- 1200 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MEKTUBUMU OKURSAN ANLARSIN
MEKTUBUMU OKURSAN ANLARSIN!
Bazen kareli bir sayfaya, bazen çizgisiz bir kağıda dökülür dertler, sevinçler.. Bazen kalpli, bazen çiçekli bir yaprağa yazılır en derin sevdalar. Bazen göz yaşıyla ıslanır hasret dolu sözcükler.
Sonra dörde katlsnıp bir zarfla konulur ve ağzı yalanır, kapanır ve anaya, babaya özlem olur, yare sitem, evlada, sılaya , dosta hasret olur her biri…
Bir yolcu gibi beklenir yolu, gelecektir belki bugün, belki haftaya veya gelecektir mutlaka bir sonraki aya. Buram buram sevda getirecektir her bir satır, sıla kokusu, yarın teni, ananın babanın eli, evladın özlemi gelecektir. Bir heyecanla yırtılır , için içine sığmaz o an. Heyecanına karışır göz yaşı..
Bende seni özledim evlad der ana. Nasılsın kurbanım der.. Ne zaman geleceksin? Ne zaman bitecek bu hasret. Bak, “Babanda selam eder, özlemle gözlerinden öper” der. Buram buram toprak kokan eller gelir gözüme, Tozlu yollar sıralanır köyümün. Gıcırdayan tahta kapı, meleyen kuzular, kazlar, ördek gelir. Bağımızı gelir, sıra sıra domates fidesi, yemyeşil soğanı, biberi, patlıcanı gelir bağımın, cevizi, zerdalisi, dilmit üzümü delir kıracın,
Satır aralarına gizlenir yarin sözleri, iki damla yaşla ıslanmıştır sözleri. “Bey, yiğidim, özledim. Ne zaman gelirsin, bak oğlun koşar gezer, seni sorar, resminle konuşur, babam der”. Bir kez daha sızlar derinlerde bi yerler. Ah çersin, bir de sigara çekersin ki taa içine, Birde siyah beyaz bir resim çıkar içinde. Koklar koklar öpersin..
Duman duman çektiğin hasrettir aslında, özlem, anadır, baba, yar ve yarendir. Bir nefeste tükenir tüm zaman. Bitmez bitiremezsin.
Bir kağıt alır ve başalrsın.
Canım babam….. Daha neler neler sığar ki o sayfaya. Kocaman bir yürektir aslında postalanan.
Ben böyle büyüdüm evladım. Santrale saatlerce bekleyip yazdırılan telefonlarla, ne mesajlaşırdım sevdamla, ne multimesajım vardı.
Beklemeyi severdim postacının gelişini. Hergün kapı önüne atılan mektup var mı sorardım. Severdim evlat sıladan haber getiren o sarı zarfı. Nasırlı ellerle, eksik alfabe bilgisiyle yazılı, ama tam sevda dolu sözcüklerle dolu o mektupları..
Sevdamı beklerdim, doğduğum toprakları,
Anamı babamı, kardeşimi beklerdim,
Eşimi, dostumu beklerdim,
Seni beklerdim evlad, satırlara çizili yüzünü görürdüm.
Her mektupla büyütürdüm seni….. Yüreğime çizerdim seni..
MEKTUBUMU OKURSAN ANLARSIN BELKİ.
ASLINDA YOKLUĞUMDA OKUDUĞUNDA EVLAD…
TÜM GEÇMİŞİ SATIRLARDA PAYLAŞAN BİR NESİLE SELAM OLSUN
ŞENOL KÖKSAL
YORUMLAR
Aleyna ve aleykümselâm diyerek aldık selâmını muhterem kardeş..
Geçmişe özlem her nesilde olduğu gibi elbet bizim nesilde de olacak ve bu böyle sürüp gidecek.. Velâkin.. geçmiş zaman hiç bir şekilde geri gelmeyecek.. Biz mürekkep kokusunun çocuklarıyız..kâğıt üzerinde gezen kalem hışırtısının meftûnlarıyız.. Ya bizden sonrası ?!? işte günümüz.. evlâtlarımız iki kelimeyi düzgünce yazamıyor..varsa yoksa kısa mesaj.. hem de en kısasından.. kelimelerin bile canına okuyarak.. sesli harflerin sesini kısarak.. sadece sessiz harflere pahsolmuş kısa mesajlarla haberleşme devrini görüyoruz bu aralar... sonrası mı ?? bilinmez !.!. Amma .. şu bir gerçek : DİLİMİZ ÖLÜYOR... BİZ ÖLÜYORUZ ASLINDA.. BİR MİLLET ÖLÜYOR... FARKINDA OLMADAN...K E Ş K E... KEŞKE KÂĞIT-KALEM İKİLİSİ SALTANATINI SÜRDÜREBİLSE..
muhacir bozkurt tarafından 11/22/2010 9:30:34 PM zamanında düzenlenmiştir.