- 1457 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
SİTEM
"Yaşın kaç beyamca?" sözünü sırf muhabbet olsun diye soranlara deli oluyorum artık! Ben soruyor muyum size? Siz de sormayın işte! Adım çıkmış aksiye! Aksi de olurum taksi de, galaksi de kime ne?
Yetmiş beş yaşındayım! Erdiniz mi muradınıza! Ben mi istedim bu kadar ömrü? Rabbime “benden yardımını esirgeme” diye dualar ettim o da bana para, pul değil ama şerefimle yaşadığım bu ömrü verdi!
“Maşallah bayağı da yaşın varmış?” diyorlar. Utanmasalar “ne de çok yaşamışsın artık yeter” diyecekler. Canımı onlar mı vermişler!
Sanki benim aldığım nefes eksilse, ciğerlerine daha mı fazla oksijen gidecek! Musluktan içtiğim su israf mı, sizin rızkınızdan mı çalıyorum. Zamanında ben de sizin gibiydim çalışırdım bileğimin gücüyle.. Üç kuruş aylığım var devletten, siz mi kamburu mu doğrultuyorsunuz?
Çabucak toprağa gömmek istiyorlar ama bu toprakta doğdum ben! Bu toprakta da öleceğim işte!
Bakmayın elimin yüzümün harita gibi oluşuna! Bir zamanlar ben de bu coğrafyaya bir bebek olarak geldim. Bu yüzüm ergenlik sivilcesi de gördü. Delikanlı bakışlar da... Hatta bana aşık olan hanımımı da.
Ta uzaklarda gördüğüm otobüs için durağa sizin gibi koşardım! Bana mısın demeden en ağır yükleri elimde taşırdım.
Sineğin sesini bile duyarken, şimdi sokak satıcılarının hoporlörden çıkan patates soğan diyen feryatlarını bile işitmiyorum.
İstediğim sadaka değil ki? Saygı, hürmet azıcık da sevgi! Nüfustan düşmem size ne kazandıracak ki! Daha elden ayaktan düşmemişim. Ağır ağır da olsa bir başıma yürüyebiliyorum. Kimseye yük değilim! Bırakın “ihtiyar” demeyi!
Herkesin yolu kendine açık! Farkında olmadan yürürken bir de bakacaksınız ki beyazlarınız pamuk gibi çıkmış, biraz daha yol alacaksınız dişleriniz patır patır dökülmüş, gözleriniz iyiden iyiye kalın gözlüksüz göremez olmuş, derinizi buharlı ütü bile açmaz hale gelmiş! Kullandığınız ilaçların sayısını unutmuşsunuz!
Kuru bir ağaç görüyorsunuz ya şimdi beni! Oysa bende de yeşilin envare çeşit tonu vardı. Meyve verirdim dalımdan! Neredeler şimdi kavanozlara reçel mi oldular? Yoksa çok mu hamdılar ki beni unuttular!
Bırakın beni kendi halime! Ekmek, su istemiyorum sizden, acımayın yeter!
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Sanki benim aldığım nefes eksilse, ciğerlerine daha mı fazla oksijen gidecek! Musluktan içtiğim su israf mı, sizin rızkınızdan mı çalıyorum. Zamanında ben de sizin gibiydim çalışırdım bileğimin gücüyle.. Üç kuruş aylığım var devletten, siz mi kamburu mu doğrultuyorsunuz?
.......................
yazının bu bölümünü çok beğendim..
kutlarım sevgili yazar şair..
Aysel AKSÜMER
mizahi yönü ağır basan muhteşem bir eser....yaşlı amcaya çok güldüm ammavelakin gülerkende düşünmeden geçemedim
yüreğine sağlık ablacığım .....
Aysel AKSÜMER
greenstone özlem
bir şiirimde dedim ki yaşlı çınarlar için
yüzü toprağa dönük çınarları aradım
şehrin muhtelif yerlerinde
alınlarında karakalem yazgısı
ölüm ve yalnızlıktı sayfaların arasında gezinen ruh
gün süzülüp gitti huzur evinin bahçesinden
göz bebeğinde asılı fotoğrafla
teşekkürler hayatın gerçek hikayelerini şairler yazar şiir ve yazılarında tüm içten duygularıyla
Aysel AKSÜMER
Doğumla ölüm arasındaki geçen zamana yaşam deniyor. Çok yaşamaya da yaşlanmak...
Allah cümlemizi köşelere yatırıp kapılara baktırmasın. Elden ayaktan düşürmeden geleni gideni eksik olmayan sağlıklı yaşlılardan eylesin.
Yazın yine güzeldi aysel beğeniyle okudum. Hem de yüreğime dokunarak.
sevgimle...
Aysel AKSÜMER
Dün çocuktuk,bugün ne hale geldik!
Her yaşın bir güzelliği var ama sanırım yaşlılığın yok.Gözlüksüz kitap okuyamaz oldum.Unutkanlaştım! Bacaklarım tırmanmıyor yokuşu.Eskiden ikişer ikişer atlardım. Gençliğimde çalıların üstünde yatardım.Şimdi yorganın altında bile üşümekteyim.
Yazıda hüzün vardı ama ders alınacak da çok şeyler vardı.
Tebrikler Aysel kardeş. Sen her zaman yaz e mi...
Selamlar...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Özellikle finaldeki sözler çok etkiledi beni. Yine anlamlı ve yaşamımızdan kesitler vardı yazının içinde. Kaleminden dökülenleri okumak çok güzel Sevgili Aysel' ciğim. Sevgilerimle canım
Aysel AKSÜMER
Kuru bir ağaç görüyorsunuz ya şimdi beni! Oysa bende de yeşilin envare çeşit tonu vardı. Meyve verirdim dalımdan! Neredeler şimdi kavanozlara reçel mi oldular? Yoksa çok mu hamdılar ki beni unuttular!
bu kısım çok hoşuma gitti kutlarım harıka bir yazı okudum
saygılar sunarım
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
önce teşekkür ederim bu yazı için
biraz yatıştırdı kızgınlığımı:)
ulu orta geneçler day veya amca diye hitap ettilerr mi kan tepeme sıçrıyor
hele toynak amca diye yakıştırmaları varya..
ne olmuş yani ellisine gelmişsem on sekizindeyim oysa derken kend,imi kandırıdığımı da biliyorum
şükür ki henüz dolmuşta yada otobüste yer veren çıkmadı:)
yinede olduğu yaşımı da seviyorum..
güzel bir yazı idi şaka ile karışık yorumladım ama umarım darılmazsın dostum
Aysel AKSÜMER
Çok teşekkür ederim samimi yorumunuz için. Dilerim herkese güzel yaşlılıklar nasip etsin. Elden ayaktan düşmeden. Kendi işimizi kendimiz yapabilelim.
Saygı ve selamlarımla...
İbret alınası bir yazı!
Dün çocuktuk, bugün yetişkiniz, ömrümüz yeterse yarın yaşlı oluruz, bilmeliyiz ki nasıl evlatlar ve torunlar olursak, ilerde bize de aynisi yapılacak.
Onların bizden istediği sadece biraz ilgi ve sevgi.
Arkadaşım yazını okurken içim burkuldu. Yaşlılara hiç bir şeyden anlamaz gibi davrananlar, unutmamalılar ki o yaşlılar da bir zamanlar, gençti , güçlüydü.Bir süre sonra, o da onlar gibi elden ayaktan düşebilir!
Anlamlı paylaşımın için teşekkürler, sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Teşekkür ederim güzel ve anlamlı yorumunuz için. Sevgilerimle..
şiirimin bir dörtlüğüyle katılacağım
mazide muktedirken
sözümüz dinlenirdi
sevilip sayılırken
yaşam keyif verirdi......kimseye kalmamış kimseyede kalmaz....burkan yazınız ders verir nitelikte....mesajınız yerine ulaşmıştır.....tebrikler kardeşim punaım yakışandır....saygılar
Aysel AKSÜMER
Gençlikte kıymetini bilmediğimiz ömrümüz bir de bakmışız ki tükenme noktasında.
Belki gençliğin verdiği delilikle zaman zaman hepimiz kırmış incitmişizdir istemeden de olsa dede ve ninelerimizi. Ama gönül almasını da bilirdik kırdıktan sonra. Hep şimdiki nesil vefasız, büyüklerine karşı saygısız diyoruz ama hiç düşünmüyoruz ki onu yetiştiren yine biziz.
İşin en garibi bir bebek yürüme aşamasındayken onun ağır aksak hareketleriyle mutlu olurken, yaşlı anne, baba, dede veya ninelerimizin ağır aksak hareketlerinden sıkıntı duyuyoruz. Bu davranışımız acaba geleceğimizi görüp hayata isyan mı?
Yazın sayesinde iç döküş oldu benimki de biraz.
Yüreğine sağlık canım benim.
Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Ama büyüklerine son anına kadar çok iyi bakanlar da var. Helal olsun diyorum hep.. Benim bir arkadaşımın babası ömrünün son ayları altına yapıyordu. Arkadaşım bezini sevgiyle bağladığını söylüyordu.
Herkesin başına bir gün gelecek çok yaşlılık.. Sevgilerimle arkadaşım.
N. B. Ç.
Caınmsın, sen sağol...
Aysel AKSÜMER
Benim çocuklarımı babaanneleri büyüttüler. Allah'a şükür ki herşeyleriyle ilgilenirler benimkiler.. Hatta kızım elmayı rendeler verir babaannesine.. Hastaneye götürülecekse hemen kızım dersi yoksa ben götüreyim der.. Çok emeği oldu ama şimdi gördüğü ilgiden çok memnun. Dilerim biz de öyle oluruz.
Sevgilerimle canım..
Nesil değişiyor....Şekil olarak,ahlak olarak her haliyle büyük ve hızlı bir ivmeyle değişim içerisinde her şey. İnsanlar da "her şey" in içerisinde olduğundan,değişimden nasiplerini alıyorlar.
Çocukluğum tatillerde dedmin dizleri dibinde gazyağı lambasının sarı yorgun ışığında eski hikayeler ve meseller dinleyerek geçti.
Şimdi gençler okuldan zaman buluca dersaneye,dersaneden zaman bulunca bilgisayara koşuytorlar.
Dedelerin ninelerin kollarına koşan yok.
Yaşlı olma zor..
Dedem derdi .
Sene bin üçyüz idi..
Bütün dünya düz idi...
Bilirdim ihtiyarlık..
Elli- altmış-yüz idi..
geldi girdi koynuma..
Megere biz buz idi..
Biz de gülerdik.
Bir gün yaşını sordum..bana 95 yaşındayım dedi..Sonra da " ahhhh..ah ne çabuk geçti ömür..anlamadık hiç bişi" demez mi...İçimden ya bunca yıl yaşadın daha ne istiyosun dedim..
Anneler babalar ne olursa olsun oskarlı filmden de, internetten de önemli...önemli demekle kalmamak lazım tabii ki.
Ben babamı ziyaret ederim iki günde bir kere giderim.
Hemen 27 Mayıstan..Menderes'den...İsmet İnönü....her defasında aynı heyecanla ve sorular sorarak dinlerim.
Soru muhakkak sorarım..Dinlediğimin işaretidir o.
Teşekkür ediyorum...anımsattığınız için.
Saygı ile