ÖĞRETMENLER GÜNÜ İLE İLGİLİ BOŞ SÖZLER
İstanbul’un meşhur kadılarından İvaz Efendi,bir cariyeye aşık olmuş.Esirci ise güzel cariyeyi
kendisinin alacağını kadıya söylemiş.Cariyede gözü kalan kadı,cariyeyi yanına çağırarak esirciyi
göstermiş sonra da demiş ki:
-Eğer bu adamı seviyorsan ,kalkar oynarsın.
Cariye,esirciyi sevdiği için kalkıp oynamış.Kadı İvaz Efendi,esirciye dönerek,cariye,seni
sevdiği için kalkıp oynadı.Sen de kalkıp oynarsan ,cariyeyi sevdiğini anlarım ve cariyeye talip
olmaktan vazgeçerim,demiş.Esirci,kadıya sert sert bakarak demiş ki:
-Ben deli değilim ki oynayayım.Ben bu cariyeyi seviyorum ve kendime alacağım. Kadı:
Dava halledildi.Cariye oynadığı için deliliyi sabit oldu.Bu cariyeye sahiplik edemezsin.Deli üzerinde
kimsenin velayet hakkı yoktur,demiş.
***
Bir Öğretmenler Günü daha kutlandı.Gönül isterdi ki o gün ve hafta boyunca her gün bir öğret-
menin gerçek yaşamı görüntülensin.Okulda,sınıfta,sokakta,dolmuşta,köyde,şehirde,evde,pazarda vb.
karşılaştığı güçlükler tek tek saptansın.Meslek ve özlük sorunlarının neler olduğu,aldığı maaşla nasıl
geçindiğinin sırrı onun (asıl öğretmen,sözleşmeli öğretmen,ücretli öğretmen vb.) dilinden öğrenilsin.
Ama nerde...?Hem yabancı,hem yerli hem de gelenek,göreneklerimize yüzde yüz ters vurdulu,kırdılı,
Dallas vari dizilerden ,karayı ak,akı kara gösteren ve hükümet icraatlarını öven gazetecilerden sıra
kalmıyor ki benim adsız kahraman öğretmenlerim ekranda görünüp derdini,sevincini dile getirsin.
- Allak aşkına! Ne gösrerildi ekranda Öğretmenler Günü’nde ve öğretmenler haftasında...?
- Hiiiç! Koskoca bir hiç...
- Her kutlama töreninde olduğu gibi törenler düzenlendi.Nutuklar söylendi.Öğretmenin,öğretmen-
lik mesleğinin yüceliğinden,kutsallığından fedakar ve vefakarlığından bahsedildi.
-Başka...
-Başka ne olacak.Gün gitti,hafta bitti,dava halledildi(!).
- Peki...! Öğretmenin meslek ve özlük sorunlarına,sıkıntılarına çözüm...
-Nerdeeeee? Yokooook ! Yooookk...!
- Sayın öğretmenim !
Umuyorum ilerde dertlerin de bitecek.
Türk gençliği sayende güzel günler görecek.
Gün gelecek her yerde anıtın dikilecek.
Her 24 Kasım’da ellerin öpülecek.
Çok büyüksün öğretmenim,ellerinden öperim!
Müfit AKSAKAL
(İstanbul,26 Kasım 2010)
YORUMLAR
ATATÜRK'Ü HEPİMİZ SEVİYORUZ.
ÜÇ BEŞ KENDİNİ BİLMEZ KARALADI DİYE Mİ SİZDEKİ BU ATATÜRK AŞKI?
YOKSA BUNCA AŞIRILIKTAN BİR NEMALANMANIZ MI VAR?
BAĞIŞLAYIN AMA ATATÜRKTEN NEMALANMAYA ÇABALAYANLARA ÇOK KIZIYORUM.
BÜTÜN YAZILARINIZDA "O" VAR.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ BUNCA HARARETLİ DEĞİLDİR.
BU GÜNKÜ YAZINIZI ELEŞTİRİRYE KAPATTIĞINIZ İÇİN AYRICA HOŞNUT OLMADIM.
BEN YAZAYIM SEN OKU.
BEN KONUŞAYIM SEN DİNLE.
SANATSAL YORUM BİLE YAPMA.
ATATÜRK'Ü KORUMA KANUNLARI İLE VE ÇABASI İLE SANSÜRE GEREK VAR MI?
NEDEN?
SEN BENDEN DAHA MI ATATÜRKÇÜSÜN?
Bunlar bir polemik konusu olsun diye yazmadım. Samimi ve anlayışınıza güvenerek yazdığım tespitlerdi.
Bende yazacağım ama göreceksiniz ki Atatürk'ü kılıç gibi sallamayacağım sağa sola.
Teşekkür ederim.
Saygılar.
velliköy
iyi anlarsın.Sen kimsin kardeşim ?Kendini tanıtmaktan bile korkuyorsun. Türk
edebiyatına kaç ve hangi eserleri kazandırdın? Üzüldüğüm Atatürk'ü hiç tanı-
madığın halde tanır gibi gözükmendir. Sen ve senin gibi düşünenler ne yapar-
sanız yapın Atatürk'ü unutturamayacaksınız. Sevgilerimle..
Müfit AKSAKAL
Engin Tatlıtürk
Kitap yazmış olmak mı?
Atatürk hakkında eser vermiş olmak mı?
Hayır hiç biri değil.
Yazınıza yaptığım bir yorum bile sizi fazlasıyla kızdırmış. Oysa hakaret içeren ya da Atayı rencide edici bir şey yok.
" Beni tanımak demek; yüzümü görmek demek değildir. Benim duygu ve düşünce düşüncelerimi anlayabiliyorsanız beni görmüşsünüz demektir."
Bir eğitimciden asla beklemeyeceğim uslupla cevap vermenize gerekçe neydi?
Yüzlerce yazı yazdım. hiçbir yazımı eleştiriye kapatmadım. Kapatmam.
Vurup kaçmam.
Düşüncemi söylerim ama hakaret etmem. Yağ çekmem.
Beğenmesen bile hele hele yapılan eleştiriyi silmem.
Ve asla kimseyi yasaklamam.
Eğitimci seviyeli tartışma ortamından zevk alır.
Sürekli sizi takip edecek değilim. belkide yasaklıyım. Yorumumu sildiğinize göre o da olur. O zaman sitenizi ziyaretim anlamsız.
Oysa hiç yorum almayan bir yazıyı okuma bölümüne taşımıştım.
Siz beni yanlış anladınız ama sizin meseleniz.
saygılar.
Engin Tatlıtürk
Bu açışımda yorumumun silinmemeiş olduğunu gördüm.
Sanırım bilgisayarımda geri giderken yormsuz gözükme durumu doğru.
Maksadım kırıcı olmak değildir.
Atayla da sorunum yok.
Ondan nemalananlara kızıyorum.
Siz de onlardansınız demedim.
Fakat bunca sıkı Atatürkçü oluşunuzun bir amacı olduğunu düşündüğümü söyledim.
Daha uygun bir yorumla açıklayabilirdiniz. Adeta kavgadayız izlenimi veren
bir cevap aldım.
Üzüldüm.
Ben de gayet Atatürkçüyüm.
Atatürkçülük durağan değildir. Onun devrimci ruhunu yok sayıyor bazı klasik Atatürkçüler.
Hangi devriminin hakkı veriliyor?
Sürekli dillere dolayıp düşman kazandırılıyor.
Kırdımsa ve ya yanlış anlaşıldımsa kusurumu affedin.
Siz de kendinizi bu kadar germeyin.
Selamlar.
velliköy
Yazdıklarınızı okudum.Atatürk devrim ve ilkelerine bağlı birisi olmanıza
çok ama çok sevindim. Fazla ve sıkı bir Atatürkçü olduğumu yazmışsınız.
Doğrudur Atatürk'ün,Atatürk devrim ve ilkelerinin de yılmaz savunucusuyum..
Atatürk olmasaydı Sevr Antlaşmasına göre Türkiye Cumhuriyeti diye bir
devlet de olmayacaktı. Bizler belki yine olacaktık ama adımız Hans vb.dini
inancımız da farklı olacaktı. Dini inançlarım Atatürkçülüğüm kadar sağlamdır.
Ben dine ve inançlı insanlara değil din kisvesi altında Müslümanım diye saf
Anadolu insanımızı aldatarak nemalananlara karşıyım.Karşı olmaya da devam
ediyorum,edeceğim.Atatürk Diyor ki adlı yazımın sonundaki Ey Türk Gençliği
altında yazdıklarımın hangisi yalan ve yanlıştır ki bu yazımı örnek göstererek
sıkı Atatürkçü olduğumu belittiniz.
Yazı ve şiirlerimin yoruma kapatılmasındaki amacım şahsıma ve diğer
arkadaşlara örneğin size yazılan yorumların çok sığ ve anlamsız olmasıdır.
Kaldı ki yaşım 70 'e dayandı.Ne övgüye ne de eleştiriye ihtiyacım var.Tüm
uğraşım gençlere daha güzel ve çağdaş bir ülke bırakmaktır.Şunu da be-
lirteyim yazdığım yazılar nedeniyle kimseden para almıyorum.Almam da çok
ama çok anlamsız olur. Yazı ve şiirlerimin çoğu daha önce yayınlanmış olan
kitaplardan alınanlardır. Duyarlılığınız için teşekkür ederim.Sevgilerimle...
Müfit AKSAKAL