- 690 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Olan Diliyle Değil, Duruşuyla Konuşur
Konuşmak için insan olmak. İnsan olmak için düşünmek. Düşünmek için akıl sahibi olmak. Akla bilgi, bilgiye dil, dile yürek gerek.
İnsan dilden önce akılla, akıldan önce yürekle konuşur. Akıl ve yürek sessizse dil hiçbir işe yaramaz. Ancak burada aklın ve yüreğin suskunluğu iradeyi güçlendirir. Güçlenen irade insana konuşmayı öğretir. Konuşmak için insana her şeyden önce bilgi gerekir. Bilgi için okumak ve öğrenmek gerekir. Okuyup öğrenen insan yaşadığı hayatı kolaylaştırıp güzelleştirmek için düşünür ve akıl eder. Güzellik insanı Allah’a yaklaştırır.
Bizi düşünceye sevk edip güzel olanı bulup yaşatarak Allah’a yaklaştıran aklımızdır. O‘na yakın olmayan bir akıl, O’nun nasihatini okuyup anlayıp tanıyıp bilmeyeceği için bizi O’na yaklaştıramaz.
Demek ki, bizi ona yaklaştıracak olan aklımız Allah’a, düşüncemiz bize aittir. O halde akla ait olan şeyler akla verilmeden akıldan hiçbir düşünce hiçbir hizmet beklenmez. Onun için insan her şeyden önce akli görevlerini yerine getirmekle sorumludur.
Bunun için her akıl sahibi önce okuyup bilgi edinecek. Okuyup öğrenip belleğinde toplayıp biriktirip harman ettiği tüm ham bilgileri yüreğe gönderip vicdanda rafine edecek.
Rafine edilmiş bilgiyle kişi kendi kalbini eğitip, güzel alışkanlıklar elde ederek ahlaklı olup vicdan sahibi olacak. Vicdan sahibi olan benlik, yaşadığı hayatta vicdanını kendine danışılan bir mihenk taşı, danışman yapacak. Yüreğimiz içinde oluşturulan bu vicdanda denilen danışman yaşayacağımız hayatın her evresinde, her anında bize akli irade ile nefse bağlı kalp arasında sürekli danışmanlık edecek.
Danışmanlık ederken de ilahi adalete uygun hak ve hukuk çerçevesinde yaşamamızı sağlarken gönül evimizi inşa edip dizayn edecek. Kişiliğimize yönelik oluşacak olan benliğimizin ölçü ve denge içerisinde oluşup doğru ve dürüst yaşamasını sağlayacak. Doğru olup dürüst bir hayat yaşarken de bize şahsiyet verip iyi bir kişilik kazandıracaktır. Kazandırdığı şahsiyet ve kişilik üzere de bizi iyi bir karakter sahibi olarak yaşatacaktır.
Tüm bunların benlikte oluşması aklın idrak güçüne bağlı olduğundan aklı olan her insan önce okuyup öğrenip düşünerek inanç oluşturması, oluşturduğu inanç üzere de yaşayıp iman oluşturması gerekir ki, Allah’a yakın insan olup yaşasın.
Aklın, bilginin, ilmin ve düşüncenin asıl gayesi, amacı da insanı, insan yapmak değil midir?
Bu vasıfları kazanıp elde eden bir insan özde Allah’a yakın olup, yakın durur. Allah’a yakın olup yakın duran bir insan da artık Diliyle Değil, Duruşuyla Konuşur.
18.10.2010
Cahit KARAÇ