- 763 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MUCUR 'da HALK İNANIŞLARI - 1
TATAR VURMA ;
Evin 8 yaşındaki küçük çocuğu hastadır.Şikayeti ; karın ağrısı ve mide gazı ..
Anne koşar mahallenin "Halk Doktoruna". Halk hastalıklarını en iyi bilen, doğru teşhis koyan ,ilaç ve terapi uygulayarak hastalarını iyileştiren FATO BACI ’ ya .Anlatır çocuğunun durumunu ve yardım ister DR.Fato dan. Tedavi malzemelerini alıp, varır hastasının evine.Tedavi malzemelerine gelince; bir adet EKMEK TAHTASI (yufka açma tahtası) bir de oklava.Oklavanın iki ucuna bağlanan ip. Hastaya hiçbir şey sorulmadan (Konsültasyon yapılmadan) teşhis konmuştur bile. "midede gaz", ve bu şişlik yapan gaz, şimdi yapılacak FİZYOTERAPİ ile alınacak ve hasta da sağlığına kavuşacak..
Hasta, yatağında oturur konumuna getirilir,önüne, karın bölgesini kapsayacak şekilde dayanır ekmek tahtası. Anne çocuğunun yanında oturmuş,bir eli ile dayalı tahtayı tutarken bir eli ile de çocuğun sırt bölgesini ovalar yavaş yavaş.Tatarcı DR.Fato Bacı elindeki ip bağlanarak TÜFEK yapılmış uzun oklavayı asmış boynuna, olmuş bir TATAR avcısı.Tatarcık mikrop taşıyan bir sivrisinek türüdür ve tüylüdür. .Özel yetişmiş " TATARCIK AVCILARI " tarafından avlanır.Avlanır ki; verdiği zarar ve korkudan kurtulsun insanlar. Ne ilgisi var bu açıklama ile bu tedavi yönteminin ? demeyin . Var,hastanın karnındaki bu ağrı ve gazın da nedeni olduğu TATARCIK KORKUSU dur.O halde karındaki bu Tatarcık , avcısı (doktoru ) tarafından vurulup yok edilmeli ki; hasta iyileşsin ! .. Elinde oklavadan tüfeği ile hastadan 1-2 metre uzaktaki tatarcı kadın çekmiş oklavadan silahını , nişan almış hastanın karnında dayalı ekmek tahtasına ,başlar bağırarak sormaya ; " VURUR MUYUM , VURAMAZ MIYIM ? " diye . bu soru üç kez tekrarlanır. Karşılık verir anne üç kez; "V U R A M A Z S I N " diye. İş ,vururum-vuramazsın iddiasına dönerken Tatarcı Fato silahını ateşlemiş, oklavayı ekmek tahtasına hızla fırlatıp "TAAAAKKKK! " sesini çıkarttırmış, oklava da hastanın yorganı üstüne düşmüştür. Yani tatarcık başarı ile vurulmuştur. Bu atış baştan alınarak üç kez tekrarlanır..Tedavi de bitmiştir.
Tatarcı Kadın oklava ve tahtasını alıp evden çıkarken, avucuna sıkıştırılan tedavi ücret olan parayı, ya da paketlenmiş hediyeyi alıp evinin yolunu tutmuştur. Peki; ya tedavi ettiği hasta, iyileşmiş mi ? onu bilmiyorum. Bildiğim tek şey ,Tatarcık hayvanının canına kıyıldığıdır.Şifalar olsun tüm karnı ağrıyan,gazı olanlara.
KURŞUN DÖKME ;
Evde bir hasta var.Hastalığının adı ,neyse ne de, hastalığın nedeni belli ; NAZAR , yani, bu kişinin üzerinde GÖZ var. Kötü niyetli, fesat ve kıskanç birinin GÖZÜ var.
Evde, ateşler içinde yatan hastanın hastalanmasının nedeni de bundan başka bir şey değil ..
