Masal (Meleğin gidişi ve dönüşü kendine)
…Melek kayboldu sonra. Bir’den bir’e… Dudağıma bir buse bile kondurmadan ve ama günlerce ve gecelerce sevişerek beynimle. Bakakaldım; üzgün, şaşkın, umutsuz, çaresiz…
O öğretmişti; “her şey geldiği gibi giderdi.” Nasıl an’sızın gelmişse ve nasıl bulduysa beni… tam da öyle bırakıp gitmişti beni kendime.
Gitmeye karar verdiğini anladık; Ölüm sessizliği işte… Bakışı değişir, sevişi değişir gidecek olanın. Ölecek gibi yaşamaya başlar biraz sonra, saldırır yaşama yutmak ister gibi. İşte bu gidecek olmanın işaretidir.
Yolundan döndürmek istedik, sunaklar sunduk, rüşvetti onun için; “herkesin bir şarkısı var, bulunca ya da bitince gitmeli” dedi, susturdu beni.
Kalanlar, bir şeyler yapıyorlardı. Anlamsız gözlerle bakıyordum onlara. Ritüeller düzenlendi ardından. Herkes bir sevi yarışına girişti. Çıldırmış gibiydiler. Kim daha çok sevdiğini göstermeye çabalıyordu sanki ve bana bakıyorlardı, yargılayan gözlerle. Arada laf sokuşturmaya çalışanlar oldu, önemsemedim. Ağlayan gözün ve edilen sözün ardındaki yüreği görmeyi bana ‘o’ öğretmişti; her nefesin bir rengi olduğunu da. Daha daha yetinmeyip fenalık geçirenler vardı bir de… Kötü bir yarıştı bu, tiksindirici. “Herkes kendine ağlar değil miydi”, göz kırptık… Gülümsedim.
Giysisini tabuta koyup, omuzlarda taşıdılar. Dualar okundu. Ben gülümsemeye devam ediyordum. Kadınlar… bir birlerine bakıp bir şeyler fısıldıyorlardı; duydum,.. umursamadım.
Toprak atmamı istediler taşıdıklarının üstüne. “Belki rahatlarsın”. Attım. Ne çok konuşuyorlardı insanlar ve ben neden bütün bu saçmalıkları yapıyordum? Bunu ise az sonra anlayacaktım.
Aniden etrafa bakmaya başladım. Kenarlarda kadınlar vardı ağla(yama)yan. Giysileri pürüzsüzdü kadınların, etiketleri dışarıdaydı. Hani görür görmez, anlarsın da, bir kader biçersin ya, hani bellidir böylelerin kaderleri. Öyle olmadığını anlayacaktım.
Yaklaştım yanlarına. Daha varmadan ağır parfüm kokuları geldi burnuma. Ama ‘o’ sevmezdi ki… Söyledikleri düş’tü aklıma; ‘kadın dediğin kendi gibi kokmalı!” Ve ama demek severmiş. Yalancı, düzenbaz…
Döndüm ansızın. Kadına baktım… Aramızdaydı!.
“Sakın!” dedi
“Çekil, geride kalan enkazları toplayacağım.”
“Bilirim ya, ama belki”… “ürktüm” dedi
“Kokular”…dedim
“Evet” dedi “yalan değildi. Ama zaten senin de bir kokun vardı.”
“Anladım” dedim.
Uzandı, “dur” dedim, “yaklaşma ve çekil.”
“ama belki bu s..”
İzin vermedim.
“çekil!” dedim.
Çekildi, geldiği yere.
Kadın bana bakıyordu, ürkek, korku dolu ve yalvarır gibi. Sarıldım. Bunu gören diğer kadınlar da geldiler. Sarıldık. Dayandılar göğsüme. her damla yaş bir söz’dü, ondan bana kalan ve aldım buyur ettim kalbime.
Ve anladım, artık ‘söz’ başkalaşmıştı; anladım, ağlayamadım.
Azé Ayşe GÖKKAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.