- 659 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Deniz Haydutluğu ve Somali
Deniz haydutluğu kavramı (piracy),tanımını uluslararası hukukta bulan bir kavramdır.Genellikle çeviricilerden kaynaklanan bir hata ile deniz haydutluğu kavramı korsanlık(corsair)kavramı ile karıştırılamaktadır.Oysa her iki kavram biribirinden bir ayli farklıdır.Korsanlık 1856 Paris Konferansına kadar uluslararası çatışma hukuku kapsamında ele alınan meşru bir kavram olmuş ,bahsekonu konferans ile yasaklanmıştır.Korsanlık savaş durumunda düşman ticaret gemilerine saldırmak,gemileri ve yüklerini ele geçirmek için savaşan devletlerden biri tarafından görevlendirilen ticaret gemilerinin eylemleri olarak tanımlanır. Deniz haydutluğu kavramı 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi nin 101. maddesinde tanımlanmıştır buna göre’ deniz haydutluğu özel uçak yada gemilerin mürettebatı vasıtasıyla şahsi amaçlar için gerçekleştirilen soygun,şiddet yada elkoyma eylemidir’Böyle bir eylemin deniz haydutluğu olarak kabul edilebilmesi için ,eylemin açık denizlerde veya hiçbir devletin yargı yetkisinin bulunmadığı bir bölgede bulunan uçak ve gemilere veya bunlarda bulunan mürebbat ve malzemeye karşı gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bugün Somali açıklarında karşı karşıya bulunulan deniz haydutluğunun temel nedeni Somalide 1991 de yaşanan karışıklıklardır.1991 yılına kadar Barre rejimi tarafından yönetilen Somalide göreceli güvenceli bir ortam oluşmuş ve bu çerçevede deeniz ticaret yollarının emniyeti ve balıkçılık alanlarına yönelik düzenlemeler ülke yönetimi tarafından sağlanabilmiştir.Ancak 1991 yılında Barre rejiminin yıkılmasıyla bir otorite boşluğu doğmuş ancak 1995 yılına kadarBM Somali Misyonu(UNOSOM)na bağlı Deniz Görev Kuvveti Somali açıklarında deniz güvenliğini sağalam görevi üslenmiştir.1995 yılının Mart ayında BM in Deniz Görev Kuvvetini sonlandırması neticeinde Somali açıklarındaki denizlerde otorite boşluğu oluşmuş ve ve bunu fırsat bilen yabancı ülkelere ait balıkçılar bölgenin balıkçılk potansiyelini hukuka aykırı biçimde kullanmaya başalamışlardır.Ayrıca pekçok büyük şirket sahil güvenlik unsurunun bulunmadığı Somali sularına büyük miktarda atık bırakmak suretiyle balık kaynaklarının ciddi biçimde azalmasına sebeb olmuştur.Bugün Somali açıklarında yasadışı balıkçılık yapan yabancı ülkelere ait tekneler yaklaşık 300 milyon ABD Doları değerinde ton balığı karides ve yengeç avlamaktadırlar.1995 ila 2004 yılları arasında Somalili balıkçılar ile anılan yabancı balıkçılar arasında çatışmala r devam etmiş bu kapsamda özellikle 2000-2004 yılları arasında Somalili milisler tarafından yasadışı balıkçılk yapan teknelere el konulmuş ve ’hasar tazminatı’adı altında sahiplerinden fidye talep edilmiştir.2004 yılından itibaren fidye kazançalrının karını gören söz konusu çeteler kendilerine yeni hedef olarak bölgeden geçiş yapan ticaret gemilerini belirlemişler ve 2005 yılından itibaren bu kapsamdaki faaliyetlerin arttırmışlardır.2008 yılından bölgede gerçekleştirilen deniz haydutluğu astronomik biçimde artmış ve neredeyse hergün saldırı haberi gelmeye başlamıştır.2008 yılında toplam 135 deniz haydutluğu olmuş ve 44 gemi yaklaşık 600 mürettebatı ile birlikte kaçırılmıştır. Bu kapsamda BM tarfından sivil ve askeri önlemler alınmış ve deniz haydutluğuyla mücadeleye girişilmiştir askeri önlemler kapsamında bir Deniz Görev Gücü oluşturulmuş ve BM bağlısı ülkelere ait donanmalardan katılan gemiler göreve başlamıştır.TC olarak ülkemizde bu bağlamda oluşturulan görev gücüne 1 veya 2 fırkateyn ile iştirak etmektedir.Deniz haydutluğuyla mücadelenin önümüzdeki birkaç on yıl daha dünyanın gündemini meşgul edeceği değerlendirilmektedir. Sonuç olarak Somali açıklarında sürdürülmekte olan deniz haydutluğu mücadele faaliyetlerinin kısa ve orta dönemde tamamen ortadan kaldırılamayacağı kesindir.Uzun dönemli çözümlere yönelik ortaya konulan insiyatifde yeterli olmaktan uzaktır.Kısa dönemde hastalığın belirtileri, ile ilgili olarak sorunlarla mücadelede önemli yol katedilmiş ancak hastalığın kendisiyle ilgili temelde yatan sorunlar emperyalist devletlerin çıkarına ters düştüğü için hastalık tam olarak teşhis edilememiştir ve dünyada hiç bir devletin yaratacağı otorite boşluğu maalesef boş kalmamış mutlaka emperyalist devletler tarafından doldurulmuştur devletimizi yönetenlere duyurulur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.