Önce bu fesat, kıskanç, kötü niyetlinin kim olduğunu, neden bu ŞOM GÖZLE bu insanı hastalandırdığını bulmak gerek, sonra da o ŞOM göze (nazarı değmiş olana) erimiş kurşun dökerek gözleri kör edip, zararından kurtulmak..Mahallede nazara KURŞUN DÖKÜCÜ bir kadın vardır. O zamanlarda pek revaçtadır diplomasız HALK DOKTORLARI mız, her derde devâ, her hastaya şifa veren OTACI, OLÇUM, UĞURLU, SIRLI, USTASINDAN EL ALMIŞ .doktorlarımız...Hemen haber salınır KURŞUN DÖKÜCÜ Ümüş Bacı’ ya.Mahalle doktoru Ümüş Bacı ’ nın alet çantası her daim hazırdır yanında ,içinde ; kurşun tavası, bir adet yayvan bakır su tası, bir parça kurşu ,bir de yemeni ya da tülbent..Çantasını kaptığı gibi varır nazardan yatan hastanın evine. Geçmiş olsu dan, hoş -beşten sonra muayeneya başlanır. Kurşun dökücü Ümüş Bacı, hastanın gözlerinin içine, saçlarının arasına, koltuk altlarına, avuç içine ve ayak tabanlarına ve karnına baktıktan onra kararını verir " evet nazar var " yani GÖZ DEĞMESİ. Hemen tedaviye geçer. Hasta odasında yalnıca bir kişi kalır, diğer meraklılar dışarı çıkarılır.
Hasat boylu boyunca yatağında yatar vaziyettedir. Ocak yakılır, kurşun tavası ocak üzerinde ve içindeki kurşun ısıtılarak eritilmektedir, hastanın yüzü tülbent yada yemeni ile örtülür, eriyen kurşun tavası bir elinde, içine su konmuş yayvan tas olan Kurşuncu Kadın birşeyler okuyarak eğilir hastanın üzerine doğru,içinde su konulmuş tası hastanın baş, göz üst hizasında tutar ve tavadaki erimiş sıcak kurşunu döker tastaki suyun içine. Cooss ! Bir taraftan da " Kurşun Dökme Duasını "okumaya devam eder. Suya dökülen erimiş kurşun donar ve değişik şekiller alır. Bu şekillerden şom gözlü insan figürleri oluşmuştur. İşin sırrı da bu donup şekiller almış kurşuna bakarak O ŞOM GÖZLÜ insanı tanımak ve okuduğu dualarla döktüğü kurşunun bu ŞOM göze ulaşıp gözünü kör etmesini sağlamaktır.
Bu Mazarat insan bulunmuş ve ismi de açıklanmıştır Böylece hasta nazardan kurtulmuş, üzerindeki kötü göz de bertaraf edilmiştir. Ümüş Bacı malzemelerini toplarken, bir taraftan da olayla ilgili yorumunu yapmakta ve bir daha böylesi (kötü gözlü) insanlardan sakınılması gerektiği uyarısında bulunmaktadır.
Bahişini (ücretini) alıp evine döner Kurşun Dökücü ÜMÜŞ BACI dır ve okuduğu dua da :" Elemtere fiş,kem gözler şiş " olduğu söylenir.
Kem gözlere şiş olsun dileklerimizle
…
Derleyen
MUZAFFER YILDIRIM
YORUMLAR
hatırLadığım ben sekiz ya da onLardayken bizim rahmetLinin bir kere bana kurşun döktürdüğü idi.. hani bi hastaLık fiLanda yoktu açıkcası, nazar değmesin diye yapıiLdığını düşünmüşümdür hep... ama bi haLta yaramadığını gördüm vakit iLerLeyince....
''tatar vurma'' iLginç bir tedavi biçimi imiş.. oLdukça eğLendirici bir biLgiLendirme oLmuş, teşekkür ederim..
hörmetLer,
seLamLarım...