıklarını fark ettiklerinde çok geç oluyor ama iş işten geçmiş oluyor.
Sevdalar yazılır, taşlar üstüne,
Yarim selam salmış, başlar üstüne,
Sürmeler çekinip, kaşlar üstüne,
Uçunca cennete varmak gibisin.
01/12/2010
Antakya / Hatay
Mehmet Ali Türkan
Sofular Köyü
YORUMLAR
MEHMET ALİ BEY, SİZİN BU KÖY DİZİSİNİ OKUDUĞUM ZAMAN ÇOCUKLUĞUMU VE BİR ZAMANLAR ÇOCUKTUM YAZIMI ANIMSIYORUM. ŞİMDİ NESEF ALAMIYACAK KADAR BOĞULDUĞUMUZDA, KÖY YAŞAMI BAŞLI BAŞINA BİR NİMETTİ DİYESİ GELİOR İNSANIN.
SAYGIMLA...