- 1009 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Aile ve Kuş Ailesi
Merhaba Dostlar,
Bu kaleme aldığım konu dün yaşandı.
Bizim aile altı kişilik bir ailedir. Dört kişisi insan ikisi muhabbet kuşu olmak üzere toplam altı kişiyiz. İki kuş dedim, erkek ve dişi iki muhabbet kuşumuz var. Hanım ve çocuklar bir muhabbet kuşu alalım ve konuştururuz severiz dediler. Bizim evde zaten çiçekler ve kuşların yeri başkadır. Evin terası kuş yuvası doludur. Büyük kızım ve hanım yemek artıklarını bir tepsiye koyup terasta serçelere vermeye başladılar, şimdi teras, sabah olduğu zaman kuştan geçilmiyor, serçeler ve kumrular cirit atıyor adeta.. Ama konumuzu dağıtmayayım.
Ve ben yedi yıl evvel bir kuş aldım kafesiyle birlikte, evde bir sevinç, adı şu olsun bu olsun derken beş kuş geçti elimizden.Bir yıl altı ay evvel bir yeşil erkek kuş aldım ve çok sevdik adını Barış koyduk. Bir ay sonra bizimkiler, başladı Barış’ı konuşturmaya; aşkım, Barış,öpücük… yani ne öğretirlerse konuşan evin küçük oğlu olmuştu ve çok sevmiştik onu.
Sonra büyük kızım bir gün babacığım, buna bir dişi alalım ve burada onlarında ailesi olsun dedi. Olur kızım dedim ve bir kül renkli aynı cins dişi kuş aldım geldim. İşte adı şu olsun bu olsun derken küçük kızım Azize, (şimdi edebiyat öğretmenliğini kazandı ve üniversite de ilk yılı, kulakları çınlasın), babacığım adı şeker olsun dedi hepimiz onayladık ve adı Şeker oldu. Barış ve Şeker ailesini kurduk.
Sonra bunlar bir gece sonunda alıştılar ve birbirlerini çok sevdiler, Barış, şekerine, şekerim aşkım canım öpücük, öp öp, diye diye aşklarını yaşadılar. Şeker başladı mı yumurta doğurmaya, neyse bir ek ağaç kutu bağladım ve yumurtalarını oraya yaptı. Sekiz yumurta yaptı hava kıştı ve soğuktu, dört tane civcivi çıkarttı ve büyüttü. Yok o komşu bir tane bana, yok birader bir tane bana, yok kayın birader bir tane bana ,demeye başlayınca civcivleri dağıttık. Bunlar biraz arandı yavrularını ama baktılar yok, bir gece darıldılar bize ama sonra yine alıştılar ve on gün sonra yine çiftleştiler ve şeker yine yumurtlamaya başladı ve böyle toplam otuz yavru yaptılar bu zamana kadar. Fakat bir şey atladım anlatırken onu da paylaşmalıyım, bir gece Barış ve Şeker’i ayırmıştık. Kardeşimin kuşu vardı onun evine vermiştik şekeri daha yeni aldığım zamanlarda idi, nerede Şeker kardeşimin kuşunu parçalayacakmış o gece, sabah bir telefon aman alın şu Şekeri benim kuşumu parçalayacakmış dedi, fakat o gece Barış da evde onu çok aramıştı ve bize küsmüştü. Sabah Şekeri getirince bir sevindi ki ikisini görmek
lazımdı. Dostlarım onların aşkım aşkım deyip birbirlerini nasıl öptüklerini görmek lazımdı.
Esas konumuza geleyim çok uzattım. Bu son yumurtalardan altı civciv çıkardı bizim kuş ailesi.Altı yavruları oldu ve dört tanesi biraz önce doğduğu için büyüktü, ilk doğan daha büyüktü. Dört tanesini kuşçuya verecektik, yerine kuşçu yem veriyor ve kızlara harçlık da kalıyor. (Artık komşular ve akrabalarımıza verecek kalmadığı için kuşçuya veriyoruz) Neyse dün sabah kalktık kızım dört yavruyu kuşçuya götürecekti ki bir ses geliyor; ‘Şeker sen ne yaptın be kızım, öldürecekmişsin sen yavrunu ‘diye söyleniyor. Ne oldu kızım filan derken, kızım başladı ağlamaya bende kortum ne oldu dedim birde baktım ki, ilk doğan yavruyu annesi kafasını delmiş, üst gagasını ısırmış koparmış, öldürecekmiş yavrusunu. Bu kadar kuş
çıkardılar başımıza böyle bir durum gelmedi hiç, çok şaşırmıştık. Bir yandan hanım ağlar bir yandan kızım ağlar, benim içim bir top oldu, neyse kızım sustun ağlamayın bir şeyler yapalım dedim ve biz ilk yavruyu şimdi adı garip ayırdık ve kızım, pansuman ve temizlik yaptıktan sonra krem filan sürdü ama çok üzülmüştük. Neyse aynı gün diğer üç yavruyu kuşçuya götürdü, orada böyle bir durum oldu demiş ve anlatmış, bizim başımıza böyle bir şey hiç gelmedi neden olmuştur diye sormuş, yaşar mı diye sormuş, kuşçu, o yavru dişidir demiş o eşini kıskanmış ve yapmıştır demiş. Çünkü o eşini çok seviyor demiş. Eğer sevmezse zaten bu zamana kadar civciv çıkarmazdı demiş. Eşini sevmeyen dişi kuş yuvayı yapmaz ve yumurta doğurmaz demiş. Evet bende katıldım, çünkü bizim şeker eşini ve eşi onu çok seviyorlar. Ve dişi kuşumuz yuvasını eşerek yumurta doğuracak hale getirip yuvayı yapıyordu her seferinde. Fakat kuşçu o yavru gagası yoksa yaşamaz demiş diye kızım kapıdan girdiği gibi başladı ağlamaya yine ne oldu filan dedim, işte kuşçu garip ölür demiş, üst gagası yoksa ölür demiş. Yok be kızım gel yaşar inşaallah diye teselli ettim onu. Ama iki günde gözleri şişti ağlamaktan. Neyse bugün garibi bir başladı bakmaya ve garibe çay kaşığıyla mama yaparak yedirerek ve su vererek canlandırdı. Az önce bizim garip salonda biraz uçuş da yaptı ve öttü. Fakat artık özürlü bir kuş olarak yaşayacaktı.Yine atladım, kızım bir kafeste ona almış gelirken, şimdi garip ayrı yerde balkıyor.Diğer kalan iki yavruyu hemen yemeğe başladılar mı ayıracağız. Kulağımıza küpe oldu.
Sevgili şiir dostlarım, sizlere bir sever aileyi ve acı bir tecrübeyi paylaştım.
Herkese selam ederim.Sevgi ve saygılarımla…
Hasan BELEK 09-10- 07
YORUMLAR
büyük bir zevkle okudum.
küçük bir tecrübemiz de bizim olmuştu.balkonda unutulan nadide ötüşlü kanaryamız güneş çarpıp ölünce ,evde kuş bakmayı yasaklamak zorunda kalmıştım.çocukların hepsi de delikanlılık çağlarındaydı, sorumsuz olmuşlardı.Kuşumuzun ölümüne sebeb olmuştu,bu unutkanlıkları.
..................bize verilen eğitimde akıllı varlık olarak yalnız insan var dediler.diğerleri içgüdüleriyle hareket ederlermiş
alet kullanamazlar,konuşamazlar,sevemezler,nefret edemezler miş.
sizce böylemi.günümüzde
iletişim bu kadar artmamış olsaydı,deniz dibi varlıklarından muhabbet kuşlarına kadar ,buca büyük küçük hayvanları belgeseller vasıtasıyla görmeseydik cahil gidecektik.bize 1964 te atom parçalanamaz diye öğretilirdi.sonra ikinci dünya savaşında amerikalılar japonyaya atom bombası attılar denirdi.o günün başbakanları da milli eğitim bakanları da sağdır.kırk yıl hizmet ettiklerini söyleyerek saygınlıklarına saygınlık eklemeye çalışırlar.
.......................yazınız bize ,kuşların kendilerine yetecek kadar annelik,babalık duguları olduğu gibi,aynı zamanda aşkları ,ihtirasları ve kıskanşlıklarının da olduğunu apaçık gösterdi.
........................bütün nefisler ortak bir nefsin ;bütün ruhlar ortak bir ruhun cüzleridir.
en büyük en küçükte mevcut.
şu halde biz gerçekten akıllı varlıklar olarak,la ilahe derken bütün olarak yokluğu; illallah derken( bütün olarak) varlığı kastetmek gerektiğini fark ettiğimiz gün yakine ulaşmış olacağız.
yoksa uzakta kalmaya mahkumuz demektir..
.........................Allahtan uzakta olanlar, şeytana yakın olanlardır.Allahın rahmet sıfatına (Cemaline ve kemaline)ibadet (itaat )etmeyenler,seytana yani Allahın gadabına(celaline)terbiye sıfatına itaat ediyorlar demektir. ki o makam cehennemdir.hem burada ve hem ötede.
kimse ona itaattan uzak değildir.
o bütün alemlerde mutlak hükümran olan,ekber ve kahhar Allah'tır.
rahman ve rahimdir.
herkese hak ettiğnini veren adildir.
hatasının farkına varanı bağışlayandır.
hemen büyük bir sevinçle cennetine dahil edendir.
hacı ali tarafından 10/10/2007 9:43:57 AM zamanında düzenlenmiştir.