AĞYAR’I BİLİR MİSİNİZ?
Üçü bir arada; Âşık, Maşuk ve Ağyar… Aşk’ın kahramanları; biri olmazsa eksik kalır her şey, diğeri olmazsa nakıs olur hikâye, öteki olmazsa zaten Aşk olmaz. Herkes aşk tek kişiliktir dese de aslında üç kişiliktir aşk; herkes kendi payına tek kişiliktir.
“Eğer âşık isen yâre
Sakın aldanma ağyare” demiş şairin biri. Ağyar olacak ve de olmalı… Aşkın kanunu bu! Hoşunuza gitse de gitmese de olan bu!
Siz hiç aşkın üçüncü kahramanı oldunuz mu? Uzaktan uzağa bir köz gibi yandınız mı?
Sevgilinin her hareketi sizi alıp başka diyarlara sürükledi mi? Bir gamzesi yüreğinizi delip geçti mi? Bir busesi sizi deleyledi mi? Bir sözü sizi sermest eyledi mi? İçmenize gerek yoktur; onun varlığı dahi sizi sarhoş etmeye kâfidir. Bu sarhoşluk hoşluk veren içeceklerden değil zinhar! Mecazi bir sarhoşluktur.
Ve sizinle bir anlık dahi olsa ilgilenmesi, ömrünüzün geri kalan kısmı için bir övünme vesilesi oldu mu asla! İşte Ağyar bunu yapabilendir.
Siz hiç ağzından saçılan incilerden nasiplenmek için sevgilinin ağzının içine baktınız mı? Ola ki bir lafı size hitaben ola! Sizi berhudar ede, bahtiyar eyleye… Can bağışlaya, hayat üfleye… Ve sizin okyanusunuzda damla ola! İşte Ağyar’ın hali pürmelâli…
Âşık ne ise Maşuk ne ise Ağyar da o’dur! Bir sacayağı gibi, üçü bir arada… Ölüm dahi engel değil onlara. Rakip sevgilinin etrafında. Pervane âşıksa, mum maşuksa eriyip dökülenlerde Ağyar’dır. Üçünün toplamı Aşk’tır.
Tahir ile Zühre’de Arap Köle’yim, okuyun ve tanıyın.
Hani Cellât Tahir’in boynunu vurmadan önce, Tahir namaz kılıp, Allah´a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür ya! Ve bunu gören Zühre aklını kaçırır ya! Hekimler çare bulamaz, hatta Tahir’in etini yedirmeye kalkarlar, ama dadısından bunu öğrenen Zühre çok kızar, Tahir’in mezarına gider ya! Allah´a ruhunu alması için dua eder ve ölür ya!
Mezara gelen aşktaki üçüncü kişi olan kahramanımız ve bugünkü yazımızın muhataplarından Arap Köle de Zühre’ye âşık olduğu için kendini hançerle öldürür. Padişah kızını Tahir’e vermediği için pişman olur, ama iş işten geçmiştir çoktan. Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır, Arap Köle’de başuçlarına gömülür, oradan geçenler Zühre’nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir´in üzerinde ise kırmızı gül fidanı görürler: Arap Köle’nin mezarında da kara bir çalı bitmiştir.
İşte Ağyar Arap Köle’dir. Ölümden sonra dahi onlar aşkın her halini kelime manası itibariyle bir sarmaşık gibi sarmaktadır. Olmazsa olmazıdır yani.
Ağyar ile hiç ülfeti olur mu Maşuk’un? Maşuk havalı, cafcaflı, janjanlı, cakalı, afili, albenili, filinta gibi, cazibeli, çekici daha ne söyleyeyim ki! Maşuk kim Ağyar kim? Haddimize düşmez denk tutma, aşar bizi.
Ben mana itibariyle Ağyar’a “rakip” diyeyim siz “yabancı” deyin. Başkası “elalem” desin bir diğeri “düşman” desin. Hepsi uyar. Bizi alakadar eden kısmı ile âşıklar arasındaki üçüncü kişi olmasıdır. Yani aşk üçlemesinin olmazsa olmazıdır.
Yavuz Sultan Selim dahi başka numunesi olmayan şu şiirinde -ki yukarıdan aşağıya doğru okuduğunuzda da düz okuduğunuz halin aynı mısra dizilişini göreceksiniz- Ağyar’a değinmiştir.
sanma şahım | herkesi sen | sadıkane | yar olur
herkesi sen | dost mu sandın | belki ol | ağyar olur
sadıkane | belki ol | cihana | serdar olur
yar olur | ağyar olur | serdar olur | dildar olur (
Eşkıya filmindeki bu sahne aşktaki üçüncü kişinin ağzından dökülenlerle abideleşti bence. “….. Berfo: Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun ha? İyi, peki öyle olsun. Peki, şimdi ben sana şöyle desem; ben bunları yaptım, çünkü âşıktım ben, yani vurulmuştum, ölüyordum aşkımdan. Bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? İhanet mi? Aşkım için yaptım ulan! Ahlaksızlık mı? Evet yaptım. Ben en yakın arkadaşımı seni, jandarmaya ihbar etmiş adamım. Sen yapabilir miydin benim yaptığımı? Ha? En sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? Onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? Arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? O altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilir miydin? Arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? Ama ben yaptım. Aşkım için ulan! Şimdi söyle bana; hangimizin aşkı Keje’ye daha büyük ha? Hangimizin? Hangimiz Keje için böyle büyük bir günaha girmeyi göze alabildik? Ben bu aşk için cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen? ……”
Aşkınız için en yakın dostunuzu ispiyonlayabilir misiniz? Arkadan vurabilir misiniz mesela can dostunuzu? Aşkınız için yakabilir misiniz bir dost yüreği? Satabilir misiniz pazarda yoldaşlığınızı? İşte bunu yaptıranda aşk’tır; doğru gelse de size, gelmese de… Berfo üçüncü kişisidir aşkın; Baran ile Keje arasında! Yani muhatabıdır bugünkü yazımızın. İzlemeyenler izlesin bir daha ve lütfen dikkat kesilsin bu sahneye…
Ağyar mı dediniz alın size Bekir. Hem de ölümüne Bekir. Ölüm dahi ayıramaz onu diğer ikisinden. “Botan Beyi’nin Zin ve Siti adlı iki kızı; vezirinin Tacdin, Divan kâtibinin de Mem adlı bir oğlu vardır. Bir nevruz töreni esnasında Tacdin, Siti’ye, Mem de Zin’e âşık olur. Tacdin ile Siti evlenir. Mem ile Zin’in evlenmesine Beyin kapıcısı Bekir türlü hilelerle engel olur.” İşte size Ağyar hemen ortaya çıkıverdi. Ben size söyledim aşklar üç kişiliktir diye… Her nefis kendi ateşinde yanar, herkesin aşkı kendine göredir. Netice Maşuk’ta yok olmaktır. Ahir onda yek olmaktır. Vasıl olmak onadır. Matlup olunandır, reva görülendir, makbul addedilendir,
“Mem ve Zin, birbirlerinden ayrı ve çeşitli acılarla dolu günler geçirmektedirler. Fakat iki âşık, Tacdin’in de yardımıyla zaman zaman buluşurlar. Bekir,Beyi Mem’e düşman edip Mem ile Zin’in evlenmesine engel olmak üzere, Bey’i Mem’e karşı kışkırtır. Mem ile Zin’in aşkını Mem’e itiraf ettirmek üzere bir satranç oyunu düzenlenir ve Mem, Zin’i sevdiğini Bey’e itiraf eder. Bey Mem’i hapse attırır. Zin bayılır. Dadı ve Siti, Mem’e affedildiğini söylerler. Fakat Mem zindanda ilâhî aşkı tatmıştır ve bu aşkla ölür. Tacdin, o kızgınlıkla Bekir’i öldürür. Mem ile Zin aynı mezara konur ve Bekir’in cesedi ayakuçlarına gömülür.
Bir vakit sonra, Mem ve Zin’in mezarlarının başından servi ve çam ağacı çıkar ve birleşeceklerken, Bekir’in mezarından çıkan ardıç ağacı aralarına girer.”
Ah Bekir, Ah Ardıç Ağacı… Ah Berfo, Ah Arap Köle… Ah Kara Çalı ah Diken… Siz olmasaydınız Aşk aşk olabilir miydi acep? Düşünüyorum o halde size ağyarım.
“Gül” varsa “Bülbül” de vardır. “Gül ve Bülbül” varsa “Diken” de vardır. Bu oyunun kuralı şudur; üçün biri olmaktır Aşk.
YORUMLAR
Bilmem mi ?
“Ağyar”; yani “gayrı”, yani yabancı, yani, yani dış kapının mandalı, marabanın ufak oğlu, sanayinin yakışıklı otomobil tamircisi, orkestranın aynı zamanda bestekar, mahzun kemancısı, bakkalın filinta çırağı, eczanenin trovolta kalfası, platonik aşkların isimsiz kahramanı, sipersiz savaşların meçhul gazisi.
Eskiler “bir kızı bin kişi sever, bir kişi alır” dermiş. Sevipte alamayan 999 kişinin göbek adı “Ağyar”
Ne diyeyim Allah sabır versin.
Tebrikler, selamlar