YASTIK İŞLEMELERİ
Başımızı her gece koyduğumuz yastıklar, insan yaşamında özel ve anlamlı bir yer tutarlar. Kimi işlemeli kimi işlemesiz sade kimi çiçekli desenli kimi çizgili...
Geçtiğimiz günlerde ABD ’ de yaptığı tv proğramları ile halkı aydınlatan ve ülkemiz televizyonlarına anlatımı aktarılan ünlü türk Dr. Mehmet Öz, yastıkların özellikleri ve insan sağlığındaki yeri üzerinde bilgiler verdi. İnsanlar programa dikkat kesildiler.
Bir fikir ABD ’ den söylenip gelirse önem ve öncelik kazanıyor nedense, yerel olarak söylenirse önemsenmiyor, dikkate alınmıyor. Bu incelenmesi gereken ilginç bir durum olsa gerek. Anadolu’ da evlenecek kızlar, sandıklar dolusu çeyiz hazırlarlar. bunların içinde yüz yastıkları ve sedir yastıkları (sert-yünlü yastık) özel ve öncelikli bir anlam taşır. Gelin ile damadı ’bir yastıkta kocasınlar diye uğurlarlar’.
Düğün öncesi gelin evinde halkın görmesine açılan çeyizler arasında yatak için hazırlanan yüz yastığı ile doğacak ilk çocuk için hazırlanan küçük çocuk yastığı ve onların üzerinde yer alan işlemeler halk kültürümüz içerisinde derin, geniş ve yüce anlamlar ifade eder. Düğün günü bazı yörelerimizde görülen ’ yüz yastığını kaçırma ve elma taşlama geleneği de bulunmaktadır.’
1983 yılında Eskişehir’ de yapılan ’1. Uluslararası TÜRK HALK EDEBİYATI SEMİNERİ’ ne Yozgat yöresinde düğünlerde elma taşlama, tilki yollama ve yüz yastığı kaçırma geleneği ve bununla ilgili deyişler başlıklı bir bildiri ile katılarak bu konuyu örneklerle ayrıntılı olarak işlemiştim.
Bu seminere ÇHC Doğu Türkistan Özerk Bölgesinden katılan yazarlar birliği başkanı Tayyipcan Eliyop ’Uygurların Düğün Koşmaları Hakkında’ bildirisi ile katılmış ve Yozgat bölgesindeki geleneklerle Uygurlar arasındaki gelenek benzerliğini ’Yozgat ile Doğu Türkistan arasına körpü- köprü kurduk’ sözleriyle ifade etmişti.
Damat evi bahçesine dikilen bir yüksek direğe takılan biri kırmızı diğeri oğlanı temsil eden 2 elma, çocuklar tarafından dikkatle taşlanır ve düşen elmayı damada ilk götüren çocuk bahşiş alır. Ayrıca gelin çıkarken doğacak çocuk için hazırlanan işlemeli küçük yastığı kaçırarak damada götüren çocukta bahşiş alır. Bunların ayrı ayrı anlamları vardır.
İşte birlikte kocanmak üzere başların ve gönüllerin konduğu yastıkların yüzünde, dileklerin, sevgilerin, duyguların ve umutların sembolü olan danteller , oyalar ve motiflerle donatılmış rengarenk el ve gönül işlemeleri yer alır.
Değişen ve gelişen yaşam koşullarına göre, bu yastıkların üzerine yapılan el işlemelerinin yerini makine işlemeleri almış bulunmakta. Yastık işlemelerinde insan ruhunun sıcaklığı yerine makinaların takırtısını simgeleyen soğuk şekiller yer almaktadır
Göz nuru, alın teri, el emeği ve yüreklerin sesi işlemeler kaybolurken onlarla beraber yaşam felsefesini simgeleyen sevgi ve duygu sembolleri de kayboldular.
Birbirini bulan güvercinler, kanaryalar ve kumrular kaynaşarak renklerden çelenk ören çiçek demetleri, geleceğin aydınlık ve umut dolu olmasını simgeleyen güneş ışınları ve ay-yıldız şekilleri, hayatın sonsuzluğunu simgeleyen çağlayan sular, gönüllerin sıcaklığını birleştiren kalpler, üremeyi ve çoğalmayı birleştiren üzüm salkımları ve buğday başakları, yaşamın güçlüklerini simgeleyen dağlar, yollar ve bunları aşıp mutluluğa kanat çırpan yücelerde uçan kuşlar, mutluluk ve sevinç gözyaşları ile birlikte geleceğe umutla açılan kollar , gençliğin heyecanı, hevesi, umudu ve sonsuz beklentileri yaşam sembolleri ve şekilli olarak yastık kılıflarına ve kaneviçe örtülere işlenmiş olup anılarda kalan izleri hiç bir zaman unutulmamıştır.
İnsanın olduğu yerde anılar vardır ve yaşamı renklendirir. Ne mutlu bu renklerin içinde kendini bulanlara. Anılarda yaşamdan kalan gerçek izler ve özler vardır...
YORUMLAR
Yahya Bey, Hoşgeldiniz. Sizinle tanışmaktan mutluluk duydum. Bizi tanıştıran dosta selam olsun. Yazınızdan bir halk adamı olduğunuz anlaşılıyor. Tebriklerimi gönderiyorum. Sizi takip edeceğim. Selam,sevgi ve saygılar.
ipekyolu
Sizin görüşlerinizi okumaktan mutlu olmaktayım.
Benim için yaptığınız yoruma çok teşekkür ederim.
Yazan,okuyan ve çizen kültür adamları ile çalan,söyleyen,üreten ve yaratan sanatçılar bu pilatformda buluştukça düşünce ve görüş zenginliği yaşanacak ve Edebiyat Defteri bence gerçek amacına ulaşacaktır.
Bu edebiyat Defteri, bir karalama defteri değil, bir kültür ve sanat defteri olarak estetik boyutlarıyla gelişecek, dünyamıza olumlu katkılar sağlayacaktır diye düşünmekteyim.
İlgi ve katkılarınız değerlidir. Selamlar, başarılar.
Geçmişimizi günümüze taşıyan güzel bir yazıydı. Yazınız mazide bir gezinti yaptırdı bana.
Biz Türk gelenek ve göreneklerine bağlı bir toplumduk. Yastıklarımız ve diğer çeyiz eşyalarımız hep el emeği göz nuru olurdu. Şimdi tamamen bitmese de bitme noktasına gelindiği bir gerçek. Artık yastıklarımız da insanlarımız gibi ruhsuzlaştı.
Artık eline iğne iplik almayan gençleri biz mi yetiştiriyoruz, tolum o yöne mi çekiyor anlamış değilim. Yazınız güzeldi tebrik ederim.
Saygımla...
ipekyolu
Önemli olan insan benliğinde ve yaşamında var olması gereken
güzellikler ,anlamlar ve estetik yapı değişmesin.
Çok değerli katkılarınıza teşekkürler.
sanırım başımı koyduğum yastıklarla bundan sonra çok daha fazla sevişmem gerekecek...
yazının ismini görünce sıradan ve olağan bir öykümsü çalışma diye düşünmüştüm.
yanılmışım.
meğer ne çok şey anlatır, neler öğretir ve neler yaşatırmış, yatağın sıradan bir parçası olarak gördüğümüz yastıklar.
çocukluğumdan hatırlıyorum işlemelii simli, desen desen ve renk renk yastık başlıklarını fakat bu denli derin anlamları içerdiğini bilmiyordum,
sayenizde öğrendim. bu bağlamda teşekkür borçluyum size.
ne yazık ki modern türkiye, özellikle avrupa sevdalarına büründükten sonra bu tür el işçiliği doğal olmaktan öte, antika statüsünde değerlendiriliyor. ve bunların yerini seri imalatlar almış bulunmakta.
evet mutlaka daha kullanışlı olabilirler, hatta daha ekonomik belki fakat içinde bir el ve göz emeği yok ise doğal olarak anlamı da anlamsız kalıyor.
sadece kullanıma özel, başımızı üstüne koyduğumuz herhangi bir meta.
hissiz ve duygusuz tabii ki.
ve bazen o yastığın farkında bile olmayabiliyoruz.
farkında olamayız çünkü sadece ederini ödeyip aldığımız herhangi bir eşyadan farkları yok...
günümüzde anadolu da dahi,l ne kadar bu sıcak geleneklere sadık kalınıyor bilmiyorum fakat sanırım bu ve buna benzer sıcak gelenekler anne ve anneannelerimizin genç kızlıklarında daha bir değerliymiş...
farklı ve ders niteliğindeki bir konuyu en okunası haliyle sayfanıza taşımanız da ayrıca memnunluk vericiydi.
kutlarım,
ve teşekkür ederim annelerimizin hatıralarını canlandırıp bize ananelerimizi öğrettiğiniz için..
ipekyolu
Anlamlı yorumunuzla katkılar verdiniz.
doağl olan her şey güezel ,özgün ve özeldir.
Büyük önder Atatürk "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür" demiş ve çağdaş Cumhuriyetimizi kültür temelleri üzerine kurmuştur.Kültürün özgün temelini halk kültürü oluşturur.
Bu zenginliğimizin özelliğini ve özgünlüğünü koruyarak gelişmesi ulusal gücümüz ve bilincimizi güçlendirir.
Yeni kuşakla dün- bugün- yarın bağını bunlarla güçlü kurarlar.
katkılarınıza ve ilginize teşekkürler ve başarılar değerli şair...
geceye beyaz ve kaneviçelerden işlenmiş bir yastık misali düşen bu yazının güne de damgasını vuracağına inanıyorum...
çok değerli, çok yönlü, çok güzel ve bizim örf ve adetlerimizden örnekler sunan bir yazıydı. içeriği çok geniş, üzerine söylenecek çok şey var aslında...
bu zamanda insanlar bu değerlerden gerçekten uzaklaştığı gibi bu güzel değerleri basit ve işe yaramaz olarak çoğunlukla adlandırıyorlar. oysa özellikle kız çocuklarımıza belli çağlarda öğretilmesinin hem ruhsal ve hem de fiziki olarak olumlu izler bırakacağına inanıyorum.
çok güzeldi çok....kutluyorum.
ipekyolu
Farklı olanı fark eden değerli şairimize çok teşekkürler.
Annelerin ve kız çocuklarının insan ve toplum hayatında yüce bir değeri
bulunmaktadır.Yastık yüzlerindeki motifler bunların sembolüdür.
İnsan, hayatın en yüce değeridir.Onun elleriyle ve gönlüyle yarattığı değerlerin de eşsiz bir anlamı vardır.İster yastık işlemesi isterse şiir olsun.
Görüşlerinizle bu anlama vurgu yaptığınız için ayrıca teşekkürler,teşekkürler,başarılar çok değerli şairim...