DOKUNMAK…
DOKUNMAK…
Şimdi bir şeyler yazmaya çalışıyorum.
Akşamın erken vakti.
TV de Ana haberleri yeni izlemişim…
O kadar doluyum ki…
Memleket manzarası alabora…
Şimdi bunları yazsam diyeceksiniz ki…
Gına geldi haklı olarak…
Doğru…
Doğru da neden bu hale geldik…
Nedenmi?
Nedeni herkese göre farklı olabilir…
Siyasal bir sürü teori…
Ama ben başka bir yönden bakacağım bu gün… Dokunmak istiyorum… En son ne zaman birisinin yüreğine dokundunuz;
Başka birisi için bir şey yaptınız?
Ne zaman gerçek anlamda duygulanıp,
Gözleriniz yaşardı,
Küçük bir çocuğun gözlerindeki umutsuzluğu gördünüz?
En son ne zaman bir arkadaşınızı anlamaya çalıştınız,
Uzun uzun dertleştiniz...
Ne zaman çıplak ayakla toprağa basıp;
Bütün elektriğinizi boşalttınız.
En son ne zaman şımarttınız kendinizi,
Sevdiniz,
Beğendiniz...
Hayatın ne kadar anlamlı,
Yaşamanın, nefes almanın nasıl önemli olduğunu;
Ne zaman itiraf ettiniz kendinize...
Dimdik durup,
Eğilip bükülmeden ,
’’Ben buradayım, iyi ki varım’’ dediniz.
Yüreklere dokunmak önemlidir;
Parmaklarınızın ucunda attığını hissedersiniz.
Farkında lığı yakalarsınız..
Aslında hepimiz o kadar uzun süredir yüreklere dokunmuyoruz ki;
Öylesine unuttuk ki insan olduğumuzu,
İyilik yapmayı,
Olumlu düşünmeyi,
İnanmayı,
Güvenmeyi,
Güzel olan her şeyi unuttuk...
Dostluğu,
Arkadaşlığı,
Yoldaşlığı
Gerilerde bıraktık...
Yürekler atmıyor şimdi,
Yerini yapay kalplere bırakmış
Görmüyor,
Duymuyor,
Ama en önemlisi hissetmiyor...
Ruhu olmayan bir sürü insanız artık...
Öylesine dolaşıyoruz ortalıklarda;
Amaçsız,
Sevgisiz, İnançsız
Cesaretsiz...
Birileri belki yüreğimize dokunurda kendimize geliriz diye